Yeni bir ben lazım

Şubat sonu itibariyle bir yenilenme programına girdim. Şimdi hayatımda beni baştan yaratacak erkekler var


Önce kendimi Bebek’teki Yıldırım Özdemir’in salonuna attım. Yıllardır belime gelen saçlarımı kestirmeye kararlıyım. İçeri girer girmez karşımda saçı kesilmekte olan Nihat Odabaşı var. Bir yandan dedikodu yapıyoruz, bir yandan saçım nasıl olmalı onu konuşuyoruz. İstesem olmazdı, Nihat Odabaşı gibi müthiş bir gözü kandırıp da benimle kuaföre götüremezdim. Nihat ve Yıldırım kendi aralarında karara varıyor. Ben daha ne olduğunu anlamadan çevremdeki herkesten daha kısa saçlı bir kadın oluyorum. Ve yeni saçımı çok seviyorum. Ayşe Kucuroğlu Ayşe Arman’a verdiği röportajında "Son günlerde sizi en mutlu eden şey ne?" sorusuna "Yıldırım Özdemir’in elinden çıkan yeni saç kesimim" diye cevap vermişti. Şimdi

Nihat Odabaşı’nın müjdesi
Bu arada Nihat’ın bir de müjdesi var. Yazılarına ve tarzına bayıldığım Figen Batur'la televizyon programı yapmaya başlıyorlar. İlk bölüm 6 Mart’ta CNN Türk’te yayınlanacak. Bu bölüm için canları çıkmış, Londra’nın altını üstüne getirmişler ve oradaki tanınmış isimlerle röportajlar yapmışlar. İkinci bölüm için nereye gideceklerini de öğrendim, Güney Afrika. Heyecanla bekliyorum.

Sağlıklı yaşam dönemi
İkinci aşama: 10 günlük ayurvedik detoks sonrası şimdi sağlıklı yaşam. Önce kan tahlilleri yapılıyor. Neyse ki bu sefer bayılmadan atlatıyorum. Sonra Prof. Dr. Osman Müftüoğlu teşhisi koyuyor. Evet, son günlerde herkeste çıkan hipoglisemi bende de çıkıyor. Şimdi sağlıklı beslenmeye başlanacak ve daha iyi olunacak. Gelişmelerden sizi haberdar edeceğim.
Üçüncü aşama: Spor sezonunu açıyorum. Yaza az kalması önemli motivasyon. Osman Hoca’ya söz verdim, sporu aksatmayacağım. Hayatımın bir parçası olacak. Abdullah Hoca’yla pilates seanslarım devam ediyor. Haftada üç gidilecek, ikide kalmak yok! Üstüne de üşenilmeyecek, cardio yapılacak. Tabii inşallah bu sefer bunlar lafta kalmayacak.

BURASI ACAYİP BİR YER!
Etiler’deki Günaydın Kasap Steakhouse’tan söz ediyorum. Burada sürekli ünlü isimlerle karşılaşıyorsunuz. Ortadaki buzdolabında üzerinde Monik Benardate ya da Tamer Karadağlı-Arzu Balkan yazılı 'dry aged' etler görebiliyorsunuz. Burası bir kebapçı değil, kasap ve dört-beş masadan oluşuyor. Bazı akşamlar kapısında kuyruk bile oluyor. Burayı böyle özel yapan sadece etleri değil. Mutfakta önemli bir şahsiyet var. Adı Nusret Gökçe. Nusret tam 14 yıl önce Bostancı Günaydın Kasap’ta çalışmaya başlamış. O zaman daha çok küçükmüş. Kendi deyimiyle ‘Etle yatıp, etle kalkan, ete sevgisini katan bir kasap şef’. Kendisine Amerika’yı örnek alıyor. Bu işi daha iyi yapabilmek için Arjantin’e gidip iki ay boyunca çiftlik, kesimhane, kasap ve restoranlarda çalışmış. Oradaki pişirme tarzını da öğrenmiş. Şimdi New York’a gidip Peter Luger Steakhouse’un tarzını öğrenmek istiyor. Sonra da en büyük hedefi bu işin okulunu açmak.
Nusret ilginç bir karakter. Etlere isim takıyor. Lokum, badem diyor. Ne oldukları hakkında ser verip sır vermiyor. Ama et sevenler getirdiği her ete bayılıyor. Bunda seçtiği etler kadar tatlı dilinin de etkisi var. Herkes Nusret’i adıyla tanıyor. Nusret de bütün müşterilerinin isimlerini ve ne sevip ne sevmeyeceklerini iyi biliyor. Hatta müşterileri için tek tatil günü olan pazar sabahı erkenden kalkıp özel sucuk bile hazırlıyor. İşte Etiler’deki Günaydın Kasap Steakhouse’u bu kadar özel yapan da Nusret’in ta kendisi.


Bloomberg magazin kanalı mı oluyor?
Kanal 1 Bloomberg HT oldu. Her açtığımda bir magazin programı çıkıyor karşıma. Bir programda sunucu Feryal Gülman’ı ağırlıyor, başka bir programda St. Moritz’de Ferit Şahenk’ten görüş alınıyor. Bloomberg HT’de sık sık HT Magazin yayınlanıyor. Bir yandan Kennedy suiskastı çıkıyor karşıma, oradan magazine, sonra tekrar tarihi bir olaya geçiş yapılıyor. Ama magazin hep başrolde. Bloomberg’i iş ve finans ağırlıklı bir kanal zannediyordum ama yanılmışım. Herhalde dünyanın en renkli Bloomberg’i bizimki.