Tanınmış Alman illüstratör ile “Best of Olaf Hajek” sergisi öncesinde Beymen Zorlu Center’da bir sanat sohbeti gerçekleştirdik. Bakın neler konuştuk? Peki ama Maçka’ya taşınan Istanbul Design Week nasıl geçti?
Cuma akşamı Beymen Zorlu Center’da toplandık. “Best Of Olaf Hajek” sergisinin açılışı şerefine. Olaf Hajek, Alman bir illüstratör. Grafik tasarımı eğitimi alırken hayatını bilgisayar karşısında geçirmek istemediğine karar verip illüstrasyon eğitimi alıyor. İllüstrasyonlarını bilgisayarda yapmayı reddediyor, eliyle çiziyor, boyuyor.
İşleri şimdiye kadar The Financial Times, The New Yorker, Playboy, Rolling Stone, The Wall Street Journal, The New York Times ve GQ’da yayınlandı. Apple, Macy’s, Nike, Dior, Gucci, Helmut Lang, KaDeWe, Miu Miu, Missoni, Paul Smith, Barney’s ve Beymen gibi markalarla çalıştı. Beymen Zorlu Center’ın reklamlarına ve mağaza rehberine imza attı.
Olaf Hajek’le Beymen Zorlu Center’da bir sanat sohbeti gerçekleştirdik. Berlin’de çevresinde herkesin çok yaratıcı olduğundan başladı, ilk defa geldiği İstanbul’da çağdaş sanatın yükselişiyle ilgili ne kadar çok şey duyduğunu anlattı. İstanbul trafiğinden şikayet etti, havaalanından Zorlu Center’a tam 2 saatte geldiğini söyleyerek. Böyle bir alışveriş merkezi ve mağaza görmediğini, çok şaşırdığını da uzun uzun anlattı.
“Almanya’da yok böyle alışveriş merkezleri” dedi.
Ben de kendisine Istanbul Design Week’ten bahsettim, mutlaka görmelisin dedim. İtiraf etmeliyim, ertesi gün böyle bir öneride bulunduğum için pişman oldum. Gezince, görmeseydi de olurdu diye düşündüm. Neden mi? Cevabı sonraki kutuda.
Olaf Hajek’le yaptığımız söyleşiden sonra Ayşe Boyner’in müzikleriyle eğlendik. Olaf Hajek Türkiye’ye ilk defa geldi, ama bundan sonra onu İstanbul’da daha sık göreceğimiz kesin.
IDW’YE NE OLDU?
Istanbul Design Week (IDW) Haliç’te çok güzel başladı, ama ne yazık ki başladığı kadar iyi devam edemedi. Zamanla söndü, hatta arada iptal edildiği de oldu. Oysa çok iyi bir projeydi, çok daha iyi olabilirdi. Özellikle de dDf kadar önemli bir imza taşıdığı düşünülünce.
Bu yıl IDW Eski Galata Köprüsü’nden Maçka Küçükçiftlik Parkı’na taşındı. Küçük bir çadırda sergileniyor tasarımlar. Birçok önemli Türk tasarımcı artık ne yazık ki tasarım haftasına katılmıyor. Nedeni belli, fuar artık bir şey ifade etmiyor, tasarımcılara bir getirisi yok. Çünkü fuarı sadece tasarımcılar geziyor ve onlar da zaten birbirlerinin tasarımlarını öyle ya da böyle biliyor, yakından takip ediyor.
Fuar bırakın halka, sektörün önde gelen firmalarına ve mimarlarına da ulaşmıyor. Ziyarete gelen yabancı yok denecek kadar az. Gelenler de Türk firmalarına kendi tasarımlarını satmak isteyenlerle sınırlı. Zaten Türkiye’de yerli tasarımcılara önem vermeyen, yabancı tasarımcıları öne çıkarmaya çalışan bir zihniyet söz konusu. Ayrıca fuara katılım ücretleri birçok tasarımcıya yüksek geliyor ve tabii bu ücretleri ödememek için katılmamayı tercih ediyorlar.
Neyse ki sponsorlardan Elle Decor bu yıl da daha önce olduğu gibi sevdiğimiz birçok tasarımcının işlerini sergiliyor. Yine de ‘Tasarım haftası bu mu?’ demekten kendinizi alamıyorsunuz. Sanki Haliç’tekinin minik bir versiyonu gibi.
Uzun zamandır İstanbul Moda Haftası’nı acımasızca eleştiriyoruz, “Moda başkentleriyle böyle mi yarışılır?” diye. Amaç, acımasızca eleştirmek değil, daha iyi olması. Şimdi sırada tasarım haftası var, Milano, Paris, Londra, New York’taki tasarım haftalarını gördükten sonra İstanbul Tasarım Haftası’ndan da daha çok şey beklemek kaçınılmaz. Her geçen gün daha da parlayan İstanbul, daha iyi bir tasarım haftası hak etmiyor mu?
Bir tek Tamer Nakışçı’nın aynalardan oluşan altıgen “Yeşil Alan”ı görülmeye değerdi. Boşuna önünde fotoğraf çektirmek isteyenler uzun bir kuyruk oluşturmamıştı.