Günseli Önal

Günseli Önal

gonal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tepebaşı’ndaki Pera Müzesi’nde biliyorsunuz güzel bir sergi var, “Britanya Oryantalizmi”. Şimdiye kadar gitmediyseniz gidip gezin. İngiliz ressamlar 18 ve 19’uncu yüzyılda bizim buraları nasıl görmüşler nasıl resmetmişler onların bakış açısını güzel anlatıyor. Bugün bu sergi paralelinde iki günlük sempozyum başladı Pera Müzesi’nde.
Sempozyumu Mimar Sinan Üniversitesi’nden Prof. Zeynep İnanakur, Londra Moda Tasarımı Koleji’nden Reina Lewis ve Sidney Üniversitesi’nden Mary Roberts düzenledi. Sempozyum’da 19’uncu yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ile Avrupa arasındaki kültür alışverişi çeşitli boyutlarıyla konuşulacak.
Sergiye gitmişken onu da izlersiniz. Sempozyuma katılanlar ya bilim adamları, ya koleksiyoncular ya da sanatçıların torunları, aileleri.

Haberin Devamı

2010’da İstanbul’da neler olacak?
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı bugüne kadar yaptıklarını anlatmak için kalabalık bir grubu Swiss Otel’de bir toplantıya çağırdı. Kimler yoktu ki?
Önce basın, sonra Ajans’a projesi olup da sunanlar, mimarlar, sanatçılar, küratörler... Sırayla iş adamlarına, yabancı misyon şeflerine de ertesi akşamlar anlattılar.
Bu ajans siyasilerden Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’ya bağlı. 58 kişilik Danışma Kurulu da Hüsamettin Kavi’ye. Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu ve Genel Sekreteri Eyüp Özgüç. Şunun şurasında 2010’a ne kaldı ki? Köprü ayaklarında, sokak kenarlarında sık sık göreceksiniz “Sahne Senin İstanbul” diye, işte bu proje o. Nedir bu Avrupa Başkenti denilen şey?

İlk ödül Atina’nın

1980’lerde “Pazarları Asla” filminin başrol oyuncusu Melina Mercouri o zaman Yunanistan’da Kültür Bakanıydı. Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi’ne Avrupa Kültürü’ne değer katan kentlere bir ödül verilmesini önerdi, öneri kabul gördü ve tabii ki 1985‘te de bu ödülü ilk alan Atina oldu.
Önce sadece AB üyelerine veriliyordu sonra aday ülkelere de genişletildi. 2006’da bizim başvurumuz kabul edildi ve Macaristan’ın Peç ve Almanya’nın Essen kentiyle birlikte İstanbul da 2010 Avrupa Kültür Başkenti ilan edildi.

Kıyaslanacak yanları yok

Peç, 156 bin kişilik Sırbistan sınırına yakın bir Macar kenti. 16’ncı yüzyılda Kanuni Süleyman’ın Mohaç seferiyle bir yüzyıldan uzun Osmanlıların olan, hamamları, camileri ve minareleriyle küçücük bir kent.
Essen deseniz Almanya’nın Ruhr bölgesinin yarım milyon nüfusluk kömür ve çelik kenti. Ama neresinden baksanız “çağlar boyunca en uzun ömürlü üç imparatorluğun başkenti, - Roma, Bizans ve Osmanlı; üç semavi dinin - Hıristiyanlık, Musevilik ve İslamiyetin - odaklandığı kent” İstanbul ile kıyaslanacak yanları yok.
Yine de çok seviniyoruz işte! 2010 Ajansı; “Sahne; Dört Elementin Şehrinin” diyor yani sahne İstanbul’un. Dört Element Antik Yunan felsefesi. Evrendeki her varlığın toprak, hava, su ve ateşin bilişimlerinden oluştuğunu savunuyor. Damla sakızı gibi çiğnenmiş bir başlık.

Niyet iyi ama geç kalınmış

Swiss Otel’deki toplantıda 12 konu başlığı altında bize tanıttılar 2010’a kadar ve sonrasında neler yapacaklarını: Kültür sanat, kentsel dönüşüm, turizm ve tanıtım, gençlik, sahne ve gösteri sanatları gibi konular bunlar. Üst başlıkları var ama altları henuz doldurulmamış. Niyet iyi ama geç kalınmış. Soru-cevap kısmına geçince tabii izleyicilerden de sorular geldi.
Ama Başkan Nuri Çolakoğlu bizim sormak istediğimizi cin gibi kavrayıp konuyu özetleyiverdi: “Biz Türkler bilirsiniz her şeyi kendi yöntemlerimizle yaparız. Önce ünvan geldi, sonra kanun sonra organizasyon en sonra da para” dedi. Yani şunu demek istiyor: “Kasım 2006’da başvuru kabul edilince beni başkan yaptılar, kanun 2007’de çıktı.
Sonra biz teşkilatı kurduk, bütçe ise ancak 2008 Mayıs’ında onaylandı, yolun dörtte üçü böyle geçti.” Her şeye sondan başlanıyor her şey kaplumbağa hızında ilerliyor... Geçen yıl 280 milyon YTL almışlar Devlet’ten, bu yılki beklentileri 800 milyon YTL. Bu bütçenin yüzde 70’i eski püskü, harap yerlerin onarılmasına, altyapıya harcanacak. Yetişirse 2010’a...