Hani Tatlıtuğ, geçen yıl bir dondurma firmasının reklamında rol aldı ya. Hani orada rol arkadaşı Fransız model Florence vardı ya
Haber önüme düştü! Pazar akşamı Charles de Gaulle Havalimanı’nda uçak saatini bekleyen Kıvanç Tatlıtuğ, Paris’te ne yaptığını soran bir tanıdığına, “Kız arkadaşımı ziyaretten dönüyorum” demesin mi
Kafa dengi kız arkadaşınla çıktığın tatilin tadı damağında kalıyor; hele bir de yurt dışına gittiysen... Bir bavul yapıyorsun, içine bir çiçekli pijama, üç tişört, iki eşofman, iki de spor ayakkabı atıveriyorsun, yetiyor. Gece ne giyeceğim derdin, çeşit çeşit topuklu ayakkabı ve bavuldan hallice makyaj çantası taşıma zorunluluğun yoksa gerçekten tatildesin demektir. Üstelik, “Lafayette’de yüzde 50 indirim varmış” deyince gözleri parlayan, senden önce hazırlanan bir tatil arkadaşı yanındaki. Daha ne istersin! Ha belki ütopik olsun diye giderken Airbus 320’yi bir kadın uçursun, dönüşte de Kıvanç Tatlıtuğ yanında otursun istersin ki, ikisi de oldu.
Domino etkisi yarattı
Gidiş yolculuğunda, kaptan pilotların klasik ‘uyku arası’ tonlamasındaki anonsunun yerine cıvıl cıvıl bir kadın sesi yankılandı uçakta. “Ben Kaptan pilotunuz Emel Arman Karakaş, uçağımıza hoş geldiniz” cümlesini duyunca sevinçten ve heyecandan devamını dinleyemedim. İnsan şu koskoca uçağı bir kadının uçurduğunu gözleriyle görünce üzerine bir ‘hayat çekil yolumdan, ben her şeyi başarabilirim’ gücü geliyor. Paris’e işte böyle mutlu gittim. Şahane geçen dört günün üzerine dönüş için Charles de Gaulle Havalimanı’nda uçağa binme saatimizi beklerken Kıvanç Tatlıtuğ geçmesin mi önümden! Önce kendisini değil yarattığı dalgalanmayı gördüm. Arkasında domino etkisi yaratarak yürüyordu. Kendisi pek tabii business class yolcusuydu. Bu sebepten economy class’ta neler olduğunu görmedi. Ben söyleyeyim, hostesler heyecanlıydı. Yolcular 10’ar 20’şer kez business’ın tuvaletine gitti. Uçak piste iner inmez öne koşanlar oldu ama Tatlıtuğ çoktan inmişti! Alanda dört dönmek de işe yaramadı...
Yoksa Eugene mi?
Peki ünlü oyuncunun Paris’te ne işi vardı? Kulağımla duydum, hemen açıklıyorum: Fransız kız arkadaşını görmeye gitmişti. Sevgilisi kim, derseniz işte onu bilmiyorum ama fikir yürütebilirim. Hani Tatlıtuğ, geçen yıl bir dondurma firmasının reklamında rol aldı ya. Hani orada rol arkadaşı Fransız model Florence Eugene göz koydu ya kendisine. Hatta sevgili yazarımız Hayalet o günü köşesine bile taşımıştı. Demişti ki: “Reklam çekimlerinin ‘kamera arkası’nda Kıvanç Tatlıtuğ’u dikkatle izledim. Florence Eugene çok güzel bir kadın, seksi yüzü ve vücuduyla her erkeğin beğeneceği kadar etkileyici ki hele de uzun saatler boyu burun burunaysanız bu etkilenme çok daha kolay olur. Kaldı ki kadın çekimlerde ‘Gördüğüm en yakışıklı erkeklerden biri’ dediği Kıvanç Tatlıtuğ’a açıkça pas veriyor, hatta ‘Asılıyor’ da diyebiliriz. Ama işte orada Tatlıtuğ kendisini farklı yapan özelliklerinden birini ortaya koyarak ve beraber olduğu Azra Akın’ı da üzmeyecek şekilde dikkatini, özenini göstererek aynı zamanda gerçek bir profesyonel gibi davranıyor. Kadının, ‘Bütün gün onunla burada oturup sohbet edebilirim’ benzeri sözlerine gayet cool bir gülümsemeyle karşılık veriyor.”
Benim de aklıma, Azra Akın’dan ayrıldıktan sonra Tatlıtuğ’un bu ilgiye gülümsemenin ötesinde karşılık vermiş olabileceği geldi. Neden olmasın?