Cadde Komediyi kadına yakıştırdı!

Komediyi kadına yakıştırdı!

02.10.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hep sıkıntı ve güçlüklerden çıkmaz ya başarı öyküleri, Gülse Birsel'in hayatı da kendi tabiriyle bir tür Meg Ryan filmi. 'Komedi'yi çevreleyen aşk sahneleri de var, başarı da...

Komediyi kadına yakıştırdı

Biraz başka yerlerde dönüp dolandıktan sonunda hayat onu tam da istediği gibi izlenip alkışlanabileceği yere getirdi... Hep sıkıntılardan, güçlüklerden çıkmaz ya başarı hikâyeleri, Gülse Birsel'inki de bir 'Küçük Prenses masalı'...11 Mart 1971'de Cihangir'de dünyaya gelir Şener ailesinin küçük kızı Gülse. Kendisinden 15 yaş büyük abisinin ve 13 yaş büyük ablasının ardından. Avukat Gültekin Bey ile ev kadını Semiha Hanım'ın isimlerinin ilk hecelerinden oluşur "Gülse" adı. Ve bu temenninin hakkını verir, hep güler gerçekten... Gayet 'hokkabaz' bir çocuktur, hele misafir gelince bütün numaralarını sergiler peş peşe. Taklitler, şarkılar... Florya'daki yazlıklarında akşamüstü mangallar yakıldı mı Gülse'nin de sahne alma vakti gelir. Annesinin allı pullu şalını omzuna alıp önce ev ahalisini eğlendirir, ardından konu komşuya turneye çıkar. Kendisini bildi bileli alışıktı beğenilip onaylanmaya... Evin en küçüğü olarak ne yapsa en az dört yetişkin tarafından alkışlanıyordu. Annesi, babası, ablası, abisi... Bütün komik lafları, yazdığı kompozisyonlar, oynadığı oyunlar her birinden ayrı ayrı tezahürat alırdı... Ortaokul ve liseyi Beyoğlu Anadolu Lisesi'nde bitirir. Son sınıfın yazında İsviçre'de 'Leydi Okulu'na devam eder üç ay. Oradan yemek, çiçek aranjmanı gibi konularda uzmanlaşmış ideal bir eş adayı olarak çıkmaz belki ama bir sürü komik anı biriktirir... Lisenin ardından biraz dolduruşa gelerek ve pek de bayılmayarak Boğaziçi Üniversitesi'nde ekonomi okur. Bir başarı simgesidir Boğaziçi Ekonomi ve buna erişmiştir işte. İkinci sınıftayken bakar ki öğleden sonraları boş geçiyor, bir iş bulmaya karar verir. Tam da o sırada bir arkadaşı Ercan Arıklı'nın Boğaziçi öğrencisi gazeteci adayları aradığını söyler... Birkaç gün sonra Aktüel dergisinde başlar Gülse Şener. Derginin 'çömezleri' Kürşat Başar, Ayşe Arman ve odur. Okul bitene kadar Aktüel'deki 'stajyerliği' devam eder, mezun olunca da Columbia Üniversitesi'nin yolunu tutar. Ailenin gönlü yapılmıştır, sırada kendi istekleri vardır artık. Dergide staj dönemi Columbia Üniversitesi'nde sinema mastırını bitirip döner, bu kez televizyonda çalışmayı koymuştur aklına. Ercan Arıklı'nın önayak olmasıyla başlar atv Haber'de muhabirlik günleri... Ardından sabah haberlerinde editörlük... Bir yılın sonunda yine Arıklı'dan gelen teklifle koşa koşa Esquire dergisine gider. Her şey çorap söküğü gibi gelir sonra. Esquire'ın ardından uzun süre Harpers Bazaar'ı çıkarır, ardından Sabah'ta köşe yazılarına başlar. Gülse Şener'in Gülse Birsel olmasına ise Zeki Triko'nun düzenlediği bir Cannes gezisi sebep olur. Ortak arkadaşları Ayşe Arman tanıştırır Murat Birsel ile Gülse'yi. Kendi tabiriyle 'Meg Ryan filmi' tadında bir hayata da böyle bir aşk yakışır nitekim. Bir yıl sonra, 1999 Ağustosu'nda evlenirler. Aşk zamanı... "Bir yıldız doğuyor"dur yavaş yavaş. atv'ye g.a.g. adlı bir program hazırlayan ekip, Sabah'taki komik yazıların sahibiyle tanışmak ister günün birinde. Ama komik bir kadın yerine mesafeli ve soğuk bir sarışın bulurlar karşılarında. Tam "Olmaz" derken kameranın ışığı yanar ve bu 'soğuk' kadın bir konuşmaya başlar, durdurabilene aşk olsun. Derhal bir smokin bulunur ve ilk çekim yapılır. Türkiye reklamları Gülse Birsel'in gözünden izlemeye başlarken, Şener ailesinin küçük kızı hayal ettiğinden de fazla seyirciye kavuşmuştur. 2003'te gazete yazılarını ve bazı g.a.g metinlerini "Gayet Ciddiyim" adlı kitapta bir araya getirir. Bunu "Hâlâ Ciddiyim" ve "Yolculuk Nereye Hemşerim?" izler ve üç kitap da çok satanlar listesinde baş köşeye kurulur. Kitapları başköşede Derken çocukluktan beri aklında olan oyunculuk girer devreye. Ancak başrol üstlendiği "Eyvah! Eski Kocam" adlı dizi birinci bölümden sonra kaldırılır. 2004'te başlayan "Avrupa Yakası" senarist olarak ünlenip Aslı rolüyle oyunculukta da şeytanın bacağını kıracağı gerçek bir dönüm noktası olur Gülse Birsel'in hayatında... Yalnızca onun mu? Gelip geçen, kalan giden bütün oyuncularının, hatta hatta seyircilerinin de...Dört kişilik Sütçüoğlu ailesinin maceralarıyla başlayıp, şahane Hümeyra ve Gazanfer Özcan'ın 'yeniden doğuşunu' müjdeleyen dizi yıldan yıla değişir, gelişir, beğenelim beğenmeyelim güzel Türkçemize yeni yeni sözcükler ve espriler katar. "Oha falan oldum" mu istersiniz, "Oldu, gözlerim doldu" mu... Gülse Birsel iyi bildiği bir çevrenin yaşam tarzını anlatırken herkesi kıyısından köşesinden bir şekilde yakalamayı başarır. 'Volkan' Ata Demirer gider, 'Şesu' Bülent Polat gider, 'tiki kız Selin' Evrim Akın gider, yerine Burhan'ı, Gaffur'u, Sacit'i, Makbule'yi yaratır Gülse Birsel. Ve Engin Günaydın, Peker Açıkalın, Tolga Çevik, Hasibe Eren gibi dört iyi oyuncuyu daha katar bünyeye. Herkesin birbirine Gaffur'un ağzından "Beni beğenmiyor musun?" dediği bir devir açılmıştır kaçınılmaz olarak...Gelgelelim, bu yıl da son yılların en büyük TV fenomenlerinden Gaffur çıkıverdi diziden, buna karşılık Şahika (Binnur Kaya) ve Cesur (Gürgen Öz) geldi. "Giden gider, kalan sağlar bizimdir" deyip yoluna devam ediyor Gülse Birsel ısrar, inat ve müthiş bir güvenle. Nitekim tutturuyor da her seferinde. "Komedi kadına yakışır mı yakışmaz mı?" tartışmalarını delip geçmiş, ülkenin yıllardır en çok izlenen komedi dizisini yazmış, o güvenmesin de kim güvensin kendine? Gerçek dönüm noktası