Pelin Batu Roma’da evlendi.
Eşi Dr. Macit Bitargil. Hafta sonunda İstanbul Moda Deniz Kulübü’nde “pasta kestiler.”
Davetlilerin büyük çoğunluğu tıp dünyasındandı.
..................
Pelin’in babası büyükelçi merhum İnal Batu kadim arkadaşımdı. Amerika’da BM nezdinde büyükelçilik görevi bitiminde Türkiye’ye döndüler. Pelin, koleji yeni bitirmişti. Benim çalışma arkadaşlarım arasında yerini almıştı.
Kariyerinin ilk profesyonel göreviydi. Pelin o zaman yaşamın bütün kötülüklerinden arınmış, “temiz hava” sunan bir genç kızdı.
Bunca yıl sonra hâlâ öyle...
Hep “Pamuk Prenses” kaldı.
..................
Saatlerce piyano çalardı.
Özellikle çevre ve insan hakları konularında duyarlıydı, “aktivistti” denebilir.
“Düğün” de denebilecek davete tarih kültürünün gurusu Prof. İlber Ortaylı da gelmişti.
..................
Boğaziçi Üniversitesi’nde doktora yapmaya başladığında “Neden?” diye sormuştum.“Akademik kariyer yapmak istiyorum. Kültür zenginliğine inanıyorum. Akademik yolculuğum sanat yapmama engel değil. Senaryosunu beğendiğim rolleri oynamayı sürdürürüm” cevabını vermişti. Sosyoloji ve felsefeyle harmanladığı tarih tezini verdi. “Dr. Pelin Batu” oldu.
..................
Birkaç yıldır “çok mutlu olduğunu, huzurlu bir aşk yaşadığını” söylüyordu. Eşi Macit Bitargil “kalp ve damar cerrahı...”
İdealist.
Bütün imkânsızlıklarına rağmen devlet hastanesinde görevini sürdürmeyi tercih ediyor.
Çalışkan, dürüst, Hipokrat yeminini içini dolduran bir aydın.
Sonunda... Babası İnal Batu’nun CHP’den siyasete geçerek CHP Genel Başkan Yardımcısı olmasından önceki son büyükelçilik postu Roma’yı “nikâh” için seçmişler.
Her meydanında heykellerin fışkırdığı, tarihin ve uygarlığın bu romantik şehirde nikâhın ikisine ömürleri boyu mutluluk sunmasını diliyorum.
BOLLYWOOD ZORLU’DA
Hindistan bir
“uyuyan dev.”
Ekonomide sıçrayışlarını bilim, kültür ve sanatla birlikte sürdürüyor.
Özellikle bilgisayar sektöründe müthiş...
Dünya devleri “Hintli bilgisayar uzmanları” ile aşılanıyor, atılımlar yapıyor.
Amerika’nın, İngiltere’nin başka iddialı ülkelerin büyük şirketlerinin “arama merkezleri” Hindistan’da.
....................
New York’ta internetten -söz gelişi- ayakkabı beğenen ve almak isteyen Amerikalı tüketici, telefonun ucunda Hindistan’daki bir “arama merkezinin” Hintli elemanını
buluyor.
Siparişini ona veriyor.
Ayakkabılar New York’taki depodan evine getiriliyor.
Hindistan, film ve TV dizileri, sahne sektörlerinde de çok büyüdü.
“Hollywood’dan” esinlenerek Hindistan’daki yapımlara “Bollywood” deniyor.
....................
Bu bağlamda İstanbul Zorlu Performans Merkezi’nde bir “Bollywood” yapımı gösterimde...
Büyük alkış alıyor.
....................
Güzel aktris Kareena ve sokak kahramanı Arjun’un aşk hikâyesi...
Arjun, “gençleri sokaklardan kurtarıp, onlara klasik dans eğitimi” verir.
Kareena ise özgürlüğüne düşkün genç bir sanatçıdır.
Arjun sayesinde
Kareena şiir, dans ve meditasyonun derinliğini, sevgiyi, tutkuyu yeniden keşfedecektir.
....................
Bu keşif için Bollywood’u arkasında bırakıp, Taj Express’e biner.
Adını, 1964-1986 yılları arasında Delhi - Agra arası sefer yapan dönemin popüler treninden alan Taj Express, Bollywood’un tüm simgesel özellerini sahneye taşıyarak bambaşka bir dünyaya yolculuk yaptırıyor...
Dansçıları, oyuncuları, canlı müzikleri, sahne tasarımı ve 2000’in üzerinde kostümüyle görsel bir
şölen sunuyor.
....................
Taj Express, modern Hindistan müziği ile klasik dansın muhteşem harmanı...
Müzikal boyunca performans asla düşmüyor, her defasında daha da yükseliyor.
Ve elbette bu kusursuz müzikal ayakta alkışlanıyor...
Koreograf Vaibhavi Uluslararası Koreografi Ödülü, IIFA ve Amerikan Koreografi Ödülleri gibi birçok ödülün sahibi... Bollywood kültürünü ve geleneklerini kostümler, canlı müzik ve rengârenk performanslarıyla dünyaya yayıyor.
....................
Gösteriye, Oscar ödüllü “Slumdog Millionaire” film müziklerinin yaratıcısı A.R. Rahman’ın unutulmaz parçaları eşlik ediyor.
Bu, dünyayı dolaşan sıra dışı aşk hikâyesinin müzikali 6 gün boyunca 8 performansla Zorlu PSM’de izleyenleri büyüledi.
Müzikalin yanı sıra Hint kültürünü yansıtan çeşitli etkinlikler de yer aldı.
Zorlu’nun sanata katkıları da alkışlanmalı.
....................
Teşekkürler Kübra Kalem Baykara.
ŞEFİN RUH İKİZLERİ...
Yemek programı “yemek tarifinden” daha fazla bir şeydir.
Yemeğin felsefesi, coğrafyası nedeniyle sosyolojisi vardır.
Hatta o lezzete “ruh” üflemek de.
Mehmet Özer, kariyerine otellerde bavul taşıyarak başlamış, üst düzey yöneticiliğe tırmanmış ve bu arada yaşamını teslim ettiği “mutfak sanatlarına” yatay geçiş yapmış.
Restoran da açmış.
Bu parantezin içine “iki üniversite ve birkaç yabancı dili” de koymuş.
Dün Fox’da yayınlanan ilk programının -Deniz Akkaya ile birlikte- ilk konuklarıydık.
Nefis lezzetler sundu.
Hele o “haşhaşlı şekerpare...”
Sohbetin lezzeti de daha
az değildi.
Neler konuşmadık ki...
Yemek “mutfakta, şefin ruh üflemesiyle eser yaratımıdır, masadakilerin şefle ruh ikizleri olması gerekir.”