Dr. Tanju Sürmeli

Dr. Tanju Sürmeli

tanjusurmeli@yasamsaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Yeni çalışmalar gösteriyor ki, beynimizin çevresel olayları algılaması ve yorumlamasıyla genlerimiz, kontrol edilip yönlendiriliyor

Daha önceki çalışmalarla kişisel özelliklerimizin, taşıdığımız genler tarafından kim olduğumuzu belirlediğine inanılıyordu. Yeni bulgular çok önemli bir mesajı taşıyor: Olayları nasıl anlayıp nasıl yorumladığımızı değiştirerek, kişisel özellikler olarak inandığımız birçok şeyi değiştirebiliriz, buna kendi sağlığımız da dahil.
Dış dünyayı olumlu algılarsak daha sağlıklı ve mutlu yaşayabiliriz. Yeni davranış şeklimizi olumlu veya olumsuz olarak belirlediğimizde hücrelerimize mesaj yolluyoruz ve böylece sağlığımızı, davranışımızı yeniden programlıyoruz. Bunu yaparken iki farklı program kullanıyoruz. Biri, bilinçli ve özgürce düşünüp yaratıcı olan kısmımız, diğeri bilinçaltı kısmımız ki bu davranışlarımızla dolu veritabanı olan süper bir bilgisayar. Bunun çoğunu 6 yaşımıza geldiğimizde kazanmış oluyoruz.

Otomatik pilotumuz bilinçaltımız
Bilinçaltı, otomatik olarak belirli durumlara göre daha önce öğrenilmiş davranışlara cevap veren kısmımızdır ve biz bunun farkına bile varmayız. Bilinçli kısmın kontrolü veya haberdar olmasıyla çalışır. Biz bilinçli olduğumuzu söylesek de, bilinçaltı bizim kararlarımızı saniyenin üçte biri öncesinde işleme koyar. Bilinçaltı, zamanın yüzde 95’inde otomatik pilot olarak bizi yönetir. Bilinçli kısmımızın yüzde 5 devreye girdiği söylense de, çoğu insanda bu oran yüzde 1’dir. Kararlarımızın büyük çoğunluğu, eylemlerimiz, duygularımız ve davranışlarımız yüzde 95 oranla bilinçaltındaki programların kullanımı olarak ortaya çıkar. Bilinçaltı düşüncemiz, saniyede 40 milyon bit ve bilinçli kısmımızsa 40 bit veriyi çalıştırır.

Kalıcı olumlu düşünce
Hayatınızda olumsuz düşünceler varsa, yüzde 95 oranında bu böyle tekrarlanacak ve pişmanlık bunu engellemeye yeterli olmayacak. Beynimizi olumlu düşünceye sevk etmemiz söylense de veya kitaplar okuyarak bunu değiştirmek istesek de çoğu zaman bunda başarılı olunamaz ya da kalıcılık gösterilemez. Bu bilinçaltı öğretiyi ve kalıcı şekilde değiştiren birkaç ana bilimsel çalışmaya göz atarsak insan beyninin geri bildirim yöntemiyle olumluya dönüştürülmesinin mümkün olduğunu görebiliriz.

Değişiklikleri kalıcı yapmak mümkün
Pavlov, köpekler üzerinde yaptığı deneyde onlara zil çaldığında salya salgılamasını öğretebildi. Teknik, Operant Koşullanma yöntemi olarak tarihe geçti ve Pavlov, bu çalışmalarıyla 1904’de Nobel Ödülü aldı.
1960’larda UCLA’dan Prof. Sterman Operant Koşullanma yöntemiyle aç kedilerin beyin dalgasını (Sensori Motor Ritimi) artırmayı başararak, kedilerin çok dikkatli ve hareketsiz kalmaya başladıklarını, sara nöbeti geçirmediklerini tespit etti. 1970’lerde hiperaktif çocuklarda SMR dalgasını artırabilirse onları da sakin ve dikkatlerini veren bir bireye dönüştürebileceğini düşündü. Üzerinde çalıştığı dört çocukta bu yöntem başarılı oldu. Bugün teknik, sara tedavisinde de kullanılıyor.
Eric Kandel, insanlar ve hayvanlarda hem klasik hem de Operant Koşullama (RNA/DNA mekanizmaları da dahil) sinaptik mekanizmalarının evrensel olduğunu, değişikliğin plastisite (istenilen şekle konulabilmesi) mekanizmasıyla genellikle etkili ya da uzun süreli olduğunu göstererek 2000 yılında Nobel Ödülü aldı.
İşte bu çalışmalarda görüldüğü gibi insana beynini olumlu yönde değiştirmeyi öğrettiğimizde neleri değiştirebileceğimizi sizlerle devam eden günlerde paylaşacağım. İçinde bulunduğumuz Otizm Ayı sebebiyle bir sonraki köşemde otizmliçocuklar üzerindeki etkisini aktaracağım. Hepinize olumlu düşünmeyi öğreneceğiniz günler dilerim.