Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yarın akşam Lütfi Kırdar’da 3 gün sürecek İsviçre saatleri fuarı ‘Swiss Time in İstanbul’ açılıyor. Öncesinde Shelly Ovadia ve Gökçe Atuk’la bir araya geldik ve bakın neler konuştuk?

İstanbul’da ilk kez İsviçre destekli bir saat fuarı açılıyor, ‘Swiss Time in İstanbul’. Bu fuarın gerçekleşmesinde Shelly Ovadia ve Gökçe Atuk’un rolü büyük.
Shelly Ovadia, Türkiye’de ilk lüks saat butiğini açan, Chopard’dan Patek Philippe’e birçok lüks markayı Türkiye’ye getiren Tektaş’ın sahibi. İsviçre markası Chopard’ı Türk markası Atasay’la işbirliğine bile ikna etmiş biri. Chopard tarihinde bir kez Tiffany&Co. ile böyle bir işbirliği yapmış, ikinci işbirliği de Atasay’la olmuş. Lüks markaların daha ulaşılabilir olmak için yaptıkları işbirlikleri aslında çok riskli. Bu riski almak için iş ilişkilerinden çok, arada iyi dostluklar olması gerekiyor.
Gökçe Atuk ise Damas ve Tiffany&Co.’nun Türkiye temsilcisi. Franck Muller’den Zenith’e birçok saat markasını da Türkiye’ye getiriyor. Ovadia ve Atuk’un saatler konusunda ne kadar heyecanlı olduğunu tahmin etmek zor değil.

“Saat kuşaktan kuşağa kalır”
Konuşmamıza artık cep telefonlarının saatlerin yerini aldığını, saatlerin de fotoğraf filmleri gibi yakında yok olacağını düşündüğümü söyleyerek başlıyorum. Saatçiler bakın ne düşünüyor bu konuda? Shelly Ovadia iyi bir örnek veriyor, ekranı kırılan cep telefonunu gösteriyor. Telefonunu değiştirmek istemediğini ama tamire götürdüğünde “Bunu çöpe atın, bu tamir edilmez” cevabını aldığını anlatıyor. Ardından da ekliyor, “İyi bir İsviçre saati bozulursa mutlaka tamir edilir. Hiçbir zaman çöpe atılmaz. Ailede kuşaktan kuşağa kalır.” Haklı. Cep telefonu çok hızlı tüketiliyor, ama saatler daha kalıcı.
Gökçe Atuk ise Felix Baumgartner’in uzaydan atlayışından söz ediyor. Kolunda Zenith Stratos saatle atlıyor, sesin hızını geçiyor, 36 bin 500 metreden düşüyor ve saate hiçbir şey olmuyor.

‘Sahte saat, LPG’li Ferrari’ye benzer’
Derken konu sahte saatlere geliyor. “Saatin modelini benzetiyorlar ama saatte asıl önemli olan iç mekanizma, bu Ferrari alıp içine LPG takmaya benziyor” diyor Gökçe Atuk. “Taklit yerine daha uygun fiyatlı bir orijinal almak lazım” diye ekliyor. Bu arada Çin’de üretilen sahte saatlerin kanserojen olup olmadığına geliyor konu. “Duyduklarımız bu, ama gerçekten kanserojen olup olmadıklarını bilemeyiz” diyor Shelly Ovadia. Zaten günümüzde ne kanserojen değil ki?

800 milyon dolarlık pazar var
Sonunda konu yarın gece başlayacak ‘Swiss Time in İstanbul’a geliyor. İsviçre Başkonsolosluğu ve Şişli Belediyesi desteğiyle Lütfi Kırdar Rumeli Salonu’nda gerçekleşiyor. Rolex’den Officine Panerai’a, Franck Muller’den Tag Heuer’e kadar tam 23 marka katılıyor. Bu kadar lüks markanın bu kadar rekabete rağmen bir araya gelebilmesi bile önemli. Türkiye’de dile kolay, 800 milyon dolarlık bir saat pazarı var.
Lüks markaların yanı sıra daha orta düzey markalar da fuarda yer alacak. 3 gün boyunca fuarı gezip beğendiğiniz saatleri inceleyebileceksiniz, nasıl yapıldıkları hakkında bilgi sahibi olabileceksiniz. Artık İsviçre saatleri bile İstanbul’da kendilerini tanıtmak için uğraşıyor. Bu, Türkiye’nin ne kadar büyük bir alım gücü olduğunu açık ve net gösteriyor.