Starbucks Deniz Berdan’la işbirliği yapmış. Deniz Berdan Starbucks için üç özel hafif yiyecek tarifi hazırlamış. Bunlar dünden itibaren Türkiye’deki bütün Starbucks’larda satılmaya başlanmış.
Sonunda bu da oldu! Dünyanın hiçbir yerinde Starbucks’ın böyle bir çalışması olduğunu zannetmiyorum. Bu, Starbucks için bir ilk olmalı. Şimdiye kadar hiç reklam yapmayan, bu kadar güçlü bir marka neden böyle bir işbirliğine gerek duydu, anlamak mümkün değil.
İkoncanlarla işbirliği yapılır
Hadi, sağlıklı yaşam konsepti için bir işbirliği yapılacak, uzman diyetisyenler, başarılı şefler dururken neden Deniz Berdan seçildi?
Fit olduğu için mi, güzel pasta yaptığı için mi, garip giyindiği için mi, yoksa yoksa bir ikoncan olduğu için mi?
Tabii ki birçok marka ünlü isimlerle işbirliği yapıyor, ama o ünlü isim genelde markaya katmadeğer sağlayacak biri oluyor.
Starbucks’çılar Deniz Berdan’ın mönüye eklediği yiyeceklerin çok sağlıklı olduğunu ve çok beğenildiğini söylüyor. Henüz tatmadım, lezzetleri konusunda bir şey söyleyemeyeceğim. Üzerinde 4-5 aydır çalışıldığına göre herhalde ortaya iyi bir sonuç çıkmıştır.
Magazinin gücü
Benim hâlâ anlamadığım ikoncanlığın nasıl bu kadar önemli bir hale geldiği. İşte bu noktada magazinin gücü derim, başka bir şey söylemem.
Acaba Deniz Berdan o ilginç punk kıyafetleriyle sayfaları süslemeseydi, Starbucks onunla işbirliği yapacak mıydı?
Sorarım size, dün Bebek Starbucks’ta Deniz Berdan’ın arkadaşlarına yaptığı tanıtımın fotoğraflarına ilk bakışta ne görüyorsunuz? Starbucks mı öne çıkıyor, yoksa Ray-Ban güneş gözlükleri mi? Bence bu işbirliği en çok Ray-Ban’e yaramış!
Korkmayın, ÇEV’e sponsor olun!
Çok üzücü bir haber aldım. Çağdaş Eğitim Vakfı’nın üstünde çok uzun süredir çalıştığı, çok emek verdiği kitap projesi şimdilik askıya alınmış. Kitap baskıya hazır, ama sponsor son anda vazgeçmiş. Ekonomik krizden değil. Nedeni çok başka.
Son zamanlarda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin ve Çağdaş Eğitim Vakfı’nın başına gelenlerden sonra büyük kurumlar korkmuş ve hatta bazıları sponsorluklarını geri çekmeye başlamış. Tam da en çok desteğe, dayanışmaya ihtiyaç olan bir dönemde böyle bir şey olması çok üzücü.
ÇYDD ve ÇEV’in hepimizin desteğine ihtiyacı var. Bu dernekler çok önemli çalışmalar yapıyor. Bilin ki onları gönülden destekleyen çok kişi var. Onlara sponsor olmaktan sakın korkmayın!
Bu kitabı elinizden düşüremeyeceksiniz!
Yaza azimle hazırlandığımı biliyorsunuz. Spor konusunda kendimi aştım. Sağlıklı yaşamda da iddialıyım. Şimdi bir de elimden düşürmediğim çok zevkli bir kitabım var. Cafe Milliyet yazarı, uzman diyetisyen Dilara Koçak’ın yeni kitabı ‘Afiyetle Diyet’.
Adı ve kapağı beni tavlamaya yetti. Dilara Koçak’ın kocaman bir tabak spagettiyi afiyetle yerken çekilmiş kapak fotoğrafı bana işte budur dedirtti. Tam da benim yapmak istediğim bu. Zaten Dilara Koçak da diyor ki “Yasaksız diyet yapanlar kilo almıyor”. Sonra da ekliyor, “Yoğurtlu kebap, suşi ve mantı ile de diyet yapılabilir”.
Şimdi anladınız mı neden bu kitabı bu kadar sevdiğimi? Yaza girerken bu kitabı herkese tavsiye ederim.
Grissini’de hayal kırıklığı
Geçen hafta Nişantaşı’ndaki Grissini’ye yemeğe gittik. Yemek bitti, kahveleri söyledik. Bir anda müzik kesildi. Kahvelerle birlikte hesabı getirdi garson. Biz daha hesabı istemedik ki dedik, kapatıyoruz dedi.
Bu arada yan masadakilerin tatlıları yeni gelmiş. Hemen saate baktım, herhalde çok geç oldu da biz fark etmedik diye. Bir de ne göreyim, saat daha 22.15. Zaten kahvemizi içip gideceğiz. Orada yıllanacak halimiz yok.
Sakin sakin Nişantaşı’nın göbeğinde bir restoranda daha kahvemizi içerken zorla hesabın getirilmesinin ayıp olduğunu garsona anlattık. Bu arada mekânın deneyimli işletmecisi barda oturuyor ve her an uyudu uyuyacak gibi.
Bizim garsonla hararetli konuşmamıza yan masa da katıldı. Garson hiç tepki vermedi, konuşmaları duyan işletmeci hanım da yerinden kımıldamadı.
E, bu durumda biz ne yaptık? Hemen hesabı ödeyip, bir daha dönmemek üzere restorandan çıktık.