Telekulak içinde telekulak

Deniz Seki ve Demet Akalın’ın telekulak olayını takip ediyor musunuz? İddialara göre Demet Akalın bir cep telefonu operatöründe çalışan bir hayranı sayesinde ex kocası/sevgilisi Oğuz Kayhan’ın cep telefonu mesajlarının dökümünü alıyormuş. Hatta Selin İmer’le olan mesajlarını da bu sayede görmüş. Demet Akalın ve Oğuz Kayhan bu telekulak operasyonu yüzünden ayrılmışlar.
Demet Akalın telefonda yakın arkadaşı Deniz Seki’ye bu operasyonu anlatmış. Deniz Seki de şüphelendiği sevgilisi Hüsnü Şenlendirici’nin mesajlarını görmek istemiş. Demet sayesinde bu

telefoncu hayranla tanışıp mesajları almaya başlamış. Sonra da Hüsnü Şenlendirici’ye ‘Bak, mesajlarını biliyorum’ demiş, Hüsnü Şenlendirici de Deniz Seki’yi döverek mesajlarını nasıl ele geçirdiğini öğrenmiş ve cep telefonu operatörüne şikâyette bulunmuş.
Artık buraya kadar ne kadarı doğru bilemiyorum, ama daha da kötüsü bundan sonra başlıyor. Deniz Seki ve Demet Akalın arasındaki telefon konuşması Deniz Seki uyuşturucudan takibe alındığı için dinlenmiş ve tabii bir suç unsuru oluşturmuş. Demet Akalın da ifade vermeye çağırılmış.

Bu kadınlardan korkulur
Telekulak içinde telekulak. Bu nasıl bir ironidir? Bu nasıl bir kendini kaybetmedir böyle? Sevgilinin özel mesajlarına ulaşmak için bir hayranını kullanacaksın, kanunları çiğneyeceksin ve bir de bunları o çok kolay bilgiler elde ettiğin telefon hattında ballandıra ballandıra anlatacaksın. Sanki memlekette telefon dinleme sadece senin tekelindeymiş gibi. Bu mesajların dökümünü veren hayran da artık nasıl bir hayransa suç işliyorum falan diye düşünememiş bile.
Demet Akalın ‘kadınsı duygularımın kurbanı oldum’ demiş. Bu kadınlardan korkulur. Bu nasıl duygular böyle? Bu kadar şüpheci olacak ne var? Kendine mi güvenmiyorsun, karşındakine mi? Sevgilin güvenini kaybettiyse uzaklaşırsın. Bu kadar büyütecek, kendini de bu kadar küçültecek ne var?
Kendinizi koyun bu adamların yerine. Birlikte olduğunuz kadının sırf telefonunuzdaki mesajları görebilmek için kanun manun vız gelir şeklinde hareket etmesi, bu delilik hali ürkütmez mi insanı? Kim ister kendi mahremiyetini hiçe sayan sevgiliyi? Kim diyebilir ki böyle bir olaydan sonra ‘Yaşasın, beni ne kadar da çok seviyor!’

Pireyi deve yapmayın
Ben zaten cep telefonu karıştırmayı da anlamam. Bir şeyleri çok kurcalarsanız pireyi de deve yapma riskiniz çok artar. Çok kurcalayıp da bir şeyler bulduğunuzda bir kavga çıkarıp sonra da hiçbir şey olmamış gibi devam edecekseniz niye boşuna uğraşıyorsunuz? Zaten telefonda göreceğiniz en masum mesaj bile çok yanlış sonuçlara gitmenize neden olabilir. Telefonu kurcalayacağınıza alın sevgilinizi karşınıza ne istiyorsanız sorun, konuşun.
Böyle acayip örneklerden sonra hangi akıllı adam telefonunda mesajları bırakır ki? Hepsini gelir gelmez siler. Ama tabii sizin de bir hayranınız varsa bir cep telefonu operatöründe çalışan, o zaman durum farklı. Mesajları silmek de yetmez. Artık telefonda özel hiçbir şey konuşmuyoruz, yazışmıyoruz. Alıştık artık, her şey kayıt ediliyor. Telefonda konuşulacak şey var, konuşulmayacak şey var. Geldiğimiz durum içler acısı. Ama ne yazık ki elden bir şey gelmiyor.



V2K’da Sevgililer Günü partisi
Sevgililer Günü partilerini ve romantik yemekleri protesto ettik ama gündüz V2K’daki partiye gitmeden yapamadık. Nişantaşı’ndaki V2K’nın açılış partisi o kadar güzeldi ki, ne zaman mağazada parti olsa gidesim geliyor.
Çilekler, kalp şeklinde brownie’ler nefisti. Müzik iddialı birçok mekânda olduğundan daha başarılıydı. Bütün müşterilerin polaroid fotoğraflarını çekip kalplerle süsleyip hediye ettiler.
Tabii parti bahane, yeni sezon şahane durumu da var. Betsey Johnson’ın çılgın elbiselerine, Jason Wu’nun siyah ceketlerine ve uzay çağından fırlamış gibi gözüken çılgın gümüş rengi taytlara bayıldık.
Kriz döneminde müşterileri çekmek için süper bir fikir bu partiler. İsteyen alışveriş yapıyor, isteyen sadece iyi müzikle eğleniyor. Hem herkese moral oluyor hem de markaya bağlılık yaratılıyor. Diğer mağazalardan da benzer etkinlikler bekliyoruz!