H&M’in beklenen Isabel Marant koleksiyonu satışa çıkıyor. Bir çılgınlık yaşanıyor özel tasarımcılarla işbirliği yaptıkları koleksiyonların lansmanında. Hatta sırf bunun üzerine bir sosyoloji tezi bile yazılır
Hiç tanımadığım ama gayet aklı başında olduğunu bildiğim kişilerden istek telefonları aldım. Hiç samimiyetim olmayan kişilerden “+ 1’in olabilir miyim?” teklifleri geldi. Modayla, alışverişle en ufak bir ilgisi olmadığını sandığım kişilerden bile “Çarşamba akşamı gidiyor musun?” cümlesini duydum. Bütün bunlar ne için dersiniz?
H&M’in Isabel Marant koleksiyonu yarın satışa çıkıyor. Bu akşam Zorlu Center’da bir VIP partisi var. Şanslı listede değilseniz, mağazaların önünde kuyruğa girmek, alışveriş için özel saat dilimi almak ve 15-20 dakika içinde hızlı davranıp alacaklarınızı toparlamak gerekiyor. Bu arada VIP partisinde de kuyruklar ve bomboş raflar gibi kötü sürprizler de oluyor. Hiç ummadığınız isimler birbirlerine omuz, dirsek atıp reyonda kalan son ürünü kapmaya çalışabiliyor. Bir çılgınlık yaşanıyor H&M’in özel tasarımcılarla işbirliği yaptığı koleksiyonların lansmanında. Hatta sırf bunun üzerine bir sosyoloji tezi bile yazılır.
Isabel Marant Türkiye’de son zamanlarda en çok sevilen markalardan biri. Hatta Isabel Marant’ın içten topuklu spor ayakkabıları daha rafa çıkmadan Beymenlerde bitiyor. Sürekli yeniden sipariş ediliyor. Şimdi Isabel Marant’ın H&M koleksiyonu da heyecanla bekleniyor. Yine kapanın elinde kalacak giysiler. Bir kez daha göreceğiz, moda ve lüks demokratikleştikçe, alışverişkolikler de vahşileşiyor. H&M çalışanlarına şimdiden kolay gelsin demekten başka yapacak bir şey yok.
Dün hepimiz okuduk, “Muhabirin Arda Turan sorusu, Sinem Kobal’ı çöp yığınının üzerinden atlamak zorunda bıraktı” haberini. Sinem Kobal’la Arda Turan’ın evlenip evlenmeyeceği, evleneceklerse de ne zamanı uygun bulacakları hakkında fikir yürütecek değilim. İki yetişkinin özel hayatı, ne isterlerse onu yaparlar.
Haberde beni asıl ilgilendiren arka fon, Sinem Kobal’ın üstünden atladığı çöp yığını. Fotoğrafa bakıp “Nasıl bir yere gitmiş öyle?”, “Arka sokaklarda neler oluyor?”, “Herhalde arka kapıdan kaçtı” diyebilirsiniz. Oysa durum hiç de öyle değil. O fotoğraf Nişantaşı’nda bir zamanlar Champs Elysees olacağı iddia edilen, mutlaka bir Avrupa karşılaştırması yapmak gerekiyorsa, şu anda butikleriyle Champs Elysees’den çok Avenue Montaigne kadar şık ve lüks olan Abdi İpekçi Caddesi’nde çekildi. Tam Cento Per Cento ve Cookshop’un önünde.
Şehrin en göz önünde olan ve sözüm ona en şık ve lüks caddesi her gece ne yazık ki bu görüntüye bürünüyor. Çöp torbaları yollara yığılıyor. Hemen caddeyi kesen son birkaç yılda şehrin en popüler sokağı olan Atiye Sokak’ta da durum aynı. Ara sokaklara girerseniz durum daha da fena. Malum artık çöp kutuları yok, arabalara daha çok park yeri kalsın diye. Bu durumda çöp yığınları sokaklarda başköşede. Acil bir çözüm bulunmalı.