Geçen hafta çalışkan ötesi bir belediye başkanıyla tanıştım. Siyasetçilerin erken seçim telaşına düştüğü şu günlerde Süleymanpaşa Belediye Başkanı Sayın Ekrem Eşkinat’ın başka bir telaşı var; 4 - 6 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek Trakya Bağ Bozumu ve Ekoloji Festivali...
Tekirdağ ve çevre illeri sakinleri için (buna İstanbul’da bu hafta sonu, sonbaharın ilk günlerini açık havada yaşamak isteyenler de dahil) mükemmel bir alternatif olan festivalde; binlerce yıllık bağ bozumu geleneği ekoloji bilimi ile buluşacak.Sahil alanında ve festival özelinde seçilen bağlarda gerçekleştirilecek programda; doğanın kaynaklarıyla ‘Ekoart’ sanatçılarının canlı performansları; Arcimboldo’nun ritim, dans ve hareket atölyeleri; fıçı çevirme, tepsi taşıma gibi eğlenceli yarışmalar; stantlarda ekolojik ürün satışı; Suzan Kardeş’in Balkan şarkıları konseri, DJ performanslar; Türkiye Klasik Otomobil Kulübü’nün festival alanı ziyareti derken etkinlikler saya saya bitmiyor...
Çoluk çocuk cümbür cemaat kaçırmayın bu açık hava eğlencesini...
GODIVA HİKAYELERİ
Pazartesi günü Godiva Çikolata Türkiye Müdürü Hande Ertan’la birlikte, markanın Zorlu Center’da konumlanmış mağazasında çok özel bir tadım gerçekleştirdim.Ertan’ın bu davetinden çıkardığım sonuç; Godiva’nın yeni çikolata koleksiyonu, limonatası ve dondurma çeşitleriyle, ulaşılamayacak kadar pahalı ve lüks algısını yıkmak istediğiydi...
Gelelim, her bir çikolatanın hikayesinin olduğu Godiva’nın yeni çikolata koleksiyonundan favorilerime:
Huitre Fondant: Belçika’nın Knokke sahil kasabasında ikinci Godiva mağazasının açılışı için hazırlanan, bitter çikolata içerisinde fındıklı pralin.
Nippon: Markanın Japonya’da açılan ilk mağazası için ürettiği, bitter çikolata içerisinde pirinç patlaklı fındıklı pralin.
Truffe Creme Brulee: Belçika kraliçesi olacak Elisabeth’in doğum günü için tasarlanmış, üzeri bitter çikolata ile dekore edilmiş, beyaz çikolata kaplı, fındıklı ve sütlü çikolatalı pralin dolgulu trüf.
Hani derler ya “Paranızın tam karşılığı” diye, işte tam da öyle tatlar...
LONDRA ‘SOFRA’SI
Karaköy Kemankeş Caddesi’nde keşfettim, Hüseyin Özer’in sadece lezzetiyle değil ruhuyla da markalaşmış restoranı Sofra London Karaköy’ü...
Hüseyin Özer’in mutfağından temizliğine, misafir ilişkilerinden marka yönetimine “Başında durmadığın iş senin işin değildir” mantığıyla koşuşturduğu restoranda bir taraftan yemeğimi yedim. Bir taraftan da çobanlıktan Ankara’da çakmaklara benzin doldurma hikayesine, maddi imkansızlıklar nedeniyle dönemin Cumhurbaşkanı sayın Süleyman Demirel’e kendisini okutması için yazdığı mektuba ve sonunda Londra’ya kadar uzanan sayfalara sığmayacak çok ilginç hayat öyküsünü dinledim...Sofra London Karaköy’den tavsiyelerim:
Uskumru ezmesi 12 TL
Kuruyemiş salata 14 TL
Kuzu etinden köfte (Dana eti tutkunu olarak İstanbul’un en iyi köftelerinden olduğunu söyleyebilirim) 20 TL
Süt danası ciğeri 25 TL
Londra Kraliyet Ailesi’nin kahvaltı menüsünün bire bir hazırlandığı kahvaltısını, maalesef akşam saatlerinde gittiğim için tadamadım ama kulağa oldukça ilginç gelmiyor mu?
