Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Emek’siz başlayan İstanbul Film Festivali’ni bu yıl Beyoğlu’nda değil, Nişantaşı’nda takip ediyorum. İzlediğim ilk film: ‘Yasak Aşk’

Film Festivali’ni bu yıl ‘Yasak Aşk’ filmiyle açtım. Beyoğlu’nda değil, Nişantaşı City’s’de Citylife sinemalarında. Evet, festivalin ruhundan tamamen kopuk bir ortamda. Bir alışveriş merkezinin tepesinde, Mahalle’nin bir üst katında.
Mahalle’ye ve sinemaya doğrudan çıkan asansörde, City’s’e ilk defa gelen bir festival kitlesi vardı. Konu ister istemez yine Emek’ti. Tabii Beyoğlu’ndaki diğer sinemalar da aldı nasibini.
City’s’in sinemaları aslında önemli bir şey yapıyor, festivali iki salonla destekleyerek. Çoğu sinemanın, hatta artık Fitaş’ın bile yapmadığını yapıyorlar. Gerçi zaten Fitaş’ın rahatsız salonlarında son zamanlarda film izlemek de çok zorlaşmıştı. Bu arada festival gişesinde City’s’in alışık olmadığı bir kuyruk uzadıkça uzuyor. Gelenler birbirleriyle selamlaşıyor. Festivalin kemik kitlesi pek değişmiyor. Neyse ki bu tanıdık yüzler biraz da olsun festival ruhunu yaşamanızı sağlıyor. Film başladıktan sonra salona izleyici alınmıyor.

Naomi Watts ve Robin Wright’ın yasak aşkları
Bu yıl festivalde izlediğim ilk film, ‘Two Mothers’, Türkçe adıyla ‘Yasak Aşk’. İtiraf etmeliyim, beni filme çeken başrollerdeki Naomi Watts ve Robin Wright. Robin Wright’ı Kevin Spacey’le oynadığı ‘House of Cards’ dizisiyle de son zamanlarda sık sık izliyorum ve her izlediğimde ona bir kez daha hayran kalıyorum.
Bu iki genç ve güzel annenin çocukluklarıyla başlıyor film. Avustralya’da okyanus kıyısında müthiş bir doğa ve evler arasında geçiyor. Nefis bir arka planı var filmin. Sırf Avustralya’nın doğusundaki bu manzara için bile izlenir. Derken film Biscolata reklamlarına dönüyor. İki genç ve güzel annenin iki yakışıklı, hatta annelerinin deyimiyle ‘Yunan tanrılarına benzeyen’ oğulları var. Oğullar da anneler gibi birbirleriyle en yakın arkadaş. Derken oğullardan biri annelerden birine aşkını itiraf ediyor, onları sevişirken yakalayan diğer oğul da diğer anneye koşuyor, intikam almak için. Konuyu böyle anlatınca bir numara yok. Film daha çok görsellik üzerine kurulu.
Yönetmen Anne Fontaine. ‘Coco Before Chanel’in de yönetmeni. Film İngilizce olsa da, yönetmenin Fransız olduğunu hem karakterlerin sık sık sigara içmesinden hem de konunun işlenişinden ve kadınların bu aşkla neler hissettiklerinin ön plana çıkarılmasından anlıyorsunuz. Erkekler sadece güzel vücutlardan ibaret, onların bakış açısı yok filmde. Zaten genç erkeklerin yaşça büyük kadınlara olan ilgisi daha önce işlenmemiş bir konu da değil.
Naomi Watts filmin yapımcılarından biri. Nasıl ‘Kelebeğin Rüyası’nda Belçim Bilgin yaş bakımından olmamış dendiyse, bu filmde de Naomi Watts için aynı şey söyleniyor. Watts, 19 yaşında çocuk annesi olmak için fazla genç görünüyor. Yine de sıfır makyaj ve göz kenarlarındaki çizgilerle ve tabii oyunculuğuyla rolün hakkını veriyor.
Filmde asıl kötü duran 21 yaşındaki erkeklerin evlendikleri kendi yaşıtları kızlar. Genç eşler belli ki itinayla, güzel olmasın diye seçilmiş. Kadınların, erkeklerin, arkadaki doğanın bile olağanüstü güzellikte olduğu bu filmde güzel olmayanlar sırıtıyor işte.
‘Yasak Aşk’ı izlediğime kesinlikle pişman değilim ama izlemeyerek de çok şey kaçırıyorsunuz diyemem. Bir tek, plajda o vücutları görünce yaza hazırlık için daha motive olacağınızı garanti edebilirim.

Haberin Devamı

Yeme-içme meraklılarına

Haberin Devamı

Yarın itibariyle yeme-içme meraklılarını sevindirecek bir festival başlıyor, Kayra Restoran Haftası. Bu yıl 5’inci yılını kutlayan yeme-içme festivaline İstanbul, Ankara ve İzmir’den tam 100 restoran katılıyor. Restoranlar festivale özel uygun fiyatlı fiks mönüler hazırlıyor, bu mönülere uygun şaraplar da eşlik ediyor. Kayra Restoran Haftası
24 Nisan’a kadar devam edecek. İlgilenenlere duyurulur!