NEBAHAT ÇEHRE VE REDDETTİĞİ ERKEK KARDEŞi

İzzet Çapa ortaya çıkardı, Nebahat Çehre’nin görüşmediği bir kardeşi varmış. Çehre kabul etmedi ama nüfus kayıtları Hasan Çehre ile Nebahat Çehre’nin ayrı anne aynı babadan kardeş olduklarını ortaya koydu. (Ki ben kardeşliğin karındaşlıktan yani aynı anne karnında hayata başlamaktan geldiğine inanırım, neyse...)
Çehre küçük yaşta, annesiyle birlikte Samsun’dan İstanbul’a göç etmiş sonra da bir daha kardeşiyle görüşmemiş. Hasan Çehre yıllar sonra (yani Nebahat Çehre tanınan bir oyuncu olduktan sonra) kardeşini aradığını ve “Nereden buldun numaramı, ben görüşmek istemiyorum” yanıtını aldığını söylüyor.
Buraya kadar güzel, okunur ve ilgi duyulur bir hikaye ama ya bundan sonrası?

Haberin Devamı

GECEKONDUYLA DUYGU
Hasan Bey diyor ki: “Onun şöhretiyle hiç alakam yok, derdimiz para pul değil. İsterse evine bile gitmeyiz. Küçük bir gecekondumuz var; tavuklarımız, civcivlerimiz... Buyursun bize yemeğe gelsin hasret giderelim.” İşte işin bu ‘duygu sömürüsü’ kısmına sinir oluyorum.
Seninle görüşmek istemediğini söyleyen, üstelik de varlığını bile reddeden biriyle neyin hasretini gidereceksin?
“İsterse evine gitmeyiz” diyorsun da, değil evine hayatına bile almak istemiyor ki sizi... Neden hem “Derdim para pul değil” der, ardından bir gecekonduda oturduğunu cümle aralarında tavukla, civcivle süsleyerek eklersin? Çocuklarının Çehre’yi ekranda izleyip “Keşke oradaki oyuncular kadar yakın olabilsek ona” dediklerini söylersin...
Ne sizlere kardeşlik yapmış, ne de çocuklara halalık... Çocuklar niye ona yakın olmak istesin? Nebahat Çehre ünlü olmasaydı çocuklar yine ona yakın olmak ister miydi?
Burcu Esmersoy’un babası da kızına basın yoluyla ‘ayar vermek’ istediğinde yazmıştım, ‘şöhretlerin babalarının kamera gücü var’ diye.
Aynı şey kendi arzunla seçemediğin akrabaların için de geçerli.

ÇEMBERİN İÇİ Mİ DIŞI MI?
İşleri gittikçe bozulan bir arkadaşım, bu süreçte kendisine kazık atan ve zarar veren bir akrabasını sadece ‘aile büyüğü’ olduğu için saymak zorunda olduğunu anlatıyordu.
“Seviyor musun onu?” dedim,
“Bunu hiç düşünmedim, aslında sevmiyorum galiba” dedi. “O zaman niye saygı duyuyor, bir dediğini iki etmiyor sana bu kadar zararı dokunmasına izin veriyorsun?” diye sordum. “Ama o, aile büyüğü” dedi.
İyi ya, o zaman büyüklüğünü bilecek. Kimse kimseden durduk yere soğumuyor.
Ne demiş Murathan Mungan, “Ya içindesindir çemberin ya da dışında yer alacaksın.” Çemberin içinde yer almak isteyenler de ona göre davranacak, aksi takdirde çemberin dışında yer alacak...
Akraba dediğin, arkadaş gibi senin tercihinle girmiyor ki hayatına... Çoğu sen yokken var. Mühim olan, hayatını onlarla sürdürüp sürdürmek istememen.
Tekrar Çehre’ye dönersek, velev ki Nebahat Hanım şöhret oldu, çıktığı yumurtayı beğenmiyor, ailesini, kardeşini reddediyor! Allah için doğruyu söyleyin, böyle bir kardeşiniz olsa adını anar mısınız, yüzüne bakar mısınız, onu hayatınızda ister misiniz?
O yüzden bu “Bir kez gelsin hasret giderelim” samimiyetsizliklerini filan geçiniz...

Haberin Devamı