Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dün kaldığımız yerden devam ediyoruz. New York’un meşhur galerisi Malborough’nun kurucusu Pierre Levai ve Philips de Pury Müzayedeevi’nin kurucusu Simon de Pury’nin sanat koleksiyonerliği ve Türk çağdaş sanatı hakkında anlattıklarında sıra

Konumuz; Türk sanatçıları yurt dışında ne zaman tanınacak? Pierre Levai, “Türk sanatçıların henüz uluslararası platformda iyi tanındığını düşünmüyorum. Yurt dışındaki sergilere, fuarlara katılmak önemli. Yakında Çin gibi sanatta önemli bir yere gelebilirsiniz” diyor. Simon de Pury ise, “Türk sanatçılar yakında yurt dışında daha çok görülecek çünkü Türk koleksiyoner sayısı artıyor. Koleksiyonerler yerel sanatçıların işleriyle başlıyor ve tabii Türkiye’de son 5 yılda refah artışı, sanatın gelişmesine de katkı sağladı. Her ülke belli ekonomik seviyeye geldiğinde kendi sanatını belirliyor. ABD’de de böyle oldu” diyor. Ardından “İnternet sitemize Türkiye’den ziyaretler son zamanda çok arttı. Türk koleksiyoner sayısındaki artışı sırf kendi sitemizdeki gelişmelerden bile takip edebiliyoruz. Türkiye’de ofis açma çalışmalarına son hızla devam ediyoruz” diye ekliyor.
Hasan Bülent Kahraman alıyor sözü: “Bazı örnekler başladı. İnci Eviner’in bir eseri, Paris’te Centre Pompidou koleksiyonuna alındı. Cevdet Erek, yurt dışında önemli ödüller aldı. Bunlar eşsiz örnekler. Asıl, Türk sanatçıları yabancı galerilerle işbirliği yapmak dünyaya açacak.”

“İyi göz ve kulak gerekli”
Kahraman, konuşmasına şöyle devam ediyor: “Çağdaş sanatın yatırım aracı olması çok hızlı büyüyor. Türkiye bu fırtınaya beklemeden yakalandı. Emlak ya da borsada olduğu gibi sanatta da danışmanlık kurumu ortaya çıkmalı. Küratörlük, sanat tarihçiliği üzerinden gelişen bir danışmanlık sistemi olmalı.”
Akbank Private Banking Genel Müdür Yardımcısı Saltık Galatalı ise, “Türkiye’de sanat fonu yok, daha uzun süre de olmayacak. Ancak Aksigorta’da sanat sigortası başlattık. Koleksiyonerler, nakit varlıklarının yüzde 4-5’iyle sanata yatırım yapabilir. Ama uzman görüş alınması önemli” dedi.
İşte bu noktada, konu, ‘koleksiyoneri olmak isteyenler nelere dikkat etmeli?’ye geliyor. Hasan Bülent Kahraman’a göre, “Büyük koleksiyonerler, sistematik ve stratejik hareket etmeli, sadece sevdiği ve gönlünün çektiği eserleri toplamamalı.” Pierre Levai’ye göre, “İyi bir göz ve iyi bir kulak gerekli. Koleksiyonerler gelişmeleri çok yakından takip etmeli, kendi zevkine güvenmeli. Şu anda sanatta da yaşanan tüketim çılgınlığının geçeceğini unutmamalı.” Simon de Pury’ye göreyse, “Görün, görün, görün... Gördükçe kendinizi farkında olmadan eğitiyorsunuz. Önemli olan neyi sevdiğiniz.” Contemporary İstanbul, tam da bu yüzden, görmek ve kendinizi eğitmek için önemli.

Haberin Devamı

ARAMIZA HOŞGELDiN TEOMAN

Haberin Devamı

Teoman, geçen yıl uzun bir mektupla müziği bıraktığını açıkladı. Bu yıl da yine aynı yöntemle müziğe döndüğünü. Ayrılık 1 yıldan uzun sürdü, zaten artık her yıl albüm yapılmayan bir dönemde Teoman, “Müziği bıraktım” demeseydi kimse bıraktığının farkına varmayacaktı bile. Evet, bu kadar konuşulmayacaktı o zaman ama Teoman belli ki bunu konuşulmaktan çok kendini rahatlatmak ve nefes alabilmek için yaptı.
Hangimiz istemiyoruz ki, her zaman yaptığımız şeyleri, işi-gücü geçici bir süre bırakmak, her şeyden uzaklaşmak, dünya turuna çıkabilmek ya da sadece canımızın istediği şeyleri yapabilmek... İstiyoruz ama çok azımız yapabiliyoruz. Bunu gerçekleştirebilmek maddi-manevi büyük bir lüks. Çoğu zaman parası olanın zamanı olmuyor, zamanı olanın da parası. İkisi birden varsa bu kez de akla hiç gelmeyecek başka bir engel giriyor devreye. Bazen sağlık, bazen ilişkiler sorun oluyor, bazen de sorun sadece kendimizden, cesaret eksikliğinden kaynaklanıyor. Tam her şeyi halledip de böyle bir karar verebildiğinde bile insan, sonradan sıkılıp eski hayatına dönmek isteyebiliyor. İç huzur olmadıktan sonra hiçbir değişiklik işe yaramıyor. Yine de, kısa süre de olsa, kaybetme korkusu olmadan bunu yapabilmek güzel. İşte, Teoman da bunu yapabilen şanslı azınlıktan.