Cadde HOŞ BULDUM!

HOŞ BULDUM!

14.08.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

.

HOŞ BULDUM

Beni tanıyanlar bilir, yaklaşık dört senedir hem YouTube’dan, hem Instagram’dan, hem de televizyondan yemek tariflerimi paylaşıyorum. “Ağaç dibine düşer” derler… Ben de bizim ailenin en güçlü kadını, rahmetli anneannemin dibine düşmüşüm. Küçükken anneannemi mutfakta çok izlediğim için mi yemeğe meraklıyım, yoksa hızla değişen dünyada geçmişe tutanmak ve hissedebilmek için mi inanın bilmiyorum. Ancak şunu biliyorum; yemek birleştirir, hissettirir, gülümsetir, kalpleri açar ve insanları bir araya getirir. Bu bilinçle de sıkı sıkı sarılıyorum mutfağıma…

Haberin Devamı

Y jenerasyonu

Rahmetli anneannem 88 yaşındayken bir sabah bana, “İdil’ciğim her sabah yataktan 18 yaşında hissederek kalkıyor, merdivenlerin başına gelince 88 yaşında olduğumu hatırlıyorum” demişti. Ben de her sabah 18 yaşında uyanıyor, dört yaşındaki oğlum Ali yatağıma atlayınca, 33 yaşında olduğumu hatırlıyorum.

1980-1999 arası doğumluların mensup olduğu Y jenerasyonunun yaşayan örneğiyim. Bizden önceki nesillerin dik başlı bulduğu, herkesin sevdiği işi yapması gerektiğine inanan, takım elbiseleri, döpiyesleri çöpe atan, yeniliğe açık, hayatın tadını çıkarmaya çalışan, farklılığın gücüne inanan, sorgulayan ve en önemlisi özgür bir jenerasyonuz biz...

Ancak uzmanlara göre bizim büyük bir hastalığımız var! Paylaşmak.

Haberin Devamı

Sosyal medyayla birlikte olgunlaştığımız için, paylaşmadan duramıyormuşuz! Bense, paylaşmanın hastalık değil, müthiş bir şey olduğunu düşünüyorum. Tabii samimi ve gerçek paylaşımlar olduğu sürece... Keşke daha fazla paylaşsak da, birbirimizi daha iyi anlasak.

Yeni bir keşif: Baba Söğüş

Geçmişe özlemden bahsettim, o zaman sizinle bana eskiyi hatırlatan yeni keşfettiğim bir mekanı paylaşayım.

Sakatatı çok severim. Artık pişmiyor, ancak eskiden evlerde çok yapılırmış. Kasaptan kelle alınır, evde temizlenir, ayrılır ve her bir bölümü usulünce pişirilirmiş. Hazırlaması meşakkatli olduğu için yemesi de ayrı bir şölen olurmuş. Rakı sofralarından eksik olmazmış... Baba Söğüş, Beşiktaş çarşıda ufak bir restoran. Sahibi Teknik Üniversite mezunu, kibar bir beyefendi. Dilden-yanaktan yapılan, beyinli, maydanozlu, soğanlı, domatesli ve bol kimyonlu söğüşü müthiş lezzetliydi. Lavaşa sarılı, hafif soğuk yendiği için de bu sıcaklarda oldukça ferahlatıcıydı. Dereotlu ve sarımsaklı sosla servis ettikleri beynin kıvamını da çok başarılı buldum. İlk defa yürek yedim, dokusunu orta-iyi pişmiş bonfileye benzettim. Sakatat, dedelerimiz tarafından sadece lezzetli değil, faydalı olduğu için de tüketilirmiş. Mesela, beyin omega-3, ayak paça kolajen, dil çinko deposu, dalak ise, kan yapıyor. Güzel bir sakatat yemek istiyorsanız Baba Söğüş’ü tavsiye ederim.

Haberin Devamı

HOŞ BULDUM

Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür

Bizim toplum olarak huyumuzdur, elimizdekini küçük görür, başkasınınkini daha çok beğeniriz. Kendi ülkemizde sakatata burun kıvırır, Fransızlar’ın kaz ciğerine göz dikeriz. Yaşadığımız coğrafyanın zorluklarına rağmen hâlâ yüzümüzü gülümsetecek şeyler sunabiliyor bize Türkiye.

Mesela The Rolling Stones’un, zamanında Erkin Koray’dan şarkı aşırması gibi... Mick Jagger, 1995’te verdiği bir röportajda meşhur şarkıları ‘Paint It, Black’in Koray’dan esinlendiğini söylemiş. “Yaptığımızdan pişmanız ama o sıralar herkes yapıyordu” diyerek esinlenmekten birkaç adım ileri gittiklerini de açık açık kabullenmiş. Şimdilerde, internette büyük bir gururla bu haber konuşuluyor.

Şüphesiz The Rolling Stones’un esin kaynağı olmak müthiş bir onurdur. Benim başıma böyle bir şey gelse, mesela Martha Stewart’ın, biber dolması tarifimi aşırdığını öğrensem, büyük ihtimalle mutluluktan göklere çıkardım.

Ancak Koray, telif haklarından en çok mağdur olmuş sanatçılardan biri... Acaba ne hissediyordur? Sahi, Erkin Koray nerede?

Haberin Devamı

İdil’in Notları

Telefonumda en çok kullandığım uygulama, ‘notlar’... Her şeyin notunu tutarım çünkü.

Yediğim yemeklerin, gittiğim seyahatlerin, öğrendiğim bilgilerin, kitapların, filmlerin ve beni düşündüren sözlerin… Köşemin adı da bu sebeple, ‘İdil’in Notları’... Bundan böyle her salı bu köşede, sizinle hayata dair tuttuğum notlarımı paylaşacağım.