Dr.Eser Alptekin

Dr.Eser Alptekin

dreseralptekin@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Değerli okuyucularım geçen hafta sizlere hekimlik mesleğinin zorluklarından bahsetmiştim. Bu hafta da Türkiye’deki sağlık sisteminin güçlü ve zayıf yönlerini ele alacağım. Öncelikle güçlü yönlere değinelim :
1- Sağlık sisteminin tek çatı altında birleştirilmesi sağlık hizmetine ulaşımı kolaylaştırmış, daha önce hekime ve ilaca ulaşmakta zorluk çeken geniş halk kitlesinin sorunları önemli ölçüde çözülmüştür.
2- Özellikle son yıllarda medyanın da desteğiyle Türk halkı sağlığı konusunda bilinçlenmiş ve sağlık sektöründe en iyi hizmeti talep eder hale gelmiştir.
3- Tıp fakültesi hastanelerinin sayılarının artırılması tıpta eğitim seviyesi düşürülmeden yapıldığı takdirde sağlık sistemindeki istihdamı destekleyen en önemli hamlelerden biridir.
4- Döner sermaye sistemi iyi işletildiği takdirde performansı artırıcı rol oynamaktadır. Performans sistemi de eleştirilerin odağında olmasına rağmen sağlık personelinin verimliliğini artırıcı en önemli adımlardan birisidir.
5- Türkiye’de birçok aksaklık ve yetersizliklere rağmen, bebek ölüm hızında, aşıyla korunabilen hastalıklarda, verem ve sıtma gibi hastalıklarda yavaş ancak düzenli bir azalma mevcuttur. Düzenli aşılama sayesinde çocuk felci gibi hastalıklar hemen hemen yok edilmiştir.
6- Türkiye’de geleneksel nedenlerle, uyuşturucu madde bağımlılığı, alkol tüketimi ve alkolizm oranı, gelişmiş Batı ülkelerine göre daha düşüktür. Sigara ve tütün kullanımını engelleyici bazı yasal düzenlemeler de yapılmıştır.
7- Yapılan yeni yasal düzenlemelerle yerel yönetimler yaşlı, hasta ve sakatların bakım ve desteklenmelerini büyük ölçüde üstlenmiştir. Evde bakım hizmetleri gelişmektedir.
Bu güçlü yönler artırılabilir. 2009 yılında yayımlanan OECD raporunda bu konular daha ayrıntılı ele alınmıştır. Zayıf yönlere gelince:
1- Türkiye’nin sağlık için devlete bağlı TBMM, MSB, askeri hastaneler ve Merkez Bankası gibi kuruluşların bulunduğu birçok devlet kurumu, kendi personel ve yakınlarının sağlık harcamaları için, sigorta pirimi ödeyen vatandaşlara dahi sağlanmayan özel ayrıcalıklar sunmaktadır.
2- Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK SGK şemsiyesi altında birleştirilmiş olmasına rağmen Yeşil kart kullanan vatandaşlarla ilgili düzenlemelerde eksikler bulunmaktadır.
3- Türkiye’de hiçbir meslek grubunda olmadığı şekilde ‘Zorunlu Devlet Hizmeti’ gibi uygulamalarla hekimler en verimli çağlarında akademik hayattan ya da özel sektörden koparılmaktadır.
4- Üniversite hastanelerinde öğretim üye ve görevlilerinin performans sistemine dahil edilmesiyle tıp eğitiminin kalitesiyle ilgili soru işaretleri ortaya çıkmıştır.
5- Türk sağlık sisteminde modernleşme çabalarının en gerisinde kalan kurum askeri hastanelerdir. Bu sistem gerek GATA çıkışlı hekim sayısının giderek azalması, gerekse de sivil doktorların askerlik yükümlülüklerini yerine getirmeyi sürekli ertelemeleriyle sürdürülmesi imkansız bir hale gelmiştir. Personel dağılımındaki plansızlık kimi hastanelerde çalışanların günde 12 saat mesai yapmasına yol açmaktadır. Özellikle hastane yönetimlerinin askeri disiplini bile aşan keyfi uygulamaları moral ve motivasyonu azaltmaktadır.
Sonuç olarak Türk sağlık sistemi ciddi bir değişim içerisindedir. Bu değişim sırasında yararlı noktaların korunması, zarar verenlerinse kangrene dönüşmeden sistem dışına çıkarılması esas olmalıdır.