Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İki başarı birlikte geldi, Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes’da aldığı büyük ödül ve Fenerbahçe’nin şampiyonluğu... Kutlamalarda bir kez daha gördüm, sadece başarı yetmiyor, duruş da önemli


Pazar gecesi hepimiz için önemliydi. Hazırlıklar sabahtan başladı, fanatiklerin ağzını bütün gün bıçak açmadı. Akşam daha da stresliydi. Maç boyunca “Orada dur”, “Sus”, “Aman sakın kıpırdama” diye ültimatomlar verildi. Uğur olsun diye neler neler yapıldı.
Maçı izlediğim evde ikiye bölündük, kadınlar ve erkekler olarak. Kadınlar Cannes Film Festivali ödül törenini, erkekler tabii maçı izledi.
Cannes Film Festivali’nde Robert De Niro müthişti, Uma Thurman’ın tuvaletinin kuyruğuna takılıp düşme tehlikesi atlattı, Jude Law güzel oyuncuyu yiyecek gibi izledi. Catherine Deneuve hâlâ güzeldi, Jane Fonda ise inanılır gibi değildi. O yaşta o fitlik, mucize.
Bütün bunların sonunda bir de Robert De Niro Jüri Büyük Ödülü’nün Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ adlı filminin aldığını söyleyince çıldırdık. Neyse ki devre arasıydı, fanatik Fenerbahçeliler de sevincimize katıldı. Hatta “Neredeyse Fenerbahçe’nin şampiyonluğu kadar sevindim” bile dediler -ki bu aslında onlara göre çok büyük bir iltifat.
Nuri Bilge Ceylan iltifatların adamı değil. Filmlerinde bile minimum diyalog var, her şey görsel anlatılıyor. Gerçi filmin oyuncularından Yılmaz Erdoğan “Bu, Nuri Bilge Ceylan filmleri arasında en çok diyalog olan” demiş. Filmi izlemeyi dört gözle bekliyorum.
Nuri Bilge Ceylan’ın yurt dışında ödüller almasına artık alıştık, onunla bir kez daha gurur duyduk. Sadece yaptığı işten dolayı değil, aynı zamanda duruşundan da. Ödülü paylaştığı diğer yönetmenler Jena-Pierre ve Luc Dardenne’e önce söz vermek istemesinden samimi teşekkür konuşmasına kadar tek kelimeyle müthişti.

Haberin Devamı

Alex’in yeri ayrı

Çok kısa bir süre sonra bol gerilimli maç bitti. Fenerbahçe sonunda şampiyon oldu. Şampiyonlukta en çok payı olanlardan biri kaptan Alex’ti. Alex karısını uzun uzun öptü. Karısı ona Brezilya bayrağını vermeye çalıştı, Alex almadı, karısı biraz daha zorladı ama baktı olmuyor kendi Brezilya bayrağına sarındı. Alex ise her şeye rağmen Fenerbahçe bayrağını tercih etti. Konuşmalarda bu sezon ne kadar zor şartlarda çalıştığını, karısı olmasa belki de burada olamayacağını, kendisiyle ilgili söylenenlere sahada cevap verdiğini ama içinde fırtınalar koptuğunu söyledi. Tabii bu arada hem karısının gönlünü aldı hem de onlarla uğraşanlarının oyununa gelmediğini gösterdi. Yine her zamanki gibi cool’du.
Aykut Kocaman da öyleydi. Şampiyonlukta Trabzonspor’u hem futbolcu hem de teknik direktör olarak yenen ilk isim oldu. O zaman Trabzonspor’a üzülmüş, “Şampiyonluğa sevinemedim” demiş ve işinden olmuştu. Şimdi de duruşu değişmedi.
Bu arada Fenerbahçe’nin şampiyonluk kutlamalarında kaleci Volkan yaptı yapacağını. Önce taraftarı yatıştırmak amacıyla “Sahaya giren Cimbomlu olsun” dedi. Bu arada kendisi ve takım arkadaşları sahadaydı ama hadi o da önemli değil. Ne de olsa ‘sahadakiler’ demedi, ‘sahaya giren’ dedi. Sanki futbolcuların hayatında takımlararası transferler olmuyormuş gibi. Sonra daha da ayarı kaçtı, “Koyduk mu?” diye bağırdı. Belki fanatik Fenerliler’in duygularına tercüman oldu ama yakışmadı işte. Sadece başarı yetmiyor, duruş da önemli. İşte o yüzden Nuri Bilge Ceylan, Alex ve Aykut Kocaman’ın kalbimizde yeri ayrı.

Bu gece

Chanel’in sahipleri Valerie ve Gerard Wertheimer’la geçen yaz The House Hotel Nişantaşı’nda tesadüfen tanışmıştım. İstanbul’a tatil için sık sık geldiklerini anlatmışlardı. Şimdi bu tatillerin sonucunda İstanbul’un ilk Chanel defilesi gerçekleşiyor. Bu gece Çırağan’daki defileye keşke Karl Lagerfeld de katılabilseydi...
10’uncu yılını kutlayan Shop & Miles Bosphorus Cup’ın ödül töreni bu gece Suada’da. Geçen yıl St. Tropez’den birincilik ödülüyle dönen Provezza bu yıl da Bosphorus Cup’ı alıyor.