Ali Ağabey’in (Eyüboğlu) Milliyet Cadde’nin yayın yönetmenliğini devralmasıyla birlikte; Facebook, Twitter ve Instagram’da var olmayan Milliyet Cadde için hesaplar açılarak, benim oluşturduğum bir sistemle ‘Dijital Marka Yönetimi’ serüveni başladı.
Açıkçası ilk başta sistemin bu kadar başarıya ulaşacağını ben dahil hiçbirimiz tahmin etmiyorduk.
Türkiye’deki birçok gazete ve dergiden farklı olarak, reklam veren tarafından Milliyet Cadde’ye verilen her reklamın sosyal medyası ve anahtar kelime entegrasyonu ekibimiz tarafından ücretsiz olarak yapılıyor.
Neye mi yarıyor?
Diyelim süt satıyorsunuz... Sosyal medyada ‘süt’ yazıldığı anda, Milliyet Cadde’ye verdiğiniz reklam sayesinde sizin markanız ön plana çıkıyorsa bu sizin satışlarınıza yansıyor.
Devamı mı?
Aynı sistem yakında Milliyet ve Vatan gazeteleriyle devam edecek...
İSKENDERİN HASI
Yaklaşık iki yıl önce İstanbul’daki iskendercilerle ilgili bir dosya hazırlamış ve fiyat kalite dengesi sıralamasında, İstanbul’da birinciliği kazanan Bursa Kebap Evi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Cem Helvacı’yla, başkan yardımcısı Caner Helvacı’yla tanışmıştım.
Geçen pazar günü yolum Bursa Kebap Evi’nin, İstanbul Anadolu Yakası’nda bulunan Brandium AVM’deki şubesiyle kesişti.
Şubenin müdürüyle sohbetimde; hem firmanın kalitesini aynen koruduğunu, hem de iki yıl içerisinde daha da büyüyerek Türkiye genelinde 26 ilde 55 şubeye ve Almanya’nın Saarbrücken kentinde de bir ‘master franchise’ şubeye ulaştıklarını öğrendim.
Bursa Kebap Evi’nin bu kadar büyüdükten sonra bile her şubede aynı standardı koruyabilmesinin nedeni; tüm şubelerine aynı merkezden tedarik edilen etinden, domates sosundan ve tereyağından kaynaklanıyor...
1000 derecede közlenmiş özel domates soslarını, keçi sütünden yaptıkları ve kaya tuzuyla harmanladıkları tereyağlarını, daha yemeden sadece kokusundan kendinizi başka diyarlarda hissedeceğiniz etini mutlaka tatmalısınız Bursa Kebap Evi’nin.
Bayilikler vermeye devam eden Bursa Kebap Evi’ne tebriklerimle...
VEFALI ROCK
Efsanevi İngiliz Rock Grubu ‘The Charlatans’ın, 14 Ağustos Cuma günü Küçükçiftlik Park’ta BKM organizasyonuyla konser vereceğini, Biletix’in etkinlik takviminde gezinirken öğrendim.
“Rock müziğini sevmeme neden olan grup” diyebileceğim ‘The Charlatans’ın biletleri tükenmek üzere, hem de basında yoğun bir haber bombardımanı yapılmamış olmasına rağmen.
1990 yılından bugüne, çıkarttıkları 12 albümle rock severleri peşinden sürükleyen ve son olarak dünyanın en prestijli açık hava festivallerinden Glastonbury’de sahne alan grup, bu sefer İstanbul’u sallayacak.
‘The Charlatans’ın bu kadar sevilmesinin iki nedeni var...
İlki, şarkılarındaki melodik yapı nedeniyle dinleyenleri 60’lar ve 70’lere yolculuk yaptırarak hikayeler anlatmaları. İkinci ve en önemli nedeniyse, kuruldukları 1989 yılından bu yana grup üyelerinin hiç ayrılmamış olmaları.
14 Ağustos’ta kulaklarımızın pasını silecek olan konser, grubun yıllarca birlikte çaldıkları davulcuları Jon Brookes’un beyin kanseri nedeniyle ölmesinin ardından, yeni albümleri ‘Modern Nature’la, Brookes’un adına yaşatmayı hedefliyor.
