27.08.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
ROGER EBERT
Karate Kid’i (1984) izlediyseniz yeniden çevrilmiş 2010 hali hatıralarınızı canlandıracaktır. Tebrik ediyorum. Esas hikaye üç devam filmine esin kaynağı olacak kadar kalıcıydı. Şimdiyse karşımızda Mr. Miyagi rolünü 56 yaşındaki Jackie Chan’in canlandırdığı, neredeyse bütün mekanları Çin’de çekilmiş eğlenceli bir uyarlama var.
İlki, o dönemin en iyi filmlerinden biriydi. Şimdi izleyeceğimiz onun kadar çiçeği burnunda bir film değil; 1984’deki filmin noktası virgülüne kadar aynısı olduğu için bizi pek de şaşırtmıyor. Ama bu da kendi ayakları üzerinde durmayı başaran tatlı ve iyi kotarılmış bir film. Çin’deki mekanlar görsel bir merak uyandırıyor. Dağlardaki ve Çin Seddi’ndeki sahneler çok şaşaalı. Karakterler bir kez daha bizleri kendilerine bağlayabiliyorlar.
Esas filmin en önemli varlığı, Mr. Miyagi rolüyle Oscar’a aday gösterilen Pat Morita’ydı. Jackie Chan o kadar meşhur ki, münzevi hademe görüntüsünün altından bir dövüş sanatı ustası çıkardığında kimse şaşırmıyor. Ama Chan, ekranda asla kasım kasım kasılan maço dövüşçüleri canlandırmamıştır. Onun tılsımı kendi kendini dalgaya alan kalitesinden gelir. Bu filmde her zamanki şen şakrak mizacına gem vurarak ve renk vermeyerek en doğrusunu yapıyor.
Jaden Smith yakışmış
Onun genç çırağı rolündeki, Will Smith ve Jada Pinkett Smith’in oğulları Jaden Smith’in sahneye yakışan bir varlığı var. Dre Parker, Ralph Macchio’nun canlandırdığı ürkek karakterden daha sakin bir çocuk, fakat rakiplerinin karşısında o kadar ufacık kalıyor ki, oğlanın okulda başkaları tarafından ezilme korkusunu anlamamak mümkün değil. Bu olay meydana geldiğinde de 1984’deki filmi unutup bu filmin keyfini çıkarmaya başlıyoruz. Ne demişler? Geçmişe mazi derler.
Hikaye gene bir çocuğun etrafında dönüyor. Eşinden yeni boşanan annesi onu, doğduğu ülkeyi ve arkadaşlarını terk etmek ve uzaklara, Detroit’ten Pekin’e taşınmak zorunda bırakıyor. Çocuk bundan nefret ediyor. Derken Meiying (Han Wenwen) adında şirin mi şirin genç bir kemancı ona gülümsüyor ve hayat yeniden umut verici bir hal alıyor. Tabii okuldaki zorba Cheng (Wang Zhenwei) olmasaydı. Bu yaratık o kadar sadist ki, onun gaddar kung fu antrenörü Li Usta’yla (Yu Rongguang Yu) tanışana kadar çocuğun neden böyle davrandığını anlamakta güçlük çekiyoruz. Canavar Li adeta çocukları istismar etmenin yeni bir yolunu bulmuş: Onlara birbirlerini dövdürüyor.
Herkes İngilizce biliyor!
Hikaye olması gerektiği şekilde devam ediyor. Dre yavaşça, kendisini Cheng’in elinden kurtaran Mr. Han’ın kalbini yumuşatıyor ve onu, kendisine kung fu’nun sırlarını öğretmeye ikna ediyor. Eğitim iyi gidiyor. Bu sırada Dre ve Meiying birbirlerini özel günlerinde yalnız bırakmayacaklarına dair bir anlaşma yapıyorlar: yani oğlanın kung fu turnuvası, kızın keman resitali. Bir de kızın ailesinin, oğlanı kızlarına uygun bulmama saçmalığı var. Haydaa! Dünya çapında bir müzisyenin ailesi, bir kelime Çince bilmeyen Detroit’ten gelme bir kung fu öğrencisini neden kızlarına uygun bulmaz ki?
Dre’nin ve filmin hayrına, Çin’de konuşması gereken herkes de İngilizce biliyor. Filmin kung fu turnuvasında doruğa çıktığını söylememe gerek yok. Şampiyonada Dre’nin Chen’le eşleştiğini de tahmin edebiliyorsunuzdur. 1984’deki filmin yönetmeni “Rocky”i de çeviren John Avildsen’di. Yeni filmin yönetmeni Harald Swart benim ilgimi çeken yönetmenlerden biri olmadı. Geçen sene Pembe Panter 2’yi çekmişti. Ama burada, Christopher Murphey’nin sağlıklı senaryosu ve Harry Potter filmlerinde çalışan Roger Pratt’in sinematografisi sayesinde, insanı içine çeken turp gibi sağlam bir film ortaya çıkarmış. Biraz uzun sürüyor; ama o şampiyona var ya...