Cadde HORMONLARINIZLA SAVAŞMAYIN

HORMONLARINIZLA SAVAŞMAYIN

25.07.2012 - 21:31 | Son Güncellenme:

Güne kahvaltıyı atlayarak başlamak ve uyku düzensizliği, obezitenin yakın dostları. Dr. Öz, bu iki konuyu ihmal edenlerin vücutlarında meydana gelen değişimleri anlatıyor.

HORMONLARINIZLA SAVAŞMAYIN

CADDE yazarı Dr. Hasan İnsel’in Dr. Mehmet Öz’le yaptığı sohbet devam ediyor. Dün obeziteye değinen ikili, konuyu daha da derinleştiriyor.

M.Ö: Çok kişiden duyuyorum Hasan, “Sabah kahvaltısı edemiyoruz, vaktimiz yok” falan diye. Aslında kahvaltı, günün en önemli öğünü ve onu atlamanın çok olumsuz sonuçları olabiliyor. Eğer kişi kahvaltıyı atlarsa, vücudu sersemleşiyor ve bu durum kıtlık olarak algılanıyor. Vücut bir şeylerin eksik olduğunu fark ediyor ve bu da metabolizmayı düşürüyor, gün boyu kalori yakma işlemi zorlaşıyor. Buna ilaveten öğle yemeği, daha fazla açlıkla daha çok yeniliyor. İnsan, kalorili yiyeceklere saldırıyor. Güçlü kahvaltı etmekse gün boyu yenecek gereksiz atıştırmaların sayısını azaltıyor ve gün boyu yetecek enerji sağlıyor.

Biraz sonra başlayacak programa yetişelim diye aceleyle konuşuyorduk. Bir yandan da saate bakıyordum, geç kalmayalım diye.
M.Ö: Geç kalmanın, koşuşturmanın yüksek tansiyona sebep olduğunu da yaz. Bir yere geç kalmak, hayatınıza önemli derecede stres ekler. Kronik enflamasyona yani yangıya ve yüksek tansiyona sebep olabilir. Yıllar geçtikçe bu stres altında kalp kaslarınız kalınlaşabilir. Bu da yaşınız ilerledikçe birçok sağlık sorununa yol açar. Bununla birlikte bu stresi kontrol edebilirsiniz.

Bir yere geç kalmamak, bu stresi de yaşamamanız demektir. Saatinizi 5-10 dakika ileriye alın, bunun yardımcı olup olmayacağını göreceksiniz, hayatınız çok daha rahat geçecek. Bu nedenle randevularınızı rahat zamanlara ayarlamanızı ve geç kalma stresinden uzak durmanızı öneriyorum.

Mehmet bunu diyordu, fakat kendisi geç kalma stresi altındaydı. Bu koşuşturmanın kendisine tesir edip etmediğini bir ölçüde anlamak için yanımda getirdiğim, damar esnekliğini ölçen bir aletle ölçüm yaptık. Dr. Mehmet Öz’ün damar esnekliği harikaydı, damar yaşı da kendi yaşının daha altındaydı, yeşil zonun tam ortasındaydı. Bu koşuşturmaya rağmen Mehmet’in tansiyonu da ideal seviyelerdeydi, 110/71 mmHg., halk arası deyim ile 11/7’ydi. Demek ki Mehmet, stresle baş etmeyi ve sağlığını korumayı çok güzel becerebiliyordu.

H.İ: Stresle baş etmeyi çok iyi beceriyorsun.
M.Ö: Hasan burada çok önemli bir sözüm var, buna muhakkak uymak lazım. Sevdiklerinizden izole yaşamak bir stres kaynağı ve stresle sağlıklı ve yapıcı şekilde baş etmenizi engeller. Yani insanlar arkadaşlarından ve sosyal çevrelerinden kopuk bir şekilde yaşamamalı. Stresli olduğunuzda, sevdiklerinizden de uzaksanız, bunu yakınlarınızla paylaşamıyorsanız stresiniz içinizde birikir ve sizi içten içe kemirir. Çevrenizden uzaklaşmak, depresyonun işaretlerinden biri. Bu yüzden muhakkak bir doktora başvurun. Arkadaşlardan, dostlarınızdan kopuk yaşamak yerine tam tersine yeni arkadaşlıklar edinmeye çalışın. Her akşam bir tanıdığınıza teşekkür notu yazın. Örneğin bir iş arkadaşınıza, doktorunuza ya da eşinize.

H.İ: Biraz önce çekimde anlatıyor-dun, hakikaten uyku düzeni de insanı çok etkileyen şeylerden biri, değil mi?
M.Ö: Hasan çok haklısın, uyku düzeni çok çok önemli. Hele kilodan konuşurken uykunun kiloya etkisinden bahsetmemek yanlış olur. Belirli bir uyku saati düzenine ve ritüeline sahip olmamak kalitesiz, yetersiz uykuya yol açar. İnanın bana yeterli uyku uyumamak diyabet hastası olmakla eş değerdir. Uyumamak sizi, ‘grelin’ denilen ve acıkmanıza neden olan hormon seviyelerinizin artmasına sebep olarak, şişmanlatır. Grelin hormonu iştahınızı devamlı açık tutarak beyninize çok açık ve net bir mesaj gönderir: “ Yemek yemelisin.”

Gerçekten çok acıkmış olduğunuzda grelin hormonu her 20-30 dakikada bir beyine mesaj yollar. Bu mesajların her birinin 30 dakika etki süresi var ve bu sürede ihtiyacınız olandan fazlasını yemenize neden olan, yine bu hormon. Uyku uyumadığınız zamanda bunu çok fazla salgıladığınızdan bütün yemek düzeninizi alt üst eder.

Haberin Devamı

ORUÇ ÖNERİLERİ

H.İ: Mehmet seninle buluşacağımı duyan kim olsa “Aman görünce sorsana Dr. Mehmet Öz’e, oruç için ne öneriyor” diye soruyor. Ne öneriyorsun Mehmet, ramazanda okuyucalarımıza.
M.Ö: Hasan işe yine kilodan bahsederek başlayacağım. Kişiler Ramazan boyunca kötü ve sağlıksız beslenirlerse kilo alırlar, bu nedenle sağlıklı beslenmeye dikkat etmek lazım. Bu yüzden iftarda taze meyve ve özellikle sebze yemeye odaklanırlarsanız, vücuda gıda alımını düzenleme şansı verirsiniz, çünkü bu besinler vücudu düzenleyici besin-lerdir. Vücudun yemek yediğinizin farkına varması ve tokluk hissinin oluşması aşağı yukarı 20-30 dakika alır, en azından bu süre geçene kadar yavaş yemekte yarar var, tokluk hissi oluşursa aşırı yemek yemezsiniz.

Herhangi bir şey yenmediğinde 8-10 saat sonra metabolizma yüzde 40 kadar düşüş yaşar, bu yüzden her zamanki normal gıda alımı bile kilo almaya sebep olabilir. Bütün gün gıda almadığı için vücut metabolizmasını yavaşlatır, bu nedenle kişilere normalde kilo aldırmayacak miktarda yemek bile oruç sırasında kilo aldırıcı olabilir.

Sahurda bol bol sıvı almayı unutmayın. Süt yağları oruç tutarken rahatsızlık verebilir, o yüzden ayran bu dönem için benim favorilerimden biri. Karpuz ve salatalık gibi sıvı içeren gıdalar oruç tuttuğunuz uzun sıcak yaz günlerinde vücudun susuz kalmamasına yardımcı olacaktır.

Haberin Devamı

YARIN: SAĞLIKLI BESLENMEDE BiRBiRiNi TAMAMLAYAN iKiLiLER