Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen akşam televizyon karşısında zaplarken Kanaltürk’te yeni bir programa denk geldim. Adı: Krizdeyiz. Gazeteci Rahşan Gülşan ailelerin harcamalarını değerlendiriyor.
Adından da anlaşıldığı gibi Yemekteyizvari bir yarışma. Çünkü burada da yarışmacılar şuursuz. Biri her ay kozmetiğe 600 TL harcıyor, diğeri bir haftalık tatilde aylık gelirinden daha fazla olan 7000 TL harcıyor. İşin komik yanı kimse nereye ne kadar harcadığının farkında değil. “Taksitlere böldük, hiç anlamadık” diyorlar. Rahşan Gülşan, “Bu kadar da harcanmaz ki, kozmetiğe harcadığınız parayla ev alınır” diye fırçalıyor yarışmacıları.
Yarışmacıların arasında da tartışmalar çıkıyor. “Bak senin kozmetik masrafın yüzünden” diyor adam karısına, karısı da “Yok asıl senin bilmemne masrafın gereksiz” diyor. “Sen öyle harcamasaydın şimdi villa alırdık” diye birbirlerine giriyorlar.
Rahşan Gülşan da nelerden tasarruf yapabileceklerini, daha çok para biriktirmeleri gerektiğini biraz azarlayarak anlatıyor. Yarışmanın sonunda en çok tasarruf yapan 10 bin TL kazanacak.


Yemekteyiz’den sonra Krizdeyiz


Aile faciası çıkabilir
Bu yarışmanın sonunda bir aile faciası çıkabilir. Örneğin her sezon evdeki perdeleri değiştiren kadının kocası isyan edebilir ya da kırışıklıkları olduğu için her ay kozmetiğe 600 TL veren kadının kocası cinnet geçirebilir.
İzlediğim bölümde erkekler pasifti. Harcamaların çoğunun kadın yarışmacılar tarafından yapıldığını gördüm. E, haksız da sayılmazlar. Kadınların harcama yapacağı daha çok alan var ve tabii bir de kadınlardan daha çok şey bekleniyor güzel ve bakımlı olmak adına. Ev masraflarıyla da genelde kadınlar ilgileniyor.
İnsan Krizdeyiz’i izlerken ister istemez kendi kredi kartı ekstrelerini gözünün önüne getiriyor. Bu programa katılsam Rahşan Gülşan’ın kızacağı kesin çok şey çıkar. Bu yarışmayı izleyin, ama gereksiz aile facialarına yol açmamak için mümkünse eşinizle değil!


Biletleri hemen alın!
Şubat ayının en zevkli etkinliği ‘!f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’. Ayın 12’sinde başlıyor, 22’sine kadar devam ediyor. Bu süre içinde İstiklal Caddesi’nde koşturuluyor. Aynı güne birkaç film sığdırılıyor.
Fimlere gelince... Avrupa’nın en yükselişte olan şehri olan Berlin’in gece hayatını anlatan ‘Berlin’in Sesi’, Haruki Murakami romanlarının hissiyatını veren Tayvan yapımı ‘Park Etmek’, David Lynch hakkındaki belgesel ‘Lynch/Perdenin Arkasında’ kaçırılmayacak. Gösterimler Emek Sineması, AFM Fitaş ve AFM Budak Caddebostan’da. Biletler 1 Şubat’ta satışa çıkmış olduğu için acele etmekte fayda var.
!f istanbul’un filmleri kadar partileri de konuşulur. Açılış partisi 13 Şubat’ta Ghetto’da, Kısa’ca “Party!” 19 Şubat’ta Lokal Tünel’de, !f Gökkuşağı Partisi 21 Şubat’ta her zamanki gibi Babylon’da, kapanış partisi ise 22 Şubat’ta Lokal Tünel’de. İlgilenenlere duyurulur!




Seda’nın şakasını bile gerçek sanıyorlar!
Seda Sayan bu yıl yine açık arayla Türkiye’nin en güvenilen ünlü ismi seçilmiş. Mediacat’in yaptığı ‘Celebrity Güven Endeksi’ araştırmasına göre herkes en çok Seda Sayan’ın söylediklerine, önerilerine ve tercih ettiği markalara güveniyormuş.
Seda Sayan bir kez daha en güvenilen ünlü isim seçildiği için çok mutlu olmuş. Bunun kendisine büyük bir sorumluluk yüklediğinin farkında. Tavsiye edeceği markaları büyük bir titizlikle seçtiğini, çok dikkatli olduğunu açıklamış.
Seda Sayan’ın işi çok zor. Çünkü herkes onun her söylediğine inanıyor. Sürekli kendisine yöneltilen “Hamile misiniz?” sorularından bıkmış, romantik Uludağ tatilinde “Evet, hamileyim!” diye gazetecilerle şakalaşmış. Hatta doğacak bebeğe ne isim koyacaklarını bile anlatmış.
Bunun üzerine birçok gazete (Milliyet hariç) bu şakayı ciddiye alıp “Seda Sayan hamile” haberleri yaptı. Seda Sayan’ın yaptığı şakalar bile gerçek sanılıyor. Görüyorsunuz işte, Seda Sayan gerçekten de ne kadar güvenilir bir isim.