Gerçek Napolili şehirde

Doğru zamanda doğru yerde doğru ekipman, malzeme ve ruhla bir işin altına giriyorsanız eğer, onun tutulmaması için hiçbir sebep yok. Nişantaşı’nda yakın zamanda açılan, kısa sürede müdavimlerini oluşturan, adı ağızdan ağıza yayılan PiPa için yaptım bu girizgahı. Geçen haftalarda ziyaret ettim mekanı. Sürprizli arka bahçesinde oturdum, yağmurun bize oynadığı oyuna rağmen. Neyse ki, bahçenin üzeri kolayca kapatılabiliyor, bu sayede içeri kaçmanıza gerek kalmıyor.
Bahçeden söz açılmışken, PiPa’nın neden bu kadar kısa sürede tuttuğunun önemli bir göstergesi bana göre. Tam orta yerde konumlanmış, akşamüstü birkaç içki içmek için ideal. Yemek öncesi bir aperatif alıp masanıza da geçebilirsiniz tabii. Bana kalırsa siz önce bara uğrayın, sonra yemeğe geçin. Zira lezzet konusunda çok iddialı PiPa.

Odun fırınları özel
Bir kere, mönü Napoli doğumlu ödüllü şef Enzo Carbone tarafından oluşturulmuş. Gerçek Napoli lezzetini yakalamak için masraftan kaçınmayıp ünlü bir İtalyan ustaya yaptırmışlar pizza fırınlarını. Odun fırınından çıkan pizzalar özel bir ilgiyi hak ediyor ama önce biraz başlangıçlardan bahsedelim.

O gece tattığım ilk tabak, dana bonfile carpaccio’ydu. İnce ince kesilmiş bonfileler, roka yaprakları ve parmesanla süslenmişti. Üzerinde hafif balsamik sirke gezdirmişler. Gayet başarılıydı. Sonra tempura karidesle kızarmış kalamar geldi masaya. Gerçek bir jumbo karides ya da hafif irice karideslerden yapılan güveç ya da tavayı tercih ederim. Mevsimlik deniz ürünlerinden yaptıkları risotto’ysa tam benim istediğim gibiydi. Hafif diri, sulu ve çok lezzetli.
Risottoyu tadınca makarnaya yer kalmadı, o da bir başka sefere artık. Ama mekanın başrol oyuncusu pizzalarından denemeyi ihmal etmedim. Tavsiye üzerine pizza valtellina’da karar kıldım. İtalya’dan getirttikleri manda sütünden mozzarella, dana bresaola, roka ve parmesan peynirli pizza, incecik ve çıtır çıtırdı. Sızma zeytinyağlarını İtalya’dan getirtiyorlarmış, bütün yemeklerde organik sebzeler kullanıyorlarmış. Makarnaları ve ekmekleri de el yapımı, bunları da not olarak ekleyeyim.

PiPa’nın şarap kavı, son derece zengin.

Davetkâr ortam
Ana yemek olarak tercihimse, Milano usulü dana pirzola oldu. Roka yaprakları ve kiraz domatesle servis edilen pirzola, üzerindeki hamurumsu kaplama yüzünden bir parça yağ çekmişti. Eti az pişmiş severim ama kemiğe yakın kısımları hiç pişmemişti. Bu da PiPa’nın tek kusuru olsun. Masaya deniz çipurası da geldi. Neyse ki benim için değil! Bir çatal adım ama. Tadıyla, sunumuyla vasatın çok üzerindeydi. Usta balığı iyi pişirmiş.
PiPa, iddialı mönüsü, sıcak ve davetkâr ortamı, şık ambiyansı ve Napoli ruhuyla, kısa süre içinde İstanbul’daki İtalyan lokantaları arasından kolayca sıyrılmayı başardı. Hem bir akşamüstü barı, hem şık bir lokanta olarak, uzun saatler geçirebileceğiniz bir mekan. İtalyan mutfağına meraklıysanız, denemenizi öneririm.

Mönüden seçmeler

PiPa, ucuz bir mekan değil ama verdiğiniz paranın hakkını aldığınızı da söylemem lazım. Mönüye hızlıca göz atarsak; başlangıçların fiyatları 19-30 TL arasında değişiyor. Dana carpaccio’nun fiyatı 28 TL. Tempura karides ve kızarmış kalamar iki kişilik olarak servis ediliyor, ederi 42 TL. Makarnaların fiyatı, 28 TL’den başlıyor. Deniz mahsüllü risotto’nun ederi, 32 TL. En ucuz pizzaları, 25 TL’lik etiketiyle ançuez, domates, sarımsak, kekik, zeytin ve fesleğenle hazırladıkları marinara. Pizza valtellina’nın ederi 34 TL. Ana yemek olarak tattığım Milano usülü dana pirzola, 55, balıksa 50 TL. Tatlı olarak tiramisularını denedim. Onun da ederi 18 TL. Çok geniş bir şarap kavları var. İtalya’dan Yeni Zelanda’ya, Fransa’dan Kaliforniya’ya seçim yapmakta zorlanacaksınız. Mekan, 12.00’den 01.00’e kadar açık. Üç katlı otopark avantajıyla Nişantaşı gibi bir yerde sorun yaşamamanız da bir artı. Adres: Süleyman Nazif Sk. No: 7/B Nişantaşı Tel: 0 212 225 74 72