Ezan, bir köprü ve vicdani sorumluluklarımı hatırlatan kutsal bir çocukluk yadigarıdır. İşte tam da bu yüzden, beni buradan yaralamalarına, yargılamalarına müsaade etmeyeceğim. Ezan saati ile denk geldiğim konserlerimde ara verdiğim için çok matah bir durummuş gibi haberlerinin yapılmasına nasıl şaşırdıysam, şimdi de aynı şaşkınlık ve kızgınlık içindeyim.
Kim, neye inanırsa inansın. Kim ne yer, ne içerse içsin bu beni ilgilendirmez. Anca tek derdimizin sadece YouTube içeriği çekmek olduğu zaman diliminde (yaklaşık 6 ay) her defasında, verandasında kurduğu hoparlörlerle içki masasına çöreklenip, saatlerce ezan açmasının sebebinin içinde iyi niyet arayamam.
Ezanı kişisel husumeti için bir tahrik ve taciz aracı olarak kullanılmasını yediremedim. Yansıtılan algının tam aksini savunduğum bir tepkinin, şeytani bir şekilde bu duruma getirilmesini hazmedemiyorum. Evet, bunu daha soğukkanlı, daha sükunetli yapamadığım için üzgünüm. İnsanız.
Sizlerden ricam; benim de söyleyeceklerim olduğundan haberdar olmanız ve benim açımdan da olaylara bakmanız. Hem de kendi objektifliğiniz ile. Bu şahsın eylemlerine, kişiliğine, kimliğine ve beyanlarına daha dikkatli bakmanızdır. Çünkü; bir yargıda bulunmadan önce, gerçekliği oluşturmak vicdani bir görevdir.
Son olarak; her ne kadar böyle bir ispatta bulunmak durumunda kalmayı gururuma yediremesem de, sırtımdaki dövmeyi incelemenizi rica ediyorum. Arama motoruna 'Halil Sezai dövmesi' yazmanız yeterli. Kurumuş bir ağaçta açmış tek bir yeşil yaprak var. Ne yazıyor üstünde? Sevgiler."