Cadde Haydi istanbullu sinek avına!

Haydi istanbullu sinek avına!

09.07.2012 - 18:43 | Son Güncellenme:

1959 yazında İstanbul sinek kaynıyordu.Evlerde, resmi dairelerde, sokaklardakimseye rahat vermiyordu. Valilik vebelediye sinek karşısında pes edince, sonçare olarak İstanbullular ‘sinek avlamaya’ çağrıldı.1959 yazındaki resmi ‘sinek avı’nı Atlas Tarih dergisi yazdı.

Haydi istanbullu sinek avına

İstanbullular 1959 yazında sıcaklık ve susuzluktan perişandı. Belediye tüm çabalarına, tonlarca ilaç kullanmasına rağmen kentin üzerine kâbus gibi çöken sinek istilasının önünü alamadı. İstanbul’un sinek işgaline uğramasının nedenleriyse, birkaç kalemde sıralanıyordu. İlk sırayı ahırlar ve mandıraların şehrin içinde olması alıyordu. Buralar adeta sinek doğumevi gibi çalışıyordu. Bunun yanı sıra, belki inanamayacaksınız ama, kent içinde nakliyecilikte at arabalarının, varoşlardaysa eşeklerin kullanılması sorunu büyüten bir faktördü. Bugünkü gibi çöp konteynerleri olmadığından biriken çöpler, kavun, karpuz kabukları kimseye nefes aldırmıyordu.
O yıllarda bir cumhuriyet altını ortalama 102 liraydı. Çöpleri sokağa atma cezasıysa 150 lira. Başta Hürriyet olmak üzere, dönemin gazeteleri de kara sineğin zararları ve mücadele şekilleri üzerine yayın yapıyordu. Meraklı İstanbullular böylece bir çift sineğin evliliğinden 40 günde tam 44 bin sinek doğduğunu, sineğin ani hareket kabiliyetinin insanoğlundan 15 kat daha çabuk olduğunu, en çok açık sarı rengi sevdiklerini, koyu mavidense nefret ettiklerini öğrenmişlerdi. Gazeteye göre, sinekler hiç mola vermeden iki kilometre uçabiliyor, istirahat etmek istediklerinde dikine duran eşyaların üzerine konuyorlardı.

Haberin Devamı

Haydi istanbullu sinek avına


LOKANTA MÜŞTERİSİ AZALDI

Prof. Dr. Nuri Ergene’nin deyimiyle, “Bu haspalar yükseklik korkusu olmadığından burun ucunda gezinmeye bayılıyor, daha sonra yeni ülkelere keşfe çıkmış bir gezgin gibi yüzde dolaşıyor. Eğer o gün sinekkaydı tıraş olmuşsanız mesele yok, çünkü adı üzerinde, sinek burada gezinmeyip patinaj yaptığından başka tarafa gider.
Artık alın, kulak içi nereye denk gelirse oraya konar! Eskiden Boğaziçi’nde çalışan dilenci vapurları gibi her yere girer.”

O zamanlar, ‘soğuk hava dolabı’ denilen buzdolabı da her evde yoktu. Yiyecekler tel dolapta saklanırdı. Gelgelelim tel örgüde küçük bir delik olsun, öncü sinek içeri girip yemeklerin tadına bakar, sonra arkadaşlarını da ziyafete çağırırdı. Lokantalarda da müşteriler azalmıştı. Cesaret edip de yemeğe gelenlere, istedikleri takdirde birer sinek raketi bile veriliyordu!

Haberin Devamı


İLGİNÇ İŞBİRLİĞİ ÖNERİSİ

Tüm günlerini sohbet etmekle geçiren memurlar, bu kez mecazi değil, gerçekten sinek avlamaya başladılar. Sinekler insanları sokarken memur, müdür, patron, işçi ayrımı yapmıyordu. Onların nazarında herkes eşitti.
Öyle ki, sinekle mücadelede en büyük görevi üstlenen İl Sağlık Müdürlüğü de sinek istilasına uğramıştı. O günlerde müdürü görmek isteyenler, önce kapının önünde odacı tarafından durduruluyor, beklemeleri isteniyordu. Odacı dikkatlice içeriyi dinliyor, gelen sinek avlama seslerinin kesilmesini bekliyor, ondan sonra konukları içeri alıyordu. Müdür, sinekle mücadelenin ne safhada olduğunu soran gazetecileri elinde sinek raketiyle karşılayıp, “Her gün 40-50 tane öldürüyorum. Aynı şeyi vatandaşa da tavsiye ederim. Milyonlarca nüfus, milyonlarca sineği pekala imha edebiliriz” diyordu.

Üstün başarı belgesi
İBB Başkanı Kemal Aygün, 160 işçi ve 25 teknisyenden oluşan ekibin sinekle mücadelede yetersiz kalması üzerine, belediye meclisini toplantıya çağırdı. Görüşmeler sırasında kimi üyeler, yanlarında getirdikleri tel raketlerle sinek avlamaya çalışıyordu.

Meclis üyeleri tüm sinekleri ortadan kaldırmanın imkansız olduğu görüşünde birleşti. Toplantı odasına kollu bir hesap makinesi getirildi. Rakamlar çarpıldı, toplandı. 1960’ta İstanbul’un nüfusu 1,5 milyondu.
Kişi başına ortalama 10 sinek avlansa, bu 15 milyon sinek ederdi ki, kent böylece beladan kurtulurdu. Daha sonra yapılan ikinci toplantıda bu karar tekrar görüşüldü ve İstanbul halkına çağrı yapılması kararlaştırıldı.
Ayrıca mücadelede yararlılık gösterenlere manevi bir ödül olarak, valilikçe aşağı yukarı “Sinek avlamakta gösterdiğiniz üstün başarı nedeniyle” şeklinde başlayacağı tahmin edilen birer teşekkür mektubu gönderilmesi kararı alındı.

Haberin Devamı

Halk silahlanıyor
Toplu ‘sinek avına’ ilk çağrı, ağustos başlarında İstanbul Radyosu’ndan yapıldı. Radyonun en çok dinlenen programı ‘Sağlığımız’ saatinde, tok sesli spiker, valilik ve belediyenin aldığı kararı halka duyurdu.
Ertesi gün gazeteler, haberi “Karasineklere harp açılıyor” gibi başlıklarla verdi. Kimi İstanbullular meseleyi ciddiye almazken, kimileri de mücadeleye hazırlandı.

Özel telden yapılmış sinek raketleri, yapışkan kağıtlar ve sineksavar gibi mücadele için gerekli silahları aldılar. Talep fazlalığı sebebiyle kentte sinek raketleri bulunmaz oldu, karaborsaya düştü.

Haberin Devamı

‘Sinek avı’ başlıyor
Takvimler 17 Ağustos 1959’u, saatler 13.00’ü gösterirken İstanbulluların önemli bölümü ‘sinek avına’ başladı. Pencereler dışardan ‘takviye güç’ gelmesini ya da dışarı kaçmaları önlemek için sıkı sıkıya kapatılmış, aileler içinde silah taksimi bile yapılmıştı.

Resmi dairelerde, özel işyerlerinde, dükkanlarda da sinek avı tüm hızıyla sürüyordu. Saatler 14.00’e gelince, ilk ‘sinek avlama kampanyası’ resmi olarak sona erdi. Görevliler, savaş bildirisi sunar gibi bir açıklama yaptı.

Açıklamaya göre, bir saatte tam 10 milyon sinek avlanmıştı! Bu rakam elbette abartılıdır. Çünkü daha sonra yapılan kontrollerde, tüm İstanbulluların sinek avına katılmadıkları belirlenmiş, hatta sekiz kişiye para cezası kesilmiş, yaklaşık 300 kişi ve işyerine de ihtar ve uyarı cezası verilmişti.
Bu arada bazı görgü tanıkları ‘kıyımdan’ sonra sineklerin sürüler halinde şehri terk ettiğini öne sürdü. Onlara göre, bozguna uğrayan sinek ordusundan sağ kalanlar, canlarını kurtarmak için geri çekiliyordu. Ancak iddialar resmi makamlarca doğrulanmadı. Şehir hâlâ sinek kaynıyordu. Bu nedenle sinek avının her pazartesi aynı saatte toplu olarak sürdürülmesi kararlaştırıldı. Olay İstanbul’da günün konusu olurken, 24 Ağustos’taki sinek savaşına katılım daha az oldu. Ondan sonra da tavsadı, bitti.

Haberin Devamı


Haberin tamamını Atlas Tarih dergisinde okuyabilirsiniz.