Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnternetteki alışveriş siteleri çağdaş sanat ve tasarıma artan ilgiyi keşfetti. Şimdi ulaşılabilir fiyatlara sanat ve tasarım ürünlerini almak mümkün.

Kendimizi yeni ödüllendirme şeklimiz: İnternetten alışveriş yapmak. Avrupalıların yüzde 96’sı alışveriş yapmadan önce internette araştırma yapıyor, yüzde 87’siyse alışverişini internetten yapıyor. Bunu ben söylemiyorum. IAB (The Interactive Advertising Bureau) Europe söylüyor.
Türkiye’de de online alışveriş önemli bir yere geldi. Her gün yeni bir internet sitesi kuruluyor, private shopping giderek büyüyor. Türkiye’deki private shopping’in liderlerinden biri Limango. 5 milyon üyeleri, ayda 15 milyon ziyaretçileri var. İlklerden olmanın avantajını yaşıyorlar, ama rehavete de kapılmıyorlar. Limango Designers Studio’la beğendiğimiz moda tasarımcılarına özel koleksiyonlar hazırlattılar. Şimdi işi bir adım daha ileri götürdüler. LimangoARD ile. Hayır, bir yazım hatası yok. LimangoARD, art ve design’ın yani sanat ve tasarımın bir araya geldiği bir platform.

Haberin Devamı

Uygun fiyata sanat ve  tasarım
LimangoARD’ı Limango’nun CEO’su Gülfem Toygar’dan dinleme şansım oldu. Dünyadaki ulaşılabilir sanat akımından etkilenmiş ve genç sanatçı ve tasarımcılara bir fırsat sunmak istemişler. Böylece artık herkes uygun fiyatlara evinin duvarlarını süsleyeceği tablolar da alabiliyor, Van Gogh sergisinin Van Gogh eserleri baskılı ürünlerini de alabiliyor. Genç tasarımcıların yaptıkları çizimler bazen bir çantada, bazen de bir bardak altlığında hayat buluyor. Başarılı organizasyonlarıyla tanıdığımız Showhow ekibi Limango’yla bu projede birlikte çalışıyor. Sanatçıları ve tasarımcıları Showhow’cılar seçiyor. Hatta şimdi Babylon’cuları da ikna etmişler, Babylon’un meşhur tişörtleri de LimangoARD’da satılacak. İstanbul temalı ürünler özellikle İstanbul dışında daha da çok ilgi görüyor. Bu arada LimangoARD için İsmail Acar, Mustafa Horasan gibi tanınmış isimlerle de çalışılıyor.


İnternet sitesindeki kampanyalara bakarken korkutucu olan tek şey, bir kere başladınız mı duramayabilirsiniz. Beğeneceğiniz, almak isteyeceğiniz çok sayıda ürün karşınıza
çıkıyor. Fiyatlar da uygun olunca kendinizi tutmak zor olabilir.


Unutmadan, Limango’ya şimdi iki yeni şirket daha eklendi. Biri herkesin kendi dükkanını açabileceği arabulvar.com, diğeri de internete özel lojistik şirketi Ogli. Belli ki yakında bu iki şirketin ismini de çok duyacağız.

Art Basel’de VIP’nin VIP’si olma savaşı

Limango’nun uygun fiyatlara sanat ve tasarım ürünleri satmasıyla başladık. Şimdi gelelim madalyonun diğer yüzüne. Biliyorsunuz, bu hafta Art Basel’le geçti. Dünyanın en önemli sanat fuarlarından biri Art Basel. Bugün fuarın son günü. * Rothko’nun ‘İsimsiz 1954’ adlı eseri 78 milyon dolarlık fiyatıyla rekor kırdı.


Gucci, Yves Saint Laurent, Stella McCartney, Alexander McQueen gibi markaların sahibi olan PPR Group’un ve müzayede evi Christie’s’in patronu, koleksiyoner François Pinault ise hiperrealist resimleriyle dikkat çeken İtalyan sanatçı Rudolf Stingel’in eserini daha fuar VIP’lere bile açılmadan 3 milyon dolara aldı. Fotoğraf hissi veren resimleri beğendiğine göre Pinault’nun Taner Ceylan’ın resimlerine de bayılacağına eminim.

Haberin Devamı


Bu yıl Art Basel’deki en büyük değişiklik, fuar halka açılmadan önce yapılan VIP gününün
2 güne yayılması oldu. İlk gün gezmek için davet alamayanlar çok bozuldu. Malum herkes VIP olma derdinde, VIP’nin de VIP’si çıkınca fevkaladenin fevkinde bir durum oluyor işte. Malum, sanat fuarlarında satışların çoğu fuar halka açılmadan oluyor. Ancak bu yıl 2 güne bölünmesinin sonucu olarak o keşmekeşte rekabet ve zamanla yarışma hissi gittiği için galeri sahipleri mutsuz. Ama yine de Art Basel’de ekonomik krizin etkisinin görülmediğinin altını çiziyorlar.

Geçen yıl Art Basel’de Türkiye’yi Galerist temsil ediyordu. Hatta Taner Ceylan’ın kitabının lansmanı bile burada yapılmıştı. Bu yıl Art Basel’de Türk sanatçıların eserleri ve Türk koleksiyonerler yine vardı, Contemporary İstanbul ve Akbank Private Banking geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bir davet verdi. Ama ne yazık ki fuarda tek bir Türk galerisi bile yoktu. Tamam, Art Basel’in yan etkinliklerine katılanlar oldu. Ama Türk galerileri Art Basel’e giremediği sürece çağdaş Türk sanatı istediğimiz yere gelebilir mi? Hiç sanmıyorum.