Cadde Kadın olsam en çok dudaklarımı beğenirdim

Kadın olsam en çok dudaklarımı beğenirdim

19.09.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Sunucu ve oyuncu olarak izlediğimiz Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan’ın oğlu Mehmet Aslan, “Kadın olsaydım ilk dudaklarımı beğenirdim herhalde” diyor

Kadın olsam en çok dudaklarımı beğenirdim

‘ AYAKTA  Kal’ filmiyle üçüncü sinema deneyimini yaşayan Mehmet Aslan, ‘Benim Annem Dans Edemez’ yarışmasında da sunucu olarak çıktı karşımıza. Sunuculuğun sanıldığından daha zor olduğunu söyleyen Aslan, “Jürinin tamamı bilerek, orada konuşsun diye seçiliyor. Reyting için kavga et denmiyor, ama ima edilebiliyor” diyor. Aslan, genç hayranlarının ilgisine alışmış. Gözlerden uzak yaşadığı bir ilişkisi olduğunu söylüyor. Eğer bir kadın olsanız kendinizde neyi beğenirdiniz sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: “Fiziksel olarak, herhalde ilk dudaklarımı beğenirdim.”


Saman alevi gibi parlarım 

‘Benim Annem Dans Edemez’ yarışmasında sunucu olarak karşımıza çıkan Mehmet Aslan “Saman alevi gibi parlarım, babadan da kalma bir şey, ama beş dakikada geçer” diyor  

“Çılgın Dershane” filmi ve “Doktorlar” dizisinin yakışıklı oyuncusu Mehmet Aslan’ın gördüğü ilgiyi röportaj için buluştuğumuzda daha iyi anladım. Hayranları ‘İnanmıyorum! Ekrandakinden daha yakışıklısınız!’ diye fotoğraf çektirmek için etrafını sarıyor. O ise, alışmış  artık bu ilgiye, tevazuyla karşılıyor herkesi. Sorularımıza da, aynı rahatlık ve samimiyetle cevap veriyor. 

‘Benim Annem Dans Edemez’ yarışmasını sundunuz. Nasıl geçti canlı yayın tecrübesi?
Güzeldi. Sıradan bir yarışma gibi başladı ama üçüncü haftadan sonra boyut değiştirdi ve çok ilgi gördü.

Jüri sizce nasıldı?
Jürinin tamamı bilerek, orada konuşsun diye seçiliyor. 

Nasıl yani, böyle böyle konuşun mu deniyor?
Hayır, ama en azından ‘Sakın susmayın!’ diyorlar. Televizyon ekranlarında insanlara kendinizi izletmeniz lazım. İzletmek için de belirli kurallar var. İyi ya da kötü, reyting için o kurallara uyulması lazım. 

Reyting için kavga etmeniz söyleniyor mu?
Direkt olarak, reyting için kavga et denmiyor, ama ima edilebiliyor. 

Sema Çelebi’yi kavgacı buluyor musunuz?
Ben aslen Sema Hanım’ı çok eskiden tanıyorum ve aslında onun o kadar kavgacı olmadığını düşünüyorum. Gerçek hayatta daha uysal. Yoksa insan kendi kendini parçalar. Sema Çelebi, aslında kötü bir insan değil ama tabii hayatta kadın başına tutunmak çok zor ve tutunurken de erkek gibi davranıyor, bir nevi erkek gibi oluyorsunuz.  

Yarışma sunmaya devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Zaten ikinci teklifimi aldım. Haber öncesi yayınlanan, jürisiz bir yarışma olacak ve yirmi bir ülkede aynı anda yayına girecek. 

Milliyet Cafe yazarı Sabanur Kıraç, sizi şu şekilde eleştirdi: ‘Mehmet Aslan kimdir? Oyuncu ya da sunucu mudur? 
Eski bir yarışmacı mıdır? Yoksa sadece ünlü bir gazinocunun oğlu mudur? Kimdir bu Mehmet Aslan?’
Hepsi. Benim kim olduğumu bilmek istiyorsa, evet oyuncuyum, evet yarışmacıyım, evet sunucuyum ve evet babam, gazinocular kralı. Sadece de gazinocu değil ayrıca. 

Kadın olsam en çok dudaklarımı beğenirdim


Oyunculuk konusunda, sizi yeteneksiz bulanlar oluyor.
Bunu söyleyebilirler. Bir kişi, Al Pacino’ya da yeteneksiz diyebilir. Önemli olan sizi beğenen insanların, hâlâ sizi talep etmeleri. 

Sinem Kobal’la uyumlu bir ikili misiniz?
İlk dizim ‘Nefes Nefese’den beri Sinem’le birlikte çalışıyorum. Beş sene oldu ve bu birlikte yaptığımız üçüncü iş. Birbirimizi anlıyor, nasıl tamamlayacağımızı biliyoruz. Bir film daha çektik beraber. 

Evet, ‘Ayakta Kal’. Ne zaman vizyona giriyor?
16 Ocak’ta. Bu benim üçüncü filmimdi. ‘Çılgın Dershane’; Sinan Çetin’in çektiği ‘Go home Jenny’,  ki onun ne zaman vizyona gireceğini bilmiyorum, ve ‘Ayakta Kal’. 

Ortaokul ve liseyi Paris’te okumuşsunuz.
 10 yaşında Paris’e gittim ve 10 yıl Ecole Pascal’da okuyup Baccalaureat diplomasını aldım. Bir yıl Sorbonne’da psikoloji okuduktan sonra, Boston Üniversitesi’nde Uluslararası Ticaret okudum ve  Yeditepe Üniversitesi’ne geçip, aynı bölümü orada tamamladım.  

Babamı özlüyorum 


Gazinocular Kralı bir babanın oğlu olmak nasıl bir duygu?
Çok güzel bir şey. Siz çocukken babanızın Gazinocular Kralı olup olmamasının pek bir önemi yok. Farkı idrak etmiyor, size olan ilginin herkese olduğunu sanıyorsunuz. Ailem de, bu yüzden beni on yaşında oralara götürdü. Hayatımın yapıtaşı Fransa’da oluştu. 

Mesela...
Ben buraya İstiklal’den yürüyerek geldim. Hiç gocunmadım. Yolda fotoğraf çektirdim, bana baktılar mı hiç düşünmedim. Fransa’da yetiştiğim için bunları takmadan yaşıyorsunuz. Orada, her şeyi tek başıma hallediyordum. O yüzden de kimseye bağımlı kalmamayı öğrendim.

Kadın olsam en çok dudaklarımı beğenirdim
Paris’e gidene kadar nasıldı?

Kuyruk diye bir şey bilmezdim. Hiç vize almaya gitmedim. Devlet okulundaydım, bütün arkadaşlarım kapıcı çocuklarıydı. Hayatta kazanmamın sebebi şu: Ben kibirsizim ve kompleksim yok. Mütevazı olmanın hayatta her zaman kazandırdığına inanıyorum. 

Babanız, sizi ölümünden sonrasına hazırlarmış, doğru mu?
Doğru. Babamla benim aramda elli beş yaş fark vardı. Ben babamın nasihatlerini çok dinliyordum. Olacakları, insanların nasıl değişeceğini, kime güvenileceğini, kimin ne yapabileceğini anlatırdı. 

Ailenizde süren birçok dava var.
Hukuk onları halleder. Aile meseleleri hallolur.  Hayatımda, “acaba babam olsaydı ne yapardı?” diye düşünüp hareket ederim. O öldükten sonra hayatımı değiştirmedim. Dejenerasyon yaşamadım. Mesela spor arabam vardı, onu da satıp daha mutevazı bir araba aldım. Mükemmel bir babaydı, beni sıkmamış, yasaklara itmemişti.

Özlüyor musunuz babanızı?
Özlemez olur muyum? Ama ölüme isyan etmeye hakkımız yok. Babamla fiziksel olarak ayrı olduğumuzu düşünüyorum. Başka bir boyutta yaşıyoruz ilişkiyi. Yalnızken ‘Ah babacım’ diye onunla konuşurken, dua ederken, rüyalarıma sık sık girerken... Özlemini çekiyorum ama kendimi yalnız hissetmiyorum.  

Onun için 2008’de okul yaptıracağınızı söylemişsiniz.
Erzurum’da yaptırdım. 2008 deyip 2007’de bitirdim. Şimdi de Erzincan ve Sivas’ta yaptırmak istiyorum.


İlişkimi gözden uzak yaşıyorum

Genç kızlar sizi çok beğeniyor.
Bilmiyorum... Biraz evvel siz de şahit oldunuz. Sevilmek güzel bir şey.

Nasıl kadınları beğeniyorsunuz?
Doğal, belirli bir samimiyeti ve albenisi olan kadınları beğeniyorum. Çok güzel olmayabilir, ama sıcak bir gülüşü vardır.  O sizi kendine çeker, içinizi ısıtır. 

Bir kadın olsanız, kendinizde neyi beğenirdiniz?
Fiziksel olarak, herhalde ilk dudaklarımı beğenirdim. Ruhsal olarak da iyi niyetimi. 

En sevmediğiniz huyunuz ne?
Saman alevi gibi parlarım, babadan da kalma bir şey, ama beş dakikada geçer.  O yüzden de belki kalp kırabilirim ama o kişinin gönlünü almadan oradan gitmem. 

Aşık olunca çok kapılır mısınız?
Çok kapılırım... Boğa burcuyum. Ama artık  daha farklı sorumluluklarım var. İş hayatı, diğer problemler derken aşk sizi alıp götüremiyor.  

Şu anda hayatınızda birisi var mı peki?
Evet var. İlişkimi gözden uzak yaşıyorum ve bu da beni mutlu ediyor.

Ne kadar romantiksiniz?
Aşırı romantik değilimdir, ama ufak jestler yapmayı ya da hiç beklemediği bir anda büyük bir şey yapmayı seviyorum.

* Ne yaptınız mesela?
Uçağa binip Paris’e gideceğimizi sanırken, Hawaii’ye gittik...