AKIL OYUNLARI
Akıllı telefonlarla yaşadığımız, en samimi arkadaşlarımızın doğum günlerini sosyal medyadan kutladığımız, ‘Hareketsiz ve duygusuz çağ’ olarak adlandırdığım günümüzde, iki girişimci arkadaş, Trump Alışveriş Merkezi’nde ‘Escapist’ adlı bir eğlence projesine imza atmışlar.
Paradan ziyade emekle kurulan Escapist’in sahipleri Soner Emanet (Marmara Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı) ve Barış Koca (Marmara Üniversitesi Grafik Tasarım) ile altı macera dolu odayı gezdim.
Kâh bilim adamı kâh ajan, istemezseniz dedektif ya da süper kahraman olabileceğiniz akıl oyunlarını anlatmak, deneyimleri yazmak ve tasarımlardan bahsetmek bile sayfalar alır.
Özetle katılımcıların, bir saat içinde kendilerine verilen hikâye doğrultusunda, Escapist kaçış odasında yer alan bulmacaları ve şifreleri çözüp odadan çıkmak zorunda oldukları oyunların fiyatları, kişi başı bir kafede harcayabileceğinizden pek de fazla değil.
Mutlaka deneyimlemeniz gereken Escapist’i, evlilik teklifleriniz için kullanmanız da tavsiyemdir…
BANDIRA BANDIRA
Salı günü iftar için, Etiler Nispetiye Caddesi’nin paralelindeki sokakta bulunan; ruhundaki domates ve sarımsağı içeri adım atar atmaz hissettiğim İtalyan restoranı Trattoria La Scarpetta’ya uğradım.
İtalyan yemekleriyle ilk tanışmamı sağlayan ve sizin de www.amazon.com’dan satın alarak İtalyan damak tadına hâkim olabileceğiniz, Alphonse Bisignano’nun ‘Cooking The Italian Way’ adlı kitabından fırlamış izlenimi veren ‘Trattoria La Scarpetta’, adının hakkını layıkıyla veriyor.
Pazartesi günleri hariç haftanın altı günü hizmet veren, Etiler’den ayrılmadan yaz bahçesinde püfür püfür esintiyle yemeğinizi yiyebileceğiniz restoranın adıysa başlığımın nedeni...
İsmini İtalyanca’da ‘ayakkabı’ anlamına gelen ‘scarpa’dan türetilmiş ve halk arasında ‘tabağın dibinde kalan yemeğin suyunu sıyırmak için kullanılan lokma’ anlamında kullanılan ‘la scarpetta’dan alan Trattoria La Scarpetta’nın bir önemli özelliğiyse benim diyen şarkütericilere parmak ısırtacak şarküteri reyonu.
Masadan 1.5 kilo almış olarak kalkmamı sağlayan ve ismini bilmediğim şeflerini de ayakta alkışlıyorum...
‘YAPMIŞ’ WOLFGANG
“Arkadaş; giyerim cicili bicili kıyafetlerimi, toplarım eşi dostu, ‘kıyarım’ paraya ama İstanbul’u seyrederek ve ödediğim hesabın hakkını alarak yemeğimi yerim” diyorsanız birkaç tahminim olabilir nereye gideceğinizle ilgili...
Geçen haftanın tahminiyse Nişantaşı’ndaki The St. Regis İstanbul Otel’in teras katında bulunan Spago İstanbul...
Şef Wolfgang Puck’ın leziz parmaklarından çıkan menüsüyle, ağzınızı burnunuzu şekilden şekile sokup İtalyanca ya da Fransızca konuşmanıza gerek kalmadan sipariş verebileceğiniz yemek adlarıyla ve Puck’ın Hollywood ünlüleriyle çektirdiği fotoğraflarıyla bezenmiş dekorasyonuyla keyifli ötesi bir restoran Spago...
Kişi başı alkolsüz 120 - 200 TL’yi gözden çıkarıyorsanız; acılı biftek tartar, el kesimi linguine (kral yengeç, karides, ıstakoz ve safranlı emülsiyon eşliğinde), dana filet mignon, odun fırınından çıkmış füme Norveç somonlu pizza, tatlı olaraksa ‘sticky toffee date cake’ tavsiyelerim.