16.06.2012 - 19:04 | Son Güncellenme:
Haber: Elif Eren Altınarık Seda Naniç Zeybek
Profesör Dr. Deniz İncedayı Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi Başkanı:
“Kamu adına önemli kayıplar yaşıyoruz”
Mimarlar Odası Başkanı Prof. Dr. Deniz İncedayı’yla, İstan-bul’un yoğun mimari faaliyetleri ve kentsel dönüşüm projeleri kapsamında karar mekanizma-larını konuştuk ve İstanbul’un bizi affetmesini diledik.
İstanbul’un kentleşme yapısına kimler, nasıl karar veriyor? Mimarlar Odası’nın misyonu ve vizyonu nedir?
Mimarlar Odası, 58 yıllık bir kuruluş ve Anayasa’da tanımlanmış kamu kurumu niteliğinde. Toplumsal sorumluluğun, kamu yararının, kentsel mekanda kişisel çıkarlardan öncelikli olduğuna inanıyoruz.
İstanbul’un yoğun mimarlık faaliyetlerine açıldığı bu dönemde bunu nasıl sağlıyorsunuz? Olağanüstü mimari faaliyetlere açılmış olan sadece İstanbul değil, Türkiye’nin geneli. Burada hem Mimarlar Odası’na, hem de sivil toplum örgütlerine büyük sorumluluk düşüyor. Bunu doğru yönlendirmek, katılımı, şeffaflığı sağlayabilmek ve öncelikleri doğru belirlemek önemli. Hükümetin, belediyelerin yeni birçok projesi var. Yurt dışından gelen talepler var. Bu süreçte bizim ilkemiz öncelikle; toplum yararı.
Sistemi nasıl yorumluyorsunuz? Yöneticilerimiz mimari ve kentsel planlama alanında müdahaleci ve tek merkezli yaklaşımı benimsemiş durumda. Taksim olsun, Haliç Köprüsü olsun, hepsinde aynı yaklaşım izleniyor. Kamu yararı göz ardı ediliyor, kamu değerleri satılığa çıkabiliyor, kamunun bellek ya da çevre haklarına saygı duyulmuyor. Kültürel değerlere ve somut olmayan miras dediğimiz değerlere de saygı duyulmuyor. Kamu adına önemli kayıplar yaşıyoruz. Mimarlar Odası’nın asli görevi, mesleki denetim yapmak ama bakanlık, mesleki denetim ve uygulama yönetmeliğinde de değişiklikler yaptı. Tüm meslek odalarının denetim yetkisini azaltmak veya yok etmek istiyor-lar. Bu çok yanlış ve tehlikeli.
İstanbul’un kontrolsüz büyümesi en önemli problem-lerden biriydi bir zamanlar. Bu durum sürüyor mu? Şehir bölünür mü sizce ileride?Maalesef sürüyor. Hükümetin önerdiği projeler; yani kente yeni kentler eklemek ya da üçüncü köprü projesi gibi, aslında kentimizin hem ekoloji hem kültür değerleri açısından kimliğini yok etmek demek.
Alp Çağrı Günal GNL Entertainment Kurucu Başkanı:
“Madonna yalınayak gezmeyi seviyor”
Madonna’nın konser biletleri, piyasaya çıktıktan dört gün sonra tükenmişti. Popun kraliçesinin en kadim hayranları bile bu hıza yetişemedi. Eller boş kaldı. Sezon ajandasını kasıp kavuran Madonna konserinin arkasındaki en önemli isimlerden Alp Çağrı Günal, organizasyon sürecini anlattı.
Konser veya festivallere gelecek sanatçıları nasıl belirliyorsunuz?
Türkiye’ye konsere gelme ihtimali olan tüm sanatçıların bilgisi bize geliyor. Uygunsa teklifte bulunuyoruz. Başka firmalar da teklifte bulunuyor tabii. Kimin teklifi iyiyse, kimin ilişkileri güçlüyse onda kalıyor iş. Her zaman para belirlemiyor bu süreci. İlişkiler, firmaların güvenirliği de önemli. Türkiye’de bu seviyede iş alabilecek 5-6 firma var.
Sanatçıların özel istekleri hep merak edilir ve konuşulur. Biz de soralım; ne gibi kulis istekleriyle karşılaşıyorsunuz?
19 yıl önce, Ahmet San’ın düzenlediği Madonna konseri benim ilk işlerimdendi. O zaman Madonna, Conrad Hotel’de kalmıştı. Odanın zemini sökülüp doğal ahşap kaplandı. Çünkü yalınayak gezmeyi seviyor.
Ben bu tip istekleri kapris olarak görmüyorum. Önceden söylendiği sürece yapamayacağımız şey yok. Esas bizi zorlayan, dengesiz ya da ani taleplerde bulunanlar.
Arif Akkaya Şehir Tiyatroları Sanat Yönetmeni:
“Tiyatrolarda durum vahİm”
Tiyatro sahnesi için ‘oyuncunun er meydanı’ derler. Bugünlerde er meydanında farklı oyunlar oynanıyor. Bu oyunun, bu sefer bir galibi olacak gibi, tarih yine tekrar edecek mi? Şehir Tiyatroları Sanat Yönetmeni Arif Akkaya’yla bu yeni oyunu konuştuk.
Şehir Tiyatroları’nda bugüne kadar sistem nasıl işliyordu, söz konusu tasarıyla nelere müdahale ediliyor, neler değişiyor?
Devlet ve şehir tiyatrolarında kadro alımı durduruldu. Bu, konservatuarlardan mezun olacakların, şehir ve devlet tiyatrolarına alınmayacağı anlamına geliyor. Durum trajik. “Sistem nasıl işliyordu?” sorusuna gelirsek; şehir tiyatrolarında genel sanat yönetmenini atayan belediye başkanıdır. Kendi kültür-sanat danışmanıyla bu atamayı yapar. Ama genel sanat yönetmeni görevine, yetkisi olmayan biri atandığında üzerimizde belediyeye bağlı bir bürokrat oluyor. Hangi oyunların oynanacağına onlar karar veriyor. Biz başımıza içimiz-den bir tiyatrocu istiyoruz.
Özelleştirme gerçek olursa, tiyatroları nasıl bir gelecek bekliyor?
Devletin sanatçısı olamayacak. Devlet Opera ve Balesi diye bir şey olama-acak. Ne kültür, ne sanat, ne bale ne opera kalacak. Dünyanın her yerinde şehir tiyatrosunda repertuarı genel sanat yönetmeni belirler. Burada belediye başkan yardımcısının da dahil olduğu yedi kişilik edebi heyet belirleyecek. Yine onların seçtiği müdürün ikinci adam, genel sanat yönetmeninin de üçüncü adam olduğu bir yönetmelik var. Yönetmenler genel sanat müdürünün uygun gördüğü oyunlar arasından oyun seçecek. Durum vahim.