'Hep güldüren adam oldum'

İş odaklı yaşadığını söyleyen Ufuk Özkan, ‘Aileler Yarışıyor’ ve ‘Kalk Gidelim’ çekimleri için İstanbul-Muğla arasında mekik dokuyor. Yarışma sunmayı, dizilerden daha eğlenceli bulduğunu belirten oyuncuyla, projelerini, aile hayatını ve mesleğine olan aşkını konuştuk.
‘Aileler Yarışıyor’la yeniden ekrandasınız. Teklif geldiğinde ne hissettiniz, özlemiş misiniz?
Fenomen olmuş, dünyada 63 ülkede izlenme rekorları kıran bir iş. Staff Film zaten ‘Kalk Gidelim’in de yapım şirketi. Menajerim Abdullah Bulut aracılığıyla ‘Aileler Yarışıyor’ yarışması için tekrar teklif gelince hiç düşünmeden kabul ettim. Daha önce 400 bölüm çekmiştim. Aradan altı yıl geçince yeni jenerasyon geldi, her şey, dekorasyon hepsi değişti. Dünyada en çok izlenen üç programdan biri. Sözcüsü olmaktan mutluluk duyuyorum.
Hazırlıklar ne kadar sürdü?
Yaklaşık üç ay sürdü. Yapımcımız Eyüp Üstün, titiz bir çalışma yaparak çok özel ve kaliteli bir stüdyo yarattı. Çalışanlarımız ve formatıyla yenilikçi bir ekip olduk.
Sunuculuk sizin için ne ifade ediyor?
Yarışma sunmayı dizilerden daha eğlenceli buluyorum. Çünkü yazılı bir metin yok, her şey serbest, aklına ne geliyorsa söyleyebiliyorsun. Bunun doğallığı ve adrenalini çok keyif veriyor.
‘İş odaklı yaşıyorum’
Bir yandan da ‘Kalk Gidelim’ dizisinde rol alıyorsunuz. Muğla-İstanbul arasında gidip gelmek zor olmuyor mu?
İş odaklı yaşayan, profesyonel bir adamım. İşini severek yaptığın zaman yollar kısalıyor. Tabii ki yoruluyorsun ama severek yaptığın zaman tatlı yorgunluk oluyor.
Aileniz Muğla’da sizinle mi yaşıyor? Nasıl bir düzen kurdunuz?
Ailem İstanbul’da yaşıyor, bir yandan oğlum Eren’in okulu devam ediyor. Haftanın dört günü Muğla, üç günü İstanbul’dayım. ‘Kalk Gidelim’ dizisinin başarısının sırrı ne sizce?
En başta aile dizisi olması... Çünkü bizi izleyen genelde aileler. Yeni doğmuş bebeklerine bizlerin isimlerini koyan, beş yaşında çocuğuyla birlikte bizi seyredenler var. Bunların verileri elimize ulaşıyor. Gücümüzü buradan alıyoruz. Çocukluğumuzu hatırlatan, organik, doğal ve samimi bir iş. Ben de bu projede çocukluğumu yaşıyorum.
Hep güldüren adam olmak zorluyor mu? Bunun bir görev olduğunu düşünüyor musunuz?
Profesyonel bir iş yapıyorum. Bugüne kadar hep komedi işleri geldi. Komedi yapmaktan keyif alıyorum. Farklı rollerde de oynamak istiyorum. Zaman zaman değerlendirdiğimiz senaryolar da oluyor. Ters köşe işler yapmak isterim. Sevdiğim ve inandığım bir rol olursa, severek oynarım. Bu zamana kadar hep güldüren adam oldum, tam tersini oynamak, “Bak bunu da yapabiliyormuş” dedirtmek isterim.
Mesleğe dair tüm hayallerinize ulaştınız mı?
Estağfurullah, daha çok fırın ekmek yememiz lazım. Bu işte “Oldum, bittim” dediğin zaman hayallerin de bitmiş olur. Mesleğime aşık bir adamım.
Kadın komedyenlerden kimleri beğeniyorsunuz?
İşini başarıyla yapan herkes başarılıdır. Şimdi isim vermeye kalkarsam unuttuğum arkadaşlarım olur, o yüzden ayıp etmiş olmayayım. Çok başarılı kadın komedyen oyuncu arkadaşlarım var, severek takip ediyorum.

‘Evlilik aşkı öldürmüyor’
‘Evlilik aşkı öldürür’ klişesi için ne diyeceksiniz?
Tabii ki zamanla aşk yerini sevgiye bırakıyor. Yeri geliyor aşktan daha heyecanlı bir şeye dönüşüyor. Evlilik hiçbir
zaman aşkı öldürmüyor. Saygı ve sevgi çerçevesinde
olan her şeyin vadesi uzundur.
Oğlunuz Eren’in oyunculuğa ilgisi var mı?
Şu an öyle bir düşüncesi yok ama her sene düşüncesi değişiyor. Yaşı da küçük olduğu için biz de kendisine bırakıyoruz.
Yeter ki mutlu olsun, arkasında anne ve babası var.
Hep uzun soluklu işlerde yer alıyorsunuz. Proje seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Çok şükür bu noktada şanslı olduğumu düşünüyorum. Gelen projeleri menajerim Abdullah Bulut’la değerlendiriyorum. Seçerken yapım firması, yönetmeni, senariste ve oyuncu kadrosuna dikkat ediyorum. Bir önceki yaptığım işin tekrarı olmaması, okuduğumda içinde olmak istemem ve heyecanlanmam önemli.