Cadde Gel de sevme: Alanya

Gel de sevme: Alanya

21.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Eski dildeki adı "Korakos", karga ve karabatakların çok olduÇu yer anlamına geliyor. OrtaçaÇ'da güzel daÇ anlamına gelen "Kalonors" denmiş. Günümüzde ise, tüm dünyanın tanıdıÇı Alanya olmuş

Gel de sevme: Alanya

fturkmenoglu@milliyet.com.tr OÇlanlar nasıl sinir, dönüp bakmıyorum bile. Hani şu "kamaracı çeksene" diye birbirini dürten, "abi hangi kanal, ne zaman, hangi program" sorularını bir çırpıda ve defalarca sorabilen türden. İki delikanlı, belli ki Alanya'ya yerleşmiş doÇulu iki ailenin evladı. Röportaja başlayacaÇız, bizimkiler sürekli rahatsızlık yaratıyorlar. Bir de "Bu kadın bizim arkadaşımız, bir yerde namusumuz" durumu var ki, ona hiç katlanamıyorum. Hani "iki yabancı erkek, yalnız bırakmayalım, başına iş gelir" falan filan (Bu arada "felan" diyenlere çok sinir oluyorum, Türkçe'de ya "falan" ya da "filan" denir). Bazen öyle hayvanlaşıyorum ki, kendi kendime yabancılaşıyorum bir anda... Şimdi, Alanya'da, çekimdeyiz. Oraya yerleşmiş çok şeker bir Avrupalı kadınla sohbet etmeye başladım. İki Türk çocuk yanımıza geldi. Öyle bir ortalık çay bahçesindeyiz. "Vay Jill, n'aber ya" falan dediler. Jill onlarla sohbete başladı. Neyse, ben dayanamayıp "Hemen bizim yanımızdan uzaklaşın, yoksa çekim yapamıyoruz; ben röportaj yaparken yanımda kimseyi istemem" dedim. Al işte! Hem kırıcı, hem kırılgan. OÇlanlar bir üzüldü, bir üzüldü; dokunun aÇlasınlar. Birer sigara yakıp boyunlarını çektiler, buÇulu gözlerini Kale'ye doÇru çevirdiler... Ben sinirimi daha da köpürtüyorum. Yoksa biliyorum, vicdanım beni içten içe kemirecek; az kalsın "Yahu yiyeyim çekimini" havasına bürünüp mikrofonu bir kenara fırlatacaÇım; üç dakika içinde boyunlarına sarılıp "Affedin beni çocuklar, valla sizi kırmayı hiç istemedim" diyeceÇim...O röportajda ne sorduÇum ve ne dinlediÇim hakkında en ufak bir fikrim yok. Hatırlamıyorum. "Acaba haksızlık mı ettim" sorgusuyla ter basıyor her yanımı. Boyun damarım atıyor, nefesim daralıyor. O gün çok zor geçti.Alanya'yı gün sonuna kadar turladım, akşama doÇru çocukları buldum. Çok fazla konuşamadan yanlarına oturdum, sonra yavaş yavaş özür diledim. "Bizim iş ne kadar zor, sıcak, mesafeler, günde yüz insan, falan filan" (Felan yok).Yavaş yavaş yüz hatları gevşedi, biraz dillenip gülümsediler. Çay ısmarlamama izin verdiler. Ayrılırken "Abi nasıl yardım edelim sana?" diye sordular. Bir çocuk katilini gözümü kırpmadan öldürebilirim. AÇaç keseni sallarım, denize çöp dökeni denize atarım. Ama n'olur insan kırmayayım bir daha; ne Alanya'da ne New York'ta! Günün en zor röportajıydı Ben aslında gezi yazarıyım ve Alanya'yı anlatacaktım deÇil mi? Olur böyle günler, gönüller bir olsun. Şimdi hemencecik söyleyiveririm. "Alanya" ismi, Alaaddin Keykubat'tan geliyor ve "Ala'nın kenti" anlamında. 1226 yılında Keykubat'ın Suriyeli bir mimara yaptırttıÇı Kızılkule, kentin en önemli yapısı. Tersane 1228 yılında, gene Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılmış. Alanya Kalesi ve İç Kale'yi mutlaka ziyaret edin. Yolda birçok eser var; Camiye dönen Bizans kilisesi, Ehmedek Kapısı, Süleymaniye Cami'yi görüeceksiniz. Yürümeyi tercih edin. İç Kale'deki "Adam AtacaÇı Kulesi", en tepede. 250 metre yükseÇe çıkmış oluyorsunuz. Rivayete gore bir dilek dileyip denize taş atarsanız ve taş düşerse, dileÇiniz gerçekleşiyor. Damlataş MaÇarası, dünya çapında şöhretli. KalabalıÇını hiç çekemedim. Sarkıtları ve dikitleri güzelmiş, ama inanın "şöyle bir" girip çıktım. Dim MaÇarası çok daha güzel. Halk arasında "Gavur İni" deniyor. Kale çevresindeki eski evleri sindire sindire seyredin. Biraz akşama doÇru dolaşmakta fayda var. Tekne gezintisi yapabilirsiniz. Tekneler her gün saat 11.00'de, Gazipaşa Caddesi'nin başladıÇı yerden kalkıyor. Korsanlar MaÇarası, Âşıklar ve Fosforlu MaÇaraları'nı görebilirsiniz. Kleopatra ve Ulaş plajları da günlük gezi tekneleri ile ulaşılan yerler. Ulaş Plajı çok güzel. Ayrıca arabayla da gidilebilir, şehir merkezine çok yakın. Alanya Müzesi'ni gezebilirsiniz. Aslında bence mutlaka gezmelisiniz, sadece Herakles'in bronz heykelini görmek için bile olsa. Müze, Şekerhane Mahallesi'nde. Sıcaktan gerçekten bunalırsanız yaylaya çıkın! Gedevet-Türbelinas Yaylası'na turlar da var. Oh, mis gibi çam ormanı ve serin bir havaÖ Yapış yapış Alanya da çok uzaklardan görünüyor. Dim Çayı'na mutlaka gidin. Ne yaplır? Sonuçta bence il olmayı hak eden koskoca bir ilçe Alanya. Her şey var. İki yıl önceki gidişimde Kültür Caddesi üzerindeki Ottoman House'da yemiştim. Bütün yemekleri çok lezzetliydi. Bir de Kale'ye çıkan yolda AydoÇan Cafe ve Muhtar'ın Yeri'ni tavsiye edebilirim. Bu sefer Çin lokantaları bile gördüm. Dim Çayı üzerinde alabalık lokantaları var; ben sevmem. Bamyacı Dondurma'dan kavunlu dondurma yemeden dönmemek lazım. Bir de "laba" diye bir yerel yemekten bahsettiler, yemedim. "Öküz helvası" dediler, "oha" dedim! Ne yenir?