‘ESKi KOMŞULUKLARI ÖZLÜYORUM’

İstanbul’da doğup büyüdünüz. Çocukluğunuzun İstanbul’u nasıldı?
Bakırköy’de doğdum ama çocukluğum Yeşilköy ve Florya’da geçti. Koli basil plajı basmadan önce orada denize giriyorduk. Hafta sonlarımız Sultanahmet’te geçiyordu. Babam tarih meraklısı olduğu için bizi Sarayburnu’na götürüyordu.

Nelere özlem duyuyorsunuz?
Eski komşulukları çok özlüyorum. Özellikle Basınköy’deki Rum ve Ermenilerin komşulukları çok güzeldi. Annem her zaman birçok şeyi onlardan öğrendiğimizi söylüyor. Mesela biz tiyatroya, sinemaya gitmeyi Rum kökenli eski ev sahibimizden öğrenmişiz. Bu güzel anılardan kopmamak için 26-27 yaşıma kadar orada oturmak için direndim. Ama ailem şehir dışına taşındıktan sonra, eskilerden de kimse kalmayınca taşındım.

Şu an nerede oturuyorsunuz?
Moda’da oturuyorum. Hayatımda değişiklik yapmak istediğimi bilen bir arkadaşım, “Burası yeniden başlamak için en güzel yer” dedi. Ben de taşındım. Ama Moda’da inanılmaz bir park sorunu var. Nezih bir semt olmasına rağmen, insanlar birbirlerine karşı kibar değil.

Kente dair şikayetleriniz neler?
Trafik beni delirtiyor. Araba kullanmak zorunda olduğum için çok mutsuzum. Setler çok farklı yerlerde olduğu için bu duruma katlanıyorum. Bir de İstanbul trafiğinde kadınlara saygılı davranılmıyor. Özellikle toplu taşıma araçlarını kullanan şoförler ve taksi şoförleri yolların kendilerine ait olduğunu düşünüyor. Kimse kimsenin hakkına saygı göstermiyor.

Şehrin sizin için önemini anlatır mısınız?
İstanbul benim için yuva demek. Başka hiçbir yerde yaşayamam. Doğup büyüdüğüm yer olduğu için her yerinde anım var. Dostlarım, canım sıkıldığında kaçtığım sığınaklarım... Hepsi bu şehirde.

Kaçış noktalarınız nereler?
Deniz ve birkaç ağacın bir arada olduğu herhangi bir yer olabilir. Bir dönem Tünel’de oturdum ama hiç mutlu değildim. Çünkü hiç ağaç yok. Yeşillik görebilmek için her sabah 7’de uyanıp, Fındıklı’ya gidiyordum. Deniz ve ağaç olmayan bir yerde yaşayamam.

“İstanbul’un silüetlerini izlemeyi seviyorum”
Sizce şehrin simgesi nedir?
Eski ve yeninin bir arada olduğu Sarayburnu. Galata Kulesi bile eğilmeye başladı ama orası hâlâ çok dirençli. Şehirdeki silüetleri izlemeyi çok seviyorum.

Şehirde en sevdiğiniz semt neresi?
Birden fazla yer sayabilirim. Balat, Sultanahmet, Florya, Kuzguncuk, Moda...

Hangi restoranlara gidersiniz?
İsmet Baba (Kuzguncuk), Koço (Moda), Backyard (Bebeköy) ve Taksim’de gittiğim 1-2 meyhane var.

Eğlenmek için nereleri tercih ediyorsunuz?
Yaz aylarında eğlenmeyi seviyorum ama kışın evden çıkmıyorum. Sadece arkadaşlarımın doğum günü partilerine gidiyorum.

İstanbul’la ilgili unutamadığınız bir anı var mı?
İki Genç Kız’ın çekimleri sırasında bir araba sahnesi vardı. Oyuncu arkadaşlarımızdan ikisi bana ve Vildan Atasever’e arabaya binmemizi söyleyecekti. Sahne başladı, çocuklarla kavga ediyoruz. Bu arada polis geldi, “Ne yapıyorsunuz? Kızlara vuramazsınız” dedi. Film çekiyoruz dediğimdeyse, “Buna bir de film mi diyorsun?” cevabını verdi. Polisi ikna etmeye çalışmamız çok eğlenceliydi.

“Hayalim film çekmek”
Gazeteciliğe yönetmen olmak için başladım. Çünkü sektörde iş bulamıyordum. Oyunculuk maceram ‘İki Genç Kız’ın yönetmeni Kutluğ Ataman’ın reji asistanı aradığını duyup, yanına gitmemle başladı. Sürpriz bir teklifle filminde oynamamı istediğini söyledi. Ben de kabul ettim. Şimdi iyi bir oyuncu olmaya çalışıyorum ama hayalim film çekmek.

Feride’nin favorileri
En sevdiği film: Elde Makas Koşmak
En sevdiği kitap: Aşk ve Gurur
En sevdiği şarkı: Billie Holiday’den Strange Fruit
En sevdiği müzik grubu: Gogol Bordello
Beğendiği oyuncular: Bülent Emin Yarar, Çetin Tekindor, Sumru Yavrucuk, Tomris İncier, Haluk Bilginer, Tilbe Saran
İzlediği diziler: Değerlendirme yapabilmek için bütün dizileri takip ediyorum. Ama devamlı izlediğim bir dizi yok.
İstanbul’u en iyi anlatan film: ‘Ah Güzel İstanbul’