‘Eylem’in beni zorlamasını seviyorum’

‘Medcezir’de Hale, ‘Yüksek Sosyete’ dizisinde Ece rolünde izledik onu... Meriç Aral, şimdi ise ‘Söz’deki savaş muhabiri Eylem karakterine hayat veriyor. Aral’la yeni projesini ve oyunculuğa bakışını konuştuk.

Gençlik, romantik komedi dizilerinden terör ve dram türüne geçiş yaptınız. Kolay adapte olabildiniz mi?

Açıkçası bir türden diğerine geçiş yapmışım gibi hissetmiyorum. Bu yüzden adaptasyon sürecimi çok etkilediğini söyleyemem. Öncekilerden epey farklı bir karakter canlandırıyorum. Heyecanlanıyorum, bu da beni daha çok çalışmaya ve yeni şeyler çıkarmaya zorluyor.

Canlandırdığınız Eylem’in hikayedeki yeri nedir?

Bence bir nebze duymak istemediklerimizi söyleyen kişi. Çevresindekileri, kimsenin birbiriyle aynı düşünmek zorunda olmadığı noktasında zorluyor ve başkalarının duymak istemediklerini korkusuzca söylüyor. Eylem’le ters düştüğüm noktalar sıklıkla oluyor ama onun dilinden konuşup, beni zorlamasını seviyorum. İnsanların zaman zaman ona kızacaklarını tahmin ediyorum. Çünkü maalesef duymak istemediğimiz şeyleri söyleyen insanlara ya da bizim gibi düşünmeyenlere tahammülümüz oldukça azaldı.

Dizide bağımsız bir savaş muhabirini canlandı-rıyorsunuz. Rolünüze nasıl hazırlandınız?

Orta Doğu gündemini elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Birkaç senedir etrafımızda olanlar, içimde belli bir duygu yoğunluğu biriktirmiş, bundan da besleniyorum. Gerçekten bölgedeki gündemle yakından ilgilenen, uzun zamandır düzenli takip eden arkadaşlarımla konuşuyorum. Bir şekilde kendimi olaylara daha sert ve farklı bakmaya zorluyorum.

Gerçek hayatta gazeteci olmak istediniz mi hiç?

Evet, üniversiteye hazırlanırken gazeteci olmak istemiştim. Hem de tam Eylem gibi...

Eylem, Tim elamanına aşık oluyor. Bir askerle birlikte olmak zor mu sizce?

Babamın askeriye geçmişi var ve ondan dinlediğim kadarıyla fikrim, bir askerle birlikte olmanın kolay olmayacağı yönünde. Sonuçta askerlerin sivillerden çok farklı bir yaşam temposu ve düzeni var. Ne olursa olsun görevleri ön planda olmak zorunda.

Sizin için öncelikli olan kariyer mi yoksa aşk mı?

Kariyer, aşkla kıyaslanabilecek bir şey değil. Kıymetli olan, çalışmak ve emek bence... Hayat bir soru ve yanıt değil, bir sürü rengi var. Aşk ve kariyer de bu renklerden bazıları. Bu denklemde tek bir seçenek veya doğru cevap yok.

‘Oyunculuk ihtiyacım olan şeymiş’

Dizide trajik ve derin konular anlatılıyor. Rol üzerinizde bir baskı yaratıyor mu?

Sorumluluk sahibi ve işini hakkıyla yapmaya çalışan insanların yaşadığı türden bir baskı yaratıyor. Bu daha ziyade kendi kendime yaşattığım bir baskı. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Bunun dışında tabii ki doğrudan insanların duygularına dokunan bir iş yapıyor olmanın sorumluluğu var. Bunu yoğun şekilde hissediyorum.

Ekranda benzer projeler var. Bu tarz dizilerin rağbet görmesini neye bağlıyorsunuz?

Yoğun hassasiyetlerin doyum noktasına gelmesine bağlıyorum.

Askerlik, zaten Türkiye için hassas, önemli ve öncelikli bir konu her zaman için. Özellikle bu dönemle alakalı değil. Sadece şu an bir birikmişliğin patlaması oldu, çünkü özellikle yakın dönemde çok fazla şey yaşandı. Popüler kültür de ister istemez bundan etkilendi.

Hukuk fakültesindeki eğitiminizin ardından oyunculuğa geçiş yaptınız. Bu tutku nasıl başladı?

Oyunculuk tutkum, yapabileceğime olan inancın içimde yeşerip büyümesiyle başladı. Derinleşmek, kendimi şekilden şekle, duygudan duyguya sokmak ve hisleri farklı şekillerde ifade etmek tam da ihtiyacım olan şeymiş.