Şeffaf Oda konuklarım; “Olan Var Olmayan Var”şarkısı dillerde dolaşan Beyza Durmaz ve “Filinta” dizisinin Bıçak Ali’si Cem Uçan...
Programa elbette “Olan Var Olmayan var”la başlıyoruz.
Beyza Durmazve Ali Cem Çehreli imzalı bu şarkı 50 milyon tıklanmış. Google’da en çok aranan şarkı listesinin de 8. sırasında...
Beyza müziğe 2 yaşında başlamış.
Lise döneminde şan, gitar, piyanove Türk sanat müziği eğitimleri de almış. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okuduğu yıllarda, türküleri yeniden düzenleyerek konserler veren Grup Nefes’e solistlik yapmış.
Beyza 7 dilde şarkı söylüyor. Türkçe, Arapça, İtalyanca, İspanyolca, İngilizce, Hintçe veYunanca.
Şeffaf Oda’da da 4 dilde şarkı söylüyor.
DUBLÖRSÜZ BIÇAK ALİ
Filinta”bir Osmanlı Polisiyesi.
Dizi 50 bin dönümlük bir platoda çekiliyor. Her şey orjinallerine uygun.
Cem Uçan Bıçak dizinin başrol oyuncularından. Ali karakterini başarıyla canlandırıyor.
Spor Akademisimezunu. Aksiyon üzerine eğitimler almış. Asla dublör kullanmıyor.
3 kez Dünya Tai-Box Şampiyonuolmuş.
18 yaşında bir oğlu var. O da aynı dizide oyuncu. Nişanlısı da...
Boşnakolan Cem“Filinta” dizisiyle 20 Mart’ta Bosna’dan ödül alacak.
HER canlıda bir “iç saat” çalışmakta. Bu saat durduğunda canlı ölür. Çünkü her hücre “sınırlı yenilenme sayısına” sahiptir.
Bir hücre 50-150 kez bölünebilir.
“Yaşam saati” olan “telomer”, kromozomların uçlarında çalışmaktadır.
Her hücre bölünmesi “telomeri” biraz daha kısaltır. “Telomerler” tamamen ortadan kalktığında hücre ölür. Her gün 600 milyar hücre ölmektedir. Organizma her saniye besinlerin yapı taşlarından
10 milyon yeni hücre oluşturmaktadır.
Yani... İşin özü “yaşlanmak”, devamlı boşalan bir pili benzeyen biyolojik süreçtir. Bilim dünyası buradan hareketle içimizdeki “biyolojik saati” geri almaya çalışıyor.
Çünkü bu saat hücrelerin tümünde çalışıyor.
GENÇLİK PINARI
İNSANOĞLU binlerce yıldır “yaşlanmayı önlemek” ve “sonsuz hayatı elde etmek” için araştırmalar yapıyor.
Yunan mitolojisindeki “Gençlik Pınarı” ve anadolu masallarındaki “ab-ı hayat (bengi su, dirilik suyu, hayat suyu)” bu arayışların birer göstergesi. Anadolu’da tıbbın babası olarak bilinen “lokman hekim” de “ebedi gençliğin” ve “sonsuz hayatın” peşindeydi.
Yaşlanmak artık kesinlikle geciktiriliyor.
Ayrıca “kaliteli yaşlanma” kavramı da literatüre girdi. Nasıl mı?
ÖLÜMSÜZLÜK - “TELOMERAZ” ENZİMİ
ABD’deki ilk araştırmacılar
“ölümsüzlük-telomeraz enzimiyle”
1984 yılında karşılaşmışlardı. Bu enzim, hücrelerin “hangi sıklıkta bölündüklerinin unutulmasını” sağlamakta “biyolojik saati” devamlı olarak geri almaktadır.
Yani... Telomeraz, kromozomların ucundaki her hücre bölünmesiyle kısalan telomerleri sürekli olarak onarabilir ve böylece yaşlanma süresini durdurabilir.
Sonuç... Araştırmacılar telomeraz enzimini aktive eden “gen” tedavisiyle gelecekte “yaşlanmayı geriletmeyi”, hatta “durdurmayı” hedefliyor.
Gelecekte her 10 yılda bir gençleşme tedavisine gitmek zorunda olacağız ve orada “gen tekniği” yoluyla “biyolojik saat”
10 yıl geri çevrilecek. Bazı “gen araştırmacıları” gen preparatlarının gelecekte insanların yaşamlarını gerçekten “100’lerce yıl uzatabileceğine” inanıyor.
......................
Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul’un “HAYATI KEŞFET- Anti-Aging Yaşam Kılavuzu” adlı kitabına bir başladım bırakamıyorum. (Alfa Yayınları) 559 sayfalık bu kitapta yaşam gezegeninde keşifler yapıyorum.
“Dünyaya kazık dikmek” niyetinden değil ama çok şey öğrendiğim, geleceği okuyabildiğim müthiş zenginleştirici bir gezi.
Prof. Nazlıkul Hamburg Tıp Fakültesi’nden sonra Türkiye’ye döndü. Türkiye’deki tamamlayıcı tıbbın “efsanesi...”
YUKARIDA iki merdivende çektirdiğim fotoğrafları sunuyorum.
Hangisi daha etkileyici?
Cevaplar farklı olabilir ama ikisi de etkileyici görüntülerdi.
İç mimaride “büyü” gibi etkili olan merdivenlerin önemini vurguluyorlar.
Hele de “aidiyetleri!..”
Birincisi, Paris’te Musee des Arts Decoratifs (dekoratif sanat müzesi)...
Diğeri ise Abdi İpekçi’nin, Hasan Pulur’un, Sami Kohen’in, Bedri Koraman’ın, Namık Sevik’in onurlu izlerini taşıyan bizim eski Cağaloğlu Milliyet binasının yenilenmiş hali.
Armaggan gerçekten orayı güzel ve saygın bir sanat merkezine dönüştürdü.
Milliyet anıları, turistik eşya, kuyum işleri satan bir AVM’ye dönüşmeyip sanat galerisi olarak bu mekânda yaşıyor.