Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

ABD Başkanı Donald Trump, 13-16 Mayıs tarihlerinde Körfez ülkelerini kapsayan bir tura çıkıyor. Papa Françekso’nun cenazesine katılmak için gittiği Roma’yı saymazsak -ki bunu ayrı değerlendirmek gerekiyor- ABD başkanlarının ilk yurt dışı ziyaretlerini Kanada veya Avrupa’ya yapma teamülünü ikinci döneminde de bozdu. Birinci döneminde olduğu gibi ilk durağı yine Suudi Arabistan.

Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de ekleneceği tur, ABD Başkanı’nın öncelikli odağının ekonomi olduğunu kanıtlıyor. Derdi gerçekten diplomasi ve bölgeye barış getirmek olsaydı İsrail’i, Filistin’i ya da iki ülke arasında ateşkes için kesintisiz çalışan, bölgenin en önemli ülkelerinden Mısır’ı da programına dahil ederdi. Belli ki amacı ekonomik kazanımlarla bu ziyareti tamamlamak.

Haberin Devamı

Tura dair iddialar

ABD Başkanı Trump, Pazartesi çıkacağı tura dair beklentiyi şu sözlerle yükseltti:

“Çok ama çok büyük bir duyuru yapacağız, ne olduğunu söylemeyeceğim ama çok olumlu olacak. Çok önemli bir konuda uzun yıllardır yapılan en önemli duyurulardan biri olacak.”

Bu satırlar yazılırken o duyurunun ne olacağına dair bir açıklama yapılmamıştı ama iddialar muhtelifti. Onlardan ilki Trump’ın Basra Körfezi’nin (Persian Gulf) ismini Arap Körfezi olarak değiştireceği, diğeri İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkileri geliştirmeyi hedefleyen İbrahim Anlaşmaları’na Suudi Arabistan’ın da dahil edileceği, sonuncusu ise Gazze’ye dönük bir yardım planının açıklanacağıydı.

Suudiler’in net tutumu

Riyad, Trump’ın ilk döneminde başlayan ve Joe Biden döneminde devam eden, İsrail ile ilişkileri normalleştirmeyi hedefleyen İbrahim Anlaşmaları’na hep mesafeli durmuştu. Bunun sebebi Filistin meselesine bakışı, iki devletli çözüm konusundaki net duruşuydu.

Meseleye Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn gibi pragmatik bakmadı ama 7 Ekim sonrası Gazze’de yaşanan orantısız karşılık, belki ilerleyen dönemlerde sıcak bakabilecek Riyad’ı o noktadan daha da uzaklaştırdı. Dolayısıyla Trump’ın bu hafta başlayacak Körfez turunda bu konuda bir açıklama beklemek ham hayal. Dahası Washington da anlaşılan o ki artık bu duruşu anlayıp, bunu bir müzakere konusu yapmaktan çıkarmış durumda.

Haberin Devamı

Sivil nükleer müzakereler

Suudi Arabistan bir süredir enerji çeşitliliğini sağlayabilmek için petrolün yanı sıra uranyum zenginleştirme hevesinde; ancak bölgede bu çabanın İran’a karşı olduğu düşüncesiyle silahlanmanın artmasından endişe ediliyor. İran’ın kapasitesini sınırlamak için dolaylı görüşmeler yürüten ABD’nin de bölgede yeni bir uranyum zenginleştirme çabasına mesafeli yaklaştığı biliniyor. Bu yüzdendir ki Washington-Riyad sivil nükleer görüşmeleri devam etse de bu ziyarette bir anlaşmanın imzalanması beklenmiyor.

Hal böyleyken, iki tarafın da istediğini alamayacağı bir ortamda Trump’ın ABD ekonomisine kazandıracak yatırım formülleriyle gelmesi bekleniyor. Reuters haber ajansı Trump’ın Riyad’a 100 milyar doların üzerinde bir silah paketi teklif edebileceğini yazdı. Suudi Arabistan’ın ABD’deki yatırım paketini de bir trilyon dolara çıkarılması ihtimaller arasında. Trump ailesinin Körfez’de kuleler inşa etme niyetlerini de unutmayalım.

Haberin Devamı

Gümrük tarifeleri 

ABD Başkanı Donald Trump gümrük tarife kararlarını şimdilik askıya alsa da Körfez için biçtiği oran yüzde 10’du. Petrol ve gaz bu orandan muaftı ancak muhtemelen tarifelerin geleceği de Körfez ülkeleri ile konuşulacak başlıklardan. Ancak Washington yönetiminin asıl hedefinin Körfez’i, Çin’e karşı ‘ileri teknoloji yatırımlarında bir üs olarak kullanmak’ olduğu anlaşılıyor. Sadece geçen yıl Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki girişimcilerin akıttığı toplam 3,2 milyar ABD dolarının yüzde 60’ını çekmişti. Trump’ın Körfez’de daha ucuz ve yenilikçi üretim için dev iş birliklerinin kapısını aralaması şaşırtıcı olmaz.