Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Robert Kolej 150. yılını okula geri dönüş hafta sonuyla kutladı. Ünlü mezunlar hoca oldu, harika bir ders programı hazırlandı. Bakın hafta sonu nasıl hızlı geçti?

* Cem Kozlu’dan liderin takım çantasında ne olmalı?
* Cüneyt Ülsever’den Türkiye nereye gidiyor?
* Serdar Erener’den akıl mı duygu mu, göz mü kulak mı?
* Ayşe Kulin’den başlık bulmanın dayanılmaz ağırlığı
* Gündüz Vassaf’tan bellek sözlüsü, neyi hatırladık, neyi unuttuk?
* Soli Özel’den duvara çarpmak, Suriye’den Mısır’a bir vizyonun dağılışı
* Boğaziçi’nin efsane hocası Oya Başak’tan Shakespeare
* Hakan Binbaşgil ve Burhan Karaçam’dan Türkiye’de bankacılık
* Nur Yalman’dan Türkiye’de modernleşme maceraları
* Refika Birgül’den mutfağı keşfetmenin dayanılmaz hafifliği
* Cem Yegül, Mehmet Uluğ, Ahmet Uluğ’dan değişim için sanat ve eğlence
* Ayşen Zamanpur ve Cüneyt Yavuz’dan dünyada marka olmak
* Şenes Erzik’ten uluslararası spor yöneticiliği
* Gülüstü Kaptanoğlu’dan yaşlanmaya hazırlanmak
* Sibel Kutman’dan şarapçılık
* Hakan Karahan’dan diziler nasıl okunur ve aikido
* Üstün Ergüder’den Türk eğitim sistemi
Ve daha hepsini buraya sığdıramayacağım uzun bir ders listesi var önümde. Pazar günü eski okulumdayım. Robert Kolej’in 150. yılı şerefine mezunlara okula dönüş günü yaşatılıyor. Eski mezunlardan bazıları okullarında bir günlük de olsa hoca oluyor, bazıları da öğrenci. Derslere katılmak istemeyenler ise Serdar Bilgili’den Cem Boyner’e mezunların fotoğraf sergisini gezebilir ya da Ali Kazma’dan Sibel Horada Coşkun’a mezunların işlerini inceleyebilir.

Pazar sabahı koşa koşa derse gidilir mi?
Pazar sabahı erkenden uyanıyorum. koşa koşa okula gidiyorum. Öğrencilik yıllarımda bunu söyleseler güler geçerdim, cevap bile vermezdim. Şimdi tam 16 yıl sonra mezun olduğum lisede hem sınıf arkadaşlarım hem de bizden önce ve sonraki mezunlarla sınıflara diziliyoruz. Zil çalsın da ders başlasın diye heyecan içinde bekliyoruz. Bir günlük de olsa öğrenciliğe dönüş belli ki hepimize iyi geliyor.
Güne Hüsnü Özyeğin’in konuşmasıyla başlıyoruz. Hüsnü Özyeğin müthiş bir arşivle, kendi tabiriyle ‘belgeleriyle’ okul yıllarını anlatıyor. Yatakhane fotoğraflarından okul müdürlerinin ailesine yazdığı mektuplara ve hatta basketbol maçlarında kaç sayı yaptığına kadar her şeyi belgesiyle sunuyor. Anlattıklarıyla bol bol güldürüyor.
Sonra ilk ders Silk&Cashmere’in kurucusu Ayşen Zamanpur ve Mavi Jeans’in genel müdürü Cüneyt Yavuz’u dinliyorum. Konu, dünyada marka olmak. Başarılarının yanı sıra başarısızlıklarını da samimiyetle anlatıyorlar.

Serdar Erener anlatıyor, Nil dinliyor
Sıradaki ders Serdar Erener’in. Erener’in son röportajına tepkili olan çok, yine de herkes onu dinlemek istiyor. Ne de olsa her bireye saygılı, her fikre açık bir eğitimden geliniyor. Tuhaf ama röportajdan haberi olmayanlar da var aramızda. Sınıf dolup taşıyor, ayakta kalıyoruz, ama kimsenin vazgeçmeye niyeti yok. Nil Karaibrahimgil eş durumundan izleyiciler arasında. Bu kadar yıl sonra hala öyle bir hayranlıkla izliyor ki kocasını, etkilenmemek mümkün değil.
Serdar Erener “Hayatı ve tabii reklamı akıl mı duygu mu idare ediyor?” diyor, duyguların esiri olduğumuzu anlatıyor. “Göz mü kulak mı daha önemli?” diye soruyor. “Çoğumuz göz sansak da aslında kulak önemli olan” diyor. Dinlerken o röportajın nedense kendisini çok da yansıtmadığını düşünüyorum. Röportajlarda kaseti çözenin karşısındakini istediği hale sokabileceğini de bilen biri olarak. Belki de öğrenciliğe dönüşün etkisi bu.
Sonraki ders Emre Eczacıbaşı’ndan Cenk Gümüşçüoğlu’na, Güneş Mutlu Mavituncalılar’dan Fırat İşbecer’e, Rina Onur’dan Gökçe Su Yoğurtçuoğlu’na genç girişimciler zorlukları ve fırsatları anlatıyor.
Son ders ise genel istek üzerine, gün içinde bir kez daha tekrarlanan Cüneyt Ülsever’den ‘Türkiye nereye gidiyor?’ Hassas bir konuda konuşuyor, zaman zaman zor sorulara ve ithamlara maruz kalıyor
Ülsever. İzleyiciler arasında Ayşe Kulin ve Oya Başak gibi Robert Kolej tarihinin en güzel ve en popüler kadınları da var. Sohbet derinleşiyor. Eyvah, duyduk zilin sesini. İlk defa “Kurtulduk” demiyoruz, diyemiyoruz.