Antalya-İstanbul uçağındayım, önümde Skylife’ın mayıs sayısı. Ayın yazar konuğu çok beğendiğim sinema eleştirmeni Sevin Okyay.
Yazının ilk paragrafında ‘Yükseklik ve kapalı yer korkusu çektiğimi anladım anlayalı, uçaktan da ürkerim’ diye bir cümle var. Bu cümleyi başka bir yerde görseniz okur geçersiniz. Ama uçaktayken ve THY’nin kurumsal dergisinde okuyunca ne yazık ki öyle olmuyor.
Yazar yazının ilerleyen bölümlerinde uçak korkusunu ve bu yüzden her zaman karayolunu tercih ettiğini, uçağa mecbur kalırsa yılda iki kez bindiğini anlatıyor. Daha sonra da korkusuyla ilgili şöyle bir açıklama yapıyor. ‘Zaten benim aman uçak düşer diye bir korkum yok. Endişem, sağa çekip inme imkânı olmayışından’...
THY yöneticileri uyuyor mu?
Uçak korkusuyla dolu böyle bir yazı THY’nin kurumsal dergisi için yazılabilir mi? Hadi yazıldı, THY yöneticileri ya da Skylife yöneticileri bu yazıyı hiç okumadan mı yayınladı? Bunun uçakta, uçak düşen bir film göstermekten ne farkı var? Özellikle de THY’nin çok kısa bir süre içinde art arda yaşadığı felaketlerden sonra bu konuda nasıl bu kadar duyarsız olabiliyorlar?
THY, Londra’dan İstanbul’a kabin basıncı düştüğü için oksijen maskesiyle uçtuğum 4 saati unuttu mu? Hosteslerin ve yolcuların paniğini bir tek o uçakta olanlar bilir. Hadi onu unuttular. Amsterdam’da düşen, 9 kişinin hayatını kaybettiği kazayı da mı unuttular? Daha yeni uçağı düşen bir havayolu, uçak korkusunun k’sinden bile bahsetmemeli. Bunu bilmek için iyi bir pazarlamacı olmaya gerek yok.
Peki ya Amsterdam uçağından çok kısa bir süre sonra yıldırım çarpan Ankara-İstanbul uçağını? Ondan da birkaç gün sonra New York-İstanbul uçağının kabin basıncı düşmesi nedeniyle Londra’ya acil iniş yaptığını da mı unuttular?
THY yönetimi ve Skylife ekibi bunları unutmuş olabilir, ama ben unutmadım. O yüzden de THY’nin kurumsal dergisinde uçak korkusuyla ilgili bir yazıyı nasıl yayınladıklarına hâlâ hiçbir anlam veremiyorum.
Yazı ‘Ama aşağıdan bakınca havadaki gümüş kuşlara iyi yolculuklar dilemeyi ihmal etmiyorum. Aşağıdan çok zarif gözüküyorlar’ diye bitiyor. İyi o zaman, herkes THY uçaklarına sadece aşağıdan bakıp iyi yolculuklar dilesin. O zaman ne olur? THY’nin ne kimseye kendisini star hissettirmesi ne de dünya çapında önemli havayollarından biri haline gelmesi mümkün olur.
Deniz Akkaya’nın cesur kararı
Kadınlar hâlâ ülkemizde yargılanıyor, eziliyor. Ama ne mutlu ki kendi istediklerini yapabilen kadınlar da var, azınlık da olsa. İşte Deniz Akkaya bunlardan biri. Ayrıldığı sevgilisinden 1.5 aylık hamile olduğunu ve ne olursa olsun çocuğunu doğuracağını mutlulukla herkese açıklıyor.
Deniz Akkaya gerçekten star ışığına sahip çok az sayıda kişiden biri. İki yıl önce kendisiyle Kemer Country’de bir kapak çekimi yapmıştık. O zaman ‘Deniz Akkaya eskisi kadar güzel değil’ diye konuşuluyordu. Oysa Deniz kapıdan içeri girince ne kadar güzel olduğuna inanamamıştık. Güzelliğinin yanı sıra çok tatlıydı. Çekim boyunca o zaman 1.5 yaşında olan Milla’yla oynamıştı. Milla da uzun süre arkasından ‘Deniz, Deniz’ diye sayıklamıştı.
Deniz Akkaya da olsanız, kadınların temel içgüdüsü aynı. Deniz şimdi bu içgüdülerle hareket ediyor. Onun bu cesur kararını çok takdir ediyorum. Bu kadar güzel, zeki, ünlü, kendi ayakları üstünde duran kadın olmanın bedelini de ödüyor. Ama eski zaman starları gibi 65 yaşına geldiğinde keşke bir çocuk yapsaydım demeyecek. İsteklerini ertelemeyecek.
Erkeğin söz hakkı var mı?
Deniz Akkaya çok mutlu olduğunu anlatıyor. Eski sevgilisi ve çocuğunun babası Efe Önbilgin ‘Benim yeni bir ilişkim var. Bu durumun bakarız bir çaresine’ gibi bir açıklama yapıyor.
Önce herkes ‘Daha yeni ayrılmışlar, adam nasıl da bu kadar kısa sürede yeni bir ilişkiye başlar?’ diyor. Hadi başlamış ama bunu böyle bir durumda tüm Türkiye’ye ilan etmeye gerek var mı? Bu konuşmalarla Deniz’i değil kendini küçük düşürüyor. Birçok kadın düşman ediniyor. Baba çocuğu istese de istemese de kadının doğurma hakkı var. İnsanın kendi isteği dışında hayat boyu atamayacağı satamayacağı bir canlının olması ürkütücü. Ama doğanın kanunu da bu. Çocuğu kadın taşıyor, doğuruyor, büyütüyor, tabii kararı da o verecek.