Kar yağdı yağacak diye beklerken pazartesi akşamı Nişantaşı’nda lapa lapa kar yağıyordu Godiva’nın önünde. İçerideki çikolata kokusuyla ve tabii envai çeşit çikolatayla pazartesi sendromu da unutuldu. Godiva, Nişantaşı mağazası açıldığından beri şehrin en güzel ve en şık yılbaşı partilerine ev sahipliği yapıyor. Uzun zamandır görmediğiniz kişilerle de burada karşılaşmak mümkün oluyor.
DiCE KAYEK’iN ÖNEMLi GÜNÜ
20 yıllık Türk markası Dice Kayek bu yıl Elle Style Awards’da ‘Yılın Moda Tasarımcısı’ ödülünü aldı. Yllardır stilinden hiç taviz vermemiş bir marka olmalarının yanı sıra bu yıl Dice Kayek’i daha da öne çıkaran şeyler var.
Dice Kayek, uzun süredir defile yapmak yerine başka formülleri tercih ediyor. Daha önce “Istanbul Contrast” adlı bir sergi düzenlediler, son Paris Moda Haftası’nda ise ilk kez bir moda filmi ve sanal defileyle karşımıza çıktılar.
İlk filmin adı “Noir/Siyah”, 1961 yapımı Alain Resnais film-noir’ı “Last Year at Marienbad”ın kilit sahnelerini tekrarladı. İlk defa bir moda filminde başrolde kıyafetler değil, karakterler vardı.
Tasarımlar özellikle geri plandaydı. İlk filmde hırslı ama elegan bir kadının nasıl kendi kendini yok ettiğini izledik. İkinci film “Pearl/İnci”de ise aynı kadının sonradan yeniden hayata geldiğinde hırslarından arınmış bambaşka birine dönüştüğünü gördük.
“Pearl”, bir moda filminden çok, sanal bir defileydi aslında. Modelin önümüzden podyum yürüyüşüyle geçmediği, kendini müziğin ritmine kaptırdığı filmde Dice Kayek tasarımlarını hem yakından hem uzaktan görme fırsatımız oldu.
Dice Kayek çağdaş sanat ve tasarım alanlarında verilen “Jameel” ödüllerinde yarı finale kalan ilk modaevi oldu bu yıl. Bugün itibarıyla Londra’da Victoria&Albert Müzesi’nde sergileri açıldı. Kaftan, kubbe ve Ayasofya tasarımları sergileniyor. Sergi 2 Nisan’a kadar gezilebilir.
Ayrıca İstanbul 74 ile birlikte hazırladıkları “Dice Kayek Istanbul Contrast” kitabı da sergiye yetişti. Kitabın önsözünü Elif Şafak yazdı. Jameel ödülü için Dice Kayek’e bol şans diliyor. Yolunuz Londra’ya düşerse müzeye uğrayıp sergiyi görün derim.
SESSiZ SEDASIZ HERMES VE CARTIER MÜZAYEDESi
Godiva’da rastladığım Etel Baler’e, Elizabeth Şalabi’nin Chalabi Art Gallery’sinin düzenlediği Hermes ve Cartier müzayedesini sordum. Geçen hafta müzayededeki parçalarda oluşan bir email gelmişti. Vintage Hermes krokodil çantalardan vintage Cartier ve Van Cleef Arpels mücevherlere müthiş bir koleksiyon satışa çıkmıştı. Ama emailde bir tarih yoktu. Ne zaman gerçekleşecek diye sordum. “Email gelir gelmez satıldı her şey, silent auction oldu” dedi Etel Baler. İşte İstanbul’da böyle hızlı bir alışveriş var. Sessiz sedasız da olsa vintage parçalar değerlerini buluyor. Hem de fazlasıyla.
PARSEH SEMERCİYAN’I TANIMALISINIZ
Bu hafta sonu İstanbul’da merakla beklediğim bir müzayede var, mücevher, saat koleksiyonu ve karma eserler üzerine. Bu müzayedeyi bu kadar merakla beklememin nedeni mücevher ustası Parseh Semerciyan.
Parseh Semerciyan çocuk yaşta Kapalıçarşı’da başlıyor mücevherle ilgilenmeye. Sonra o kadar ustalaşıyor ki atölyeyi ziyaret eden bir
Van Cleef Arpels yöneticisi tarafından keşfediliyor
ve kendini New York’ta
buluyor.
Bir süre New York’ta çalıştıktan sonra memleket hasretiyle İstanbul’a dönüyor. Şimdi oğullarıyla birlikte hem Kapalıçarşı’da hem de Şişli’deki Eskidji Suites’deki butiğinde çalışıyor.
Eskidji müzayede evinin sahibi Dikran Masis, Parseh Semerciyan’ın yeteneğini önceden fark edenlerden. Şimdi Parseh Semerciyan’ın büyük bir ustalıkla ve kusursuz işçilikle yaptığı eski görünümlü yeni parçalar da bu müzayedede satışa çıkacak, 200 adet eski ve yeni eserin arasında. Ayrıca eski Rus damgalı kolyelerden Osmanlı broşlarına, altın ve elmas köstek zincirlerinden mineli cep saatlerine farklı parçalar da olacak.
Parseh Semerciyan gibi değerli bir ustanın işine sahip olmak istiyorsanız müzayede öncesinde Eskidji Suites’e gidip iyice incelemekte fayda var. Hatırlatmama gerek yok, sona kalan dona kalıyor. Ayrıca açık artırmaya internetten de katılabilirsiniz.