Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biri değil. Gözünüzü bile kırpmadan olduğunuz yere mıhlanacağınız bir film, hiç değil! Ama yine de etkiliyor, özellikle de yemek sahneleriyle... Bir tost yapma sahnesi var ki, sırf onun için bile filmi izlemeye değer.
Jon Favreau’nun ‘Şef’ filminden bahsediyorum. ‘Demir Adam’ filmlerinin de yönetmenliğini yapan Jon Favreau; ‘Şef’in senaryosunu yazmış, başrolünde oynamış ve filmi yönetmiş.
Jon Favreau; filmdeki yemek sahneleri, özellikle de bıçağı hızlı ve doğru kullanabilmek için karavan şefi Roy Choi’dan günlerce eğitim almış.
Dün Murat Bozok’u okuduysanız, yeni yeme-içme trendlerinde ‘food-truck’ denilen, karavan tarzında yemek satan arabaların öne çıkacağından bahsediyor. “Özellikle, ‘Şef’ filminden sonra iş çığrından çıkacağa benziyor” diyor. Ardından da ekliyor: “Film ABD’de, ufak çaplı ‘Issız Adam’ etkisi yapmış.”
Filmin ABD’de ‘Issız Adam’ etkisi yapıp yapmadığı tartışılır ama iş ve aile hayatıyla ilgili umut verdiği için sevildiğini kabul etmek lazım.
SOSYAL MEDYA BAŞROLDE
Jon Favreau, ‘Demir Adam’dan sonra Robert Downey Junior ile ilk kez aynı filmde bir araya geliyor. Filmde ayrıca Scarlett Johansson, Sofia Vergara ve Dustin Hoffman da yan rollerde.
Başrollerde ise yemek ve sosyal medya var. Konuyu özetleyelim:
Carl Casper (Jon Favreau) çok başarılı bir aşçı ancak kariyeri giderek düşüşe geçer. Aile hayatı da kötü durumdadır.
Ünlü bir gurmenin kendisini eleştirmesiyle de, kariyeri tükenme noktasına gelir.
Son çare olarak eski eşinin önerisini mecburen kabul eder, yanına oğlu Percy ve eski iş arkadaşı Martin’i de alarak bir yemek karavanı alır ve şehir şehir gezerek yeni bir hayata başlar.
Percy’nin sosyal medya bilgisi ile Martin’in iyimser ve hevesli karakteri, Casper’ın kaybettiği heyecan ve motivasyonu bulmasına yardımcı olur.
TWİTTER asla HATA AFFETMEZ
Peki ama başarılı bir şefin kariyeri nasıl bitme noktasına gelir?
Önemli bir yemek eleştirmeni blog’unda şefin yaratıcılıktan uzak olduğunu, çok sıkıcı ve sıradan yemekler yaptığını yazar. Hatta daha da ileri gider, “Memnun kalmayan müşterilerin geri gönderdikleri yemekleri yediği için şef böyle şişman” der.
Bu ağır eleştiriyi okuyan ve 10 yaşındaki oğlundan Twitter’ı yeni öğrenen şef, gurmeye meydan okuyan bir direkt mesaj yazar. En azından kendisi direkt mesaj yazdığını sanır.
Oysa mesajı herkesin görebileceği şekilde yazmıştır ve retweet rekorları kırar.
Kendisine herkesin ortasında meydan okuyan şefe bozulan gurme, ertesi akşam restorana tekrar gitmeyi kabul eder.
Şef, Dustin Hoffman’ın canlandırdığı restoran sahibiyle kavga etmiş ve o gece oradan ayrılmıştır.
Daha sonra gurmenin restorana geldiğini duyunca koşar gider ve müşterilerin önünde gurmeyle ağır bir tartışmaya girer.
Tabii diğer müşteriler bu anı görüntüler ve YouTube’da izlenme rekorları kırar bu görüntüler.
“SADECE UNUTULMASINI BEKLE!”
İşte o aşamada eski eşinin halkla ilişkiler uzmanından yardım ister.
Halkla ilişkiler uzmanı açık ve nettir; “Yapabileceğin bir şey yok, kimseyi engelleyemezsin, birini kaldırsan başka biri yükleyecek. Sadece unutulmasını bekleyeceksin. O kadar çok bilgi akışı var ki, yakında unutulur” der.
“Peki ama mahkemeye veremez miyiz bu görüntüleri YouTube’a yükleyenleri?” diye sorar şef.
Halkla ilişkiler uzmanı gerçekçidir, “Gereksiz bir çaba, kimseyi durduramazsın” diye son noktayı koyar.
“BU BEYHUDE BİR ÇABA”
Tıpkı AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Neelie Kroes’un Cansu Çamlıbel’e verdiği röportajda; Türkiye’de Twitter’a erişimin kapatılmasıyla ilgili söylediği gibi:
“İnsanların kendilerini ifade etmesini engellemeye çalışmak beyhude bir çaba. Bu tıpkı kadına toplum içinde gülmemesini söylemek gibi bir şey... Ama bu hiç de gülünesi bir şey değil.”