Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şarap müzayedelerinde ayda 1 milyon dolar harcayan bir koleksiyoner, nasıl oldu da dünyanın en önemli şarap uzmanlarını ve koleksiyonerlerini kandırdı?

İyi bir şarap şişesinin içine en ucuz şarabı koyun ve misafirinize şişeyi yeni açmış gibi takdim edin. Şaraptan çok iyi anladığını iddia eden biri bile farkı anlamaz. Hatta dünyanın en önemli şarap koleksiyonerlerine ve eleştirmenlerine bile bir Petrus şişesi içinde sıradan bir Kaliforniya şarabını rahatlıkla yutturabilirsiniz. Bunu yapanlar var. Bkz. Rudy Kurniawan.

Haberin Devamı



Tuhaf hikaye doğrusu
‘Vanity Fair’in temmuz sayısında ‘Yüzyılın en büyük şarap dolandırıcılığı’ haberi var. 31 yaşındaki Rudy Kurniawan, 2001’de az bulunan şaraplarla ilgilenmeye başlıyor, 2003’teyse bir şarap uzmanı ve koleksiyoneri olarak kabul ediliyor. Tamamen duygusal. Çünkü şarap müzayedelerinde ayda 1 milyon dolar harcıyor. Böylece vintage şaraplar onun sayesinde değer kazanıyor. Bir örnek verelim: 2002’de 1945 DRC Romanee-Conti 2 bin 600 dolardı, 2011’deyse aynı şarap 124 bin dolara satılıyor. Kurniawan’ın ‘Mahzen’ adlı 1700 şişelik ilk koleksiyonu 10.6 milyon dolara, ‘Mahzen 2’ adlı koleksiyonu tam 24.7 milyon dolara satılıyor.
Özel dikim Hermes takımlarıyla, siyah American Express kartıyla ve lüks arabalarıyla da bilinen Kurniawan, davetlere 1 saat geç gelen ve de şarap tadımlarında uyuyakalan biri. Ama cömert kişiliğiyle tanınıyor. Kendi davetlerinde nadir bulunan şarapları misafirlerine ikram ediyor, sonra davet sonunda restoranın şişeleri kendisine iade etmesini istiyor. Hatta şişelerden biri kırıldığında kıyameti koparıyor. Yine de kimse uyanmıyor.

Ve bir gün...
En etkili şarap eleştirmeni Robert Parker bile onu seviyor ve onun cömertliğini anlata anlata bitiremiyor. Nedeni basit, vintage şaraplardan dünyada çok az var ve tabii kimse aslında tadını bilmiyor. Bırakın tadını, o yıllardaki etiketleri bile bilmiyor. Üstelik o yıllarda seri üretim olmadığı için etiketler sık sık değişiyor.


Derken Kurniawan bir açık artırmada aralarında Domaine Ponsot da olan 268 şişe şarabı satışa çıkarmak üzereyken salondan içeri Domaine Ponsot ailesinden Laurent Ponsot giriyor. Bu şarapların sahte olduğunu kanıtlamasına fırsat vermeden şaraplar anında satıştan geri çekiliyor. Kurniawan’ın müzayedede satacağı şarapların çoğu o yıllarda üretimi yapılmayan şaraplar aslında ama Laurent Ponsot dışında kimse bunun farkına varmıyor. Laurent Ponsot, ailesinin ismini ve şaraplarını korumak için tam 4 yıl Kurniawan’ın suçunu kanıtlamaya uğraşıyor ve sonunda FBI’la işbirliği yapıyor. Sonunda FBI baskınında Kurniawan’ın evinde sahte şarap etiketleri, mantarı şişeye takmak için özel aletler vs. bulunuyor. Ponsot’ya göre Kurniawan’ın arkasında başka birileri daha var.

Haberin Devamı


Kurniawan şimdi 80 yıl hapis cezasıyla yargılanıyor. Ama bu arada kendi ürettiği sahte etiketli ve şişeli şaraplar hâlâ şarap müzayedelerinde satılmaya devam ediyor.
Şimdi sorarım size, artık kim çıkıp “Ben şaraptan anlarım” diyebilir?

Türk sanatçılar Kiev Bienali’nde

Galeri Nev’in sahibi Haldun Dostoğlu’ndan Kiev yazımla ilgili bir eposta aldım. Diyor ki; “Kiev’e gideceğinizden daha önce haberimiz olsaydı size I. Kiev Bienali’ni de ziyaret etmenizi önerirdik. Ali Kazma, Gülsün Karamustafa ve Canan Tolon’un işleri de bu bienalde yer almakta. Ama futbolun gölgesinde kaldılar.” Bir sanat etkinliğinin futbolun gölgesinde kalması şaşırtıcı mı? Tabii ki hayır. Futbolun her şeyden önce gelmesine alıştık. Ama bugün itibarıyla Euro 2012’nin şampiyonu belli oluyor. Kiev’deki futbol maratonu bitiyor. Halen Kiev’de olanlara ya da yolu Kiev’e düşeceklere hatırlatalım, bienal 31 Temmuz’a kadar devam ediyor.