GALERIES Lafayette için “Fransa’nın simgelerinden biri” denebilir. Dubai sermayesiyle kurulan “EMAAR” AVM’de artık.
Başta Kanyon’daki Harvey Nichols olmak üzere küresel ünü ve saygınlığı olan markaları Türkiye’ye getiren Demet Sabancı Çetindoğan “Galeries Lafayette İstanbul’a” da imza attı.
Salı gecesi 30-40 kişilik bir davet verdi.
...................
Girişten itibaren Fransız şansonları... Fransa çağrışımını yapan “pembe beyaz pötikare” giysiler içinde genç kızlar. Paris sokaklarında sık sık rastladığımız “sokak sanatçıları...”
Toplarla oynayan jonglörler... Yürüyen merdivenleri halatla çekiyormuş gibi yapan mim sanatçısı... Pembe beyaz giysiler içinde genç kızların hizmet ettiği bir Fransız Cafe’si... Paris’in vazgeçilmezi krepçi... Hatta Paris’in rengi
“çiçekçi dükkânı...”
Yemek masasının kurulduğu salonun duvarında Lafayette’ten “Bonjour İstanbul” yazısı hoştu.
...................
Bir de çok güzel tasarlanmış, çift taraflı oturulan oval yemek masası... Fransız mutfağından seçmeler Demet Sabancı Çetindoğan’ın sahibi olduğu Pera Palas’tan...
(Yeni adıyla Pera Jumeriah)
Keyifli yemek boyunca “Kargalar Kafeste” grubundan çoğu Fransız müziği olan
harika dinleti.
Demet Sabancı Çetindoğan’ın Boğaz’daki tarihi eser yalısında olduğu gibi bu geceye de zarif dokunuşlar yapmış.
...................
Şu süreçte Türkiye’ye Avrupa’dan turist gelişleri azalırken, Polo Ralph Loren gibi büyük markalar çıkarken, Galeries Lafayette’i getirmek büyük başarı.
Ayrıca “büyük markaların, diğer küresel markaları çektiği” gerçeğinin ışığında Türkiye’ye de önemli katkı.
Yürekten kutluyorum.
EMAAR AVM’nin Kadıköy’de “çekim merkezi oluşturacağını” söyleyebilirim.
Ofis ve dairelerde de Arap zenginlerinin sermayesi artmış.
GENTLEMAN ÖDÜLLERİ
MERKEZİ İtalya olan, küresel prestij dergilerinden “Gentleman Türkiye’yi” Feyzan Top yayımlıyor.
Her sayısında Türkiye’ye
“iz bırakanları” kapak yapıyor.
Ve çeşitli röportajlar ilgiyle okunmakta.
Feyzan onları ve “Gentleman kan grubundan olanları” yıllık etkinliğinde bir araya getirmekte.
Her alandan “Gentleman” seçilenlere ödül geceleri bunlar.
Feyzan başarılı iş kadını.
Gazeteciliğin duayenlerinden Nezih Demirkent’in torunu.
Aile gazetesi olan ve başarılı yayınını sürdüren DÜNYA’dan koparak kendi vizyonunu yansıtabileceği inancıyla bu dergiyi kurdu.
İçeriği, baskısı ve kâğıdıyla tutulan bir ürün ortaya koydu.
Gecenin çiçek ve dekorasyon düzenlemesini Fatih Terim’in eşi Fulya Terim yapmıştı. Güzel ve zarifti...
Keyifli gecede bana da “Gentleman Yazar” ödülü verdiler. Ödülü kadim “can arkadaşım” Adil Benardete’nin elinden verdirmek sürprizi Feyzan’ın inceliğiydi.
İkimizi de duygulandırdı.
..................
Özetle, şöyle bir
konuşma yaptım:
Centilmenlik
giyim kuşamın, kadına ince davranmanın, çiçek vermenin, kısacası “janti” olmanın/görünmenin ötesinde bir hayat tarzını ve karakteri yansıtır.
Gazeteciyim.
Bu ödülün “gazetecilik tarzım” nedeniyle verildiğini düşünüyor ve teşekkür ediyorum.
Bel altından vurmamak, yalan yazmamak, hakaret etmemek, yazdığın her kelimenin nelere uzanabileceğinin bilincinde olmak... Eleştirinin odağına koyduğun kişinin kendisi hakkında satırların yayımlandığı günün akşamı evine gideceğini, kapıyı açan eşinin yüzüne bakacağını, ertesi gün çocuklarına okulda diğer çocukların “Baban şöyleymiş, baban böyleymiş” diyebileceklerini dikkate almak ve kelimelerinin ağırlığını tartmak...
Bunlar esastır. Ayrıca...
İstanbul Barosu’nun avukatıyım. Satırlarımı “hak ve hukuk” terazisine koyarım.
Bugüne kadar 55 yıllık meslek hayatımda bir kez mahkemeye verildim. O dava da düştü. Davacı merhum Erbakan’ın partisinden bir eski milletvekiliydi. “Kendisinin İsa olduğunu, mesih olarak dünyayı kurtarmak üzere geldiğini” iddia ediyordu. Akli dengesi hakkındaki rapordan sonra dava düştü.
...................
Yabancı dilden olan Gentleman kelimesi kimilerince toplumdan kopuk bir “seçkinler” grubu algısını üretir ama bir de bu
açıdan bakmak gerek.
Feyzan’ı ve eşi Erdem’i kutluyorum.
GELMİYOR MUSUN VE BAZEN OLMAZ
Şeffaf Oda’da bu haftaki konuklarım “Gelmiyor musun” şarkısıyla Özgün ve “Bazen Olmaz” kitabıyla Özlem Gürses.
“Bir single ve bir kitap...” İkisi de yeni. Programa “Gelmiyor musun”la başlıyoruz.
Özgün konservatuvarlı. 100’den 99’la mezun olmuş. Programda bir “mini konser”
sunuyor. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda uzun
yıllar viyola çalmış.
.....................
Özlem Gürses’in 10 ünlü ismin -Hanzade Doğan Boyner, Arda Turan, Cem Boyner, Cem Yılmaz, Hüsnü Özyeğin, Muhtar Kent’in de olduğu “başarısızlık öykülerini” anlattığı “Bazen Olmaz” kitabı raflarda... Özlem “Eğer yapmak istediğiniz işi iyi yaparsanız kimse
size engel olamaz” diyor.
7 takla attığı bir trafik kazası, ODTÜ mimarlık mezunu Özlem’in dönüm noktası olmuş.
Özlem bu kazanın ardından henüz 3.5 aylık eşinden ayrılmış ve geçirdiği kısmi felcin ardından iyileştiğinde İstanbul’un yolunu tutmuş. Siyaset Meydanı’na izleyici konuk olarak katılmış.
Ali Kırca onda habercilik ışığı olduğunu görmüş ve böylece Özlem’in TV hayatı başlamış.
İyi ki de başlamış.
Özlem iyi televizyoncudur.
İlk kitabı da ilgiyle okunacaktır. Özlem Gürses’ten bir de sürpriz... İlk Türk tangosu olan “Mazi Kalbimde Bir Yaradır”ı yorumluyor.