Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen haftanın en güneşli günü öğle yemeğinde Gümüşsuyu’nda Topaz’daydım. Manzara olağanüstü, yemekler iddialı ve sohbet de güzel olunca tam dört saat yerimizden kıpırdamadık.
Önce Topaz’ın yemekleriyle başlayalım. İki ayrı degüstasyon mönüsü hazırlamışlar. Biri modern, biri Osmanlı. Yabancı misafirlere Osmanlı mönüsünü tavsiye ediyorlar, bizim değişik yemeklerimizi aynı anda tadabilsinler diye. Osmanlı tadım mönüsünün fiyatı 80 TL. Altı yemekle eşleştirilmiş altı kadeh de yerli şarap var. Şarapları da denemek isterseniz 50 TL daha ödemeniz gerekiyor.

Ne ödeyeceğiniz belli
Ben modern tadım mönüsünü denedim. Enginarlı kuşkonmaz çorbasıyla başlayıp, dülger gravlax, ızgara ahtapot, mangolu kaz ciğeri, ızgara dana yatağı, kumkuatlı krem brule... En çok kırmızı pancar püresi ve naneli kivi sosla sunulan dülger gravlax’ı ve mercimek fava ve trüf yağı ile sunulan ızgara ahtapotu beğendim. Bu mönünün fiyatı 95 TL. Her yemeğe farklı bir yabancı şarap eşlik etsin isterseniz fiyat 55 TL daha çıkıyor. Ne ödeyeceğini baştan bilmek ve sonradan bir sürprizle karşılaşmamak çok güzel. Restoranın a la carte mönüsü de tabii ki var.

Topaz’da özel  degüstasyon mönüsü



İçki fiyatları neden yüksek?
Topaz’ın iddialı olduğu bir başka konu da şarap kavı. Burada 70 TL’ye de 10 bin TL’ye de şaraplar var. Şarap mönüsünü inceledikten sonra malum konuya geliyoruz. İçki fiyatları restoranlarda neden bu kadar yüksek? Topaz’ın sahibi Kaya Demirer örneklerle açıklıyor. Avrupa’dan gelen bir şarap yüzde 50 gümrük vergisine, yeni dünyadan gelen ise yüzde 63.5 gümrük vergisine tabii tutuluyor. Bunların üzerine yüzde 65 özel tüketim vergisi uygulanıyor. Şampanyaya yüzde 265 özel tüketim vergisi uygulanıyor. Sonra bir bakıyorsunuz duty free’de şişesi 30 Euro (60 TL civarı) olan Moet Chandon’un şişesi restoranlarda 300 TL’nin altına düşmüyor. Tabii vergilerden sonra bir de kâr marjı giriyor. Ama yine de dünyanın hiçbir yerinde bu kadar yüksek içki vergileri olduğunu sanmıyorum.

İstanbul’u tanıtacaklar
Şimdi 2010 Avrupa Kültür Başkenti için çalışmalar yapılıyor. Kaya Demirer’in başkan yardımcısı olduğu TURYİD’in yurtdışında Türkiye’yi tanıtmak için projeleri var. Çoğumuz yurtdışına çıktığımızda nerede, ne yesek diye araştırma yapıyoruz. Güzel mekânlara, ünlü şeflerin restoranlarına lokal lezzetleri denemeye gidiyoruz. İşte İstanbul için de şimdi böyle bir proje geliyor. Heyecanla bekliyoruz.


Altın Küre’den notlar
Altın Küre Ödülleri’ni izlediniz mi? Ben böyle törenlerde kırmızı halı bölümünü ödüllerden daha eğlenceli bulanlardanım.
-Anladık ki bu yılın modası tek omuz kıyafetler. Sandra Bullock, Cameron Diaz, Paris Hilton, America Ferrera tek omuzlu elbiseleriyle kırmızı halıda salındılar.
-Abartılı mücevherler gözümüzü yordu. Şimdi bir de saça mücevher takma modası çıktı ya, bir o eksikti! Salma Hayek’in sallantılı küpeleriyle saçındaki dev toka biraz fazla olmamış mıydı? Abartılı mücevherlerin abartılı elbiselere eşlik etmemesi gerektiğini bir kez daha gördük. Eva Mendes’in elbisesi de dev mavi kolyesi de çok güzeldi ama ikisi birlikte olmamıştı.
- Angelina Jolie arabadan indikten sonra ilk iş Brad Pitt’in papyonunu düzeltti. Küçük bir sahiplenme haraketiyle Brangelina hayranlarını bir kez daha mest etti.
- Ünlü yıldızların saçları çok bakımsız gözüküyordu. Hadi Angelina Jolie’ye hak veriyoruz. Evde altı çocukla hazırlanmak kolay değil ama ya diğerlerine ne demeli? Saçlarına bayıldığımız, Gossip Girl’ün Serena’sı Blake Lively’nin saçı bile dizideki gibi ahenkle dans etmiyordu.
3Bütün Hollywood Altın Küre Ödülleri’ndeyken Kevin Costner’ın “Ne mutlu Türk’üm diyene” şapkasıyla İstanbul’da gezinmesinden de bir kez daha anlıyoruz ki THY’nin paraları boşa gidiyor.
Cengiz Semercioğlu yazmış, “Kevin Costner’ın alternatifi Mel Gibson ve Pierce Brosnan’dı, nasılsa onları da beğenmezdik” diye. Ben şahsen Altın Küre’ye de katılan Pierce Brosnan’ın kesinlikle daha iyi bir seçim olduğuna inanıyorum. Artık James Bond olmasa da Mamma Mia ile bir kez daha kalbimizi kazanmadı mı?