Dr. Tanju Sürmeli

Dr. Tanju Sürmeli

tanjusurmeli@yasamsaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Geçen haftaki Belçika ziyaretimde beni çok etkileyen bir müzeden ve katıldığım çalıştaydan bahsetmek istiyorum. Psikiyatrinin yüzyıllar içerisinde nereden nereye geldiğine bizzat şahit oldum

Ghent şehrinde bir psikiyatri hastanesindeydim. Amerika’dan gelen Prof. Dr. Robert Thatcher’ın Loreta Neurofeedback’le ilgili bir çalıştayına katılmak üzere gittim Ghent’e... Merkezin 1857 yılında inşa edilmiş bir psikiyatri hastanesi olması ve psikiyatrinin nereden nereye ilerlediğini görmek, beni çok heyecanlandırdı.

Toplumdan uzaklaştırılıyorlardı
Hastanenin büyük kısmı, 1986 yılında müze haline getirilmiş. Ortaçağ’da ‘akıl hastası’ tabir edilen insanları hastanelere kabul etmiyorlardı ve şehirden uzakta, izole alanlarda, mahzenlerde ya da boş sığınaklarda, tımarhane olarak adlandırılan yerlere kapatıyorlardı. Tabii zincirlenerek... O zamanki kapatma amacı, hastayı tedavi etmek değil onu toplumdan uzaklaştırmak içindi.

Bir dram hikayesi
Fransız Devrimi sırasında krala yakın burjuvalardan bir kadın, Anne-Josephe Theroigne, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olup oy kullanmaları gerektiğini kuvvetli şekilde savunmuş, o dönemdeki liderler bunun imkansız olduğunu, kadının mutfakta yemek yapması ve erkeğine bakması gerektiğini savunmuşlardı. Theroigne, bunun için iki defa hapiste yatmış ve kral idam edildikten sonra öldüresiye dövülmüş, çırılçıplak soyulup sokaklarda sürüklenmişti. Bundan sonra Theroigne, akıl sağlığını yitirdi ve çırılçıplak sokaklarda dolaştı. Kimse üzerine bir şey giydiremiyordu. Ölene kadar da akıl hastanelerinden çıkamadı. Bu kadının hikayesini rehberden dinlerken aklıma Atatürk’ün kadına seçme ve seçilme hakkı vermesi geldi ve tüylerim diken diken oldu...

Manevi tedavi
Psikiyatrinin başlangıcı, 1800’lere dayanıyor. Bir enstitünün tedavi edici amaçlı olması gerektiği ve ‘deliliğin’ bir hastalık olduğunu, tedavi edilmesi gerektiğini ve bu hastaların manevi desteğe ihtiyacı olduğunu söyleyen ilk doktor, William Battie’ydi. Daha sonra bu kavram, İngiltere, Fransa ve Belçika’da gelişti.
Katıldığım çalıştayın olduğu hastane Joseph Guislain tarafından 1857 yılında kurulmuş. Kendisi, Ghent akıl sağlığı hastalıkları enstitülerinin başına getirildiğinde bu manevi tedavinin (psikososyal bakıma dayalı) çok büyük destekçilerindenmiş. Aynı zamanda akıl hastalığının beynin hassasiyetinde oluşan bir değişim olduğunu ve bundan dolayı uyaranların kişiye farklı ve ıstıraplı geldiğini savunan bir doktor. Guislain’e göre, akıl sağlığını bozan nedenler çok önemli ve psikolojik hastalıkların altında mutlaka organik bir gerekçe olmalı...
Guislain’in 1800’lü yıllarda bile böyle düşünüyor olması beni çok etkiledi. Çalıştayda bize anlatılan gelişmeleri Guislain görebilseydi herhalde çok etkilenirdi. Çalıştay çok verimliydi, teknolojinin her geçen gün daha fazla geliştiğini ve Neurofeedback’in bir çeşidi olan Loreta Neurofeedback’in çok daha geliştirilmiş modelini Brainsurf’i (Beyinde sörf yapmak) görme fırsatım oldu. Bu sistemlerle nöropsikiyatrik hastalık gruplarına göre beyinde o network’ü inceleme ve Neurofeedback tedavisi uygulama imkanınız var.

Psikiyatriyi ileri götürmek gerekiyor
Dikkatte, anksiyete bozukluklarında, şizofrenide ya da ağrıda beynin hangi bağlantılarının etkilendiğini, normalden istatistiksel olarak ne kadar saptığını biliyoruz. Ve bildiğimiz bir şeyi değiştirme ve normale getirmeye çalışma fırsatı ortaya çıkıyor. Tabii yıllar içerisinde psikiyatrideki gelişmeleri görmek heyecan verici. Fizik, matematik, istatistik tıbbın en büyük yardımcısı olmaya devam ediyor. Bunların daha fazla yerleşmesi için devletin doktorlara eğitim desteği vermesi ve zorunlu hale getirmesi, psikiyatriyi daha ileri götürecek. Teknoloji ilerledikçe ve bize beyni daha fazla tanıma fırsatı verdikçe psikiyatrik hastalıkları tedavi etmek de daha kolaylaşacak.

Haberin Devamı

Brainsurf (Beyinde sörf yaparak) Neurofeedback

Haberin Devamı

BEYİNDE SÖRF YAPMAK