Bodrum, uzun zamandır ilk defa sakin bir yaz geçiriyor. Peki ama bunun tek nedeni Ramazan mı?
Bodrum, eski günlerine geri döndü. Ne bunaltıcı kalabalık, ne bangır bangır müzik var. Türkbükü’nün denizi bile eskisi gibi pırıl pırıl. Koyda daha az tekne var. Tekneler de kıyıya artık çok yaklaşmıyor. Peki ama bu sakinliğin nedeni Ramazan mı? Hayır, tek neden Ramazan değil. Çünkü Bodrum’da yaz başından beri durum aynı.
Hemen başa saralım, bu yaz görmek ve görünmek isteyenlerin adresi belli, Çeşme. Malum bizde bir yer moda oldu mu yandı, suyunu çıkartıyoruz. Alaçatı modası bu yaz da son hızla devam ediyor. Daracık sokaklarda yine yürünmüyor. Neyse ki Çeşme’de gidecek çok koy var.
Yunan Adaları patladı gitti
Bu yaz İstanbullu işletmeciler de Çeşme’yi mesken tutmuş durumda. Emre Ergani’den Mert Vidinli’ye gece hayatının önemli isimleri artık Bodrum yerine Çeşme’yi tercih ediyor. Çeşme ve Bodrum’dan uzak duran tatilcilerse Yunan Adaları’nda. Hayır, sadece Ramazan nedeniyle değil. Kabul edelim, Yunan Adaları’ndaki yemek kalitesi daha iyi ve fiyatlar daha hesaplı. O yüzden imkanı olan kendini adalara atıyor.
Basit bir örnek verelim, adalarda bir balıkçıya gittiğinizde balıkçı teknesinden yeni tutulan balıkları taze taze aldığına şahit oluyorsunuz, oysa Bodrum’da ya da Çeşme’de en ünlü balık restoranlarının sahipleriyle markette karşılaşabiliyorsunuz. Balıkları da, mezeleri de sizin de alışveriş yapabildiğiniz marketten aldıklarını görmek, özellikle de ödediğiniz hesapları düşününce büyük hayal kırıklığı olabiliyor. Malum, Bodrum’da ödediğiniz bir yemek fiyatıyla adalarda rahat 2-3 kez yemek yiyebilirsiniz. İşte bu yüzden Leros’ta ya da Marathi’de yemeğe gittiğinizde restorandaki bütün masaların Türk olduğunu görmek artık şaşırtmıyor kimseyi.
Yunan Adaları’nın ve Çeşme’nin yükselişinden en kârlı çıkansa hiç süphesiz Bodrum. Bodrum uzun zamandır ilk kez bu kadar sakin ve güzel bir yaz geçiriyor.
Bu kapaklar konuşuluyor
Huffington Post’ta Vogue Türkiye ağustos kapağını (sağda) görünce şaşırdım ve de sevindim. Ama altındaki yazıyı okuyunca hevesim kursağımda kaldı. ‘Demek Miranda Kerr’ün de kötü göründüğü oluyormuş’ konulu yazıda Sofia&Mauro imzalı kapak fotoğrafının açısını ve ışığını yerden yere vuruyorlar. Miranda Kerr’ün güzel yüzü yerine burun delikleriyle kapakta yer almasına anlam veremediklerini söylüyor sonra da “Neyse ki bütün kadınlar gibi Miranda Kerr de bazen kötü görünebiliyor” diye özetliyorlar. Tamam, Miranda Kerr kapağı Vogue Türkiye’nin en iyi kapaklarından biri değil ama yine de en çok laf edilecek Vogue kapağı da değil.
Bakınız Vogue Rusya’nın ağustos kapağına (solda). Artık photoshop’un ayarı öyle bir kaçmış ki model Natasha Poly’nin yüzü pürüzsüzleştirilirken sağ kolu yanlışlıkla silinmiş. Belki kapakta bir dirsek görüntüsü istemedikleri için, belki güzelleştirelim derken suyunu çıkardıkları için. Sonuçta Natasha Poly’nin eli sanki kafasından çıkıyormuş gibi bir görüntü ortaya çıkmış. “Biz de bu pozu deniyoruz, deniyoruz olmuyor” diye dalga geçenler de var, “İşte photoshop’ta son nokta” diyenler de. Gerçekten de bu photoshop’ta son nokta!