GECCE DÜNYAYA AÇILIYOR...
BU yıl “Gecce Mekan Ödülleri”nin 17’ncisi düzenleniyor.
“Gecce Gurme Kurulu” bu bağlamda toplandı. (*)
17 yıl bir misyonu sürdürmek ve hele her yıl üstüne koyarak bunu yapabilmek önemlidir.
“Gecce”nin kurucusu ve başkanı Kenan Erçetingöz, bunu, sunuş konuşmasında “önemini vurgulayarak” anlattı. Her kategoride ödül verilmesi için ilk elemeden geçmiş mekânlara jüri üyeleri not verdi. Ayrıca...
Bu ödüller için “geccemekan.com” üzerinden yapılan anketin sonuçları da değerlendirildi.
......................
Toplantıda her kategorinin “dünya trendlerinin” ve “sektörü geliştirecek adımlar atılması” gereğinin altı çizildi.
Türkiye’yi bu sektörde dünyaya tanıtmak için yenilikçi fikirler de tartışıldı.
Öte yandan, bu yıl “Gecce Mekan Ödülü” de yenilenmiş bulunuyor. Bu çalışma tasarımcı Aziz
Sarıyer’in tasarımı.
......................
‘Gecce Mekan Ödülleri’ 20 Şubat’ta... Hilton İstanbul Bomonti Otel’de gerçekleşecek gecenin sunucuları Burcu Kıratlı ve Özge Ulusoy.
Zeynep Özyılmazel’in performansıyla başlayacak. Serhat ve Martha Wash show’larının dünya prömiyeri olan “Chocolata Tour” da o gece gerçekleşecek.
Hem de Paris’ten gelecek 22 dansçıyla birlikte. Gece DJ Funky C ile sürecek.
......................
Gecce Gurme Kurulu toplantısını da bu otelin 34. katında yaptık. Harika İstanbul manzarası. Ve... Gerçekten güzel
bir lezzet paneli...
(*) Ben de yıllardır bu jürinin üyesiyim.
‘ŞEF SATILMIŞ’ OLDU, ‘ŞEF SA-TO-SAN’
lOS Angeles’taki Spago Restoran Hollywood ünlülerinin uğrak yeridir.
Spago 23 yıldır aralıksız Oscar gecelerinin mutfağını da üstlenmiş bulunuyor.
1500 talihliye “A+” lezzet servisi yapmak ve bunu 23 yıldır sürdürmek küresel başarıdır.
Spago’nun kurucusu, 16 yaşında Amerika’ya gelmiş, birçok şefin yanında ustalaştıktan sonra kendi yerini açmıştı.
Ardından New York, Miami, Londra ve nihayet İstanbul Spago’lar açıldı. İstanbul Spago eski Maçka Otelinin yerinde yapılan St. Regis Otel’in roof’unda hizmet veriyor.
Tarihi yarımadayı da kucaklayan deniz manzarası ve lezzetleriyle ilgi merkezlerinden biri. Geride kalan haftanın Spago İstanbul’da “suşi mutfağı” açıldı.
Bir grup lezzet tutkunu oradaydık. Ben pek de “suşi’ci” değilimdir.
Ama Spago’dakini gerçekten sevdim. “Kim yapıyor bunları?” diye sordum.
Spago mutfaklarının
başındaki Cihan Şef, “Adı
SA-TO-SAN” cevabını verdi.
“Demek Japon çalıştırıyorsunuz, eli lezzetliymiş” yorumum üzerine aldığım cevap şöyle oldu: “Asıl adı Satılmış’tır. Türk’tür. Ama onu yetiştiren Japon ustalar ‘Senin ustalığın Japonlardan az değil, adını da Japonlaştıralım’ demişler. Satılmış Şef, Sa-to-san Şef.”
......................
bu arada Cihan Şef’in “Bu yıl Oscar ödülleri gecesinin mutfak ekibinde yer alacağını” belirteyim. Onun lezzetleri arasında “omlet norvejyen (omlete norvegienne)”
lezzetini de tavsiye ederim.
Bildiğimiz omlet değil de başka bir lezzet sürprizine
hazır olun.
SELÇUK Yöntem Türkiye tiyatro tarihinin en özgün oyuncuları arasındadır.
Yıldırım Önal, Kerim Avşar gibi derin iz bırakmış isimlerle birlikte sayılır. Perşembe onu -neredeyse- tek kişilik “Benim Adım Feurbach” adlı oyunun
ilk gecesinde izledik.
Hani büyük sanatçıların eserleri “opus” diye başlayan rakamlarla anılır. Bu oyunda da Selçuk Yöntem
“opus 1...”
......................
Ne ilginçtir ki “Benim Adım Feurbach”ı 22 yıl önce Ankara’da oynamış, yönetmeni o zaman Ayşe Nil Şamlıoğlu’ymuş.
Perşembe gecesi gene aynı oyun ve gene aynı ikili.
Büyük alkış aldılar.
......................
Oyunun mesajı “aslında oyunculuğun ne kadar korkutucu bir meslek olduğunu” hissettirmek.
Yöntem usta oyunuyla bu hissi izleyenlere de iliklerine kadar hissettirdi.
Mesleğine 8 yıl ara verdikten sonra yeniden başlamak için sahnede sınav veren bir eski oyuncunun gerilimini, hâlâ sınavdan geçirilmekte oluşun ruh gelgitlerini, utanç ve
öfkesini yansıttı.
Yaşamda hâlâ varım ya da var olabilirim çırpınışını onun şahsında yaşadık. Ve ayakta alkışladık.
......................
‘Benim Adım Feurbach’ Alman yazar Tankred Drost’un yapıtı. Oyununda ortaya koyduğu “oyuncu gerçeği” için
birkaç satır.
Oyuncu, oyun kişisini yaratabilmek
adına kendi derinliklerine ve yaşam bilgisine doğru “dalışa” geçer. Bu, aynı zamanda bir “yüzleşme” sürecidir.
Ve oyuncu bu süreç içinde, belki de yaşamının sonuna kadar unutmak istedikleriyle göz göze gelmek, onları yeniden var etmeyi denediği oyun kişisi adına kuşanmak durumundadır.
Böylesine can yakıcı, terletici, ürkütücü sürecin karşısında,
kimi oyuncular “suyun üstünde yüzmeyi seçerler, kimileri on, kimileri yirmi, kimileri de
bin metreye dalarlar.”
Her rol adına tekrar tekrar yaşanan bu “dalışlar” yıllarla birlikte çoğaldığında ne gün, ne an bilinmez ama bir gün bir an vardır ki
“vurgun yiyebilirsiniz...”
ŞEFFAF ODA’DAN NOT:
14 yıldır ekranlarda olan Şeffaf Oda, Zeytin Dalı operasyonu nedeniyle bu hafta yayınlanamayacak.