Kuzguncuk huzuru

Ferhat Göçer ve Ömür Gedik çiftinin çok yoğun bir çalışma tempoları var. Ama ne tempo... Göçer’in gündeminde şu sıralar konserleri, turneleri, çıkarmayı planladığı dördüncü albümün hazırlığı ve “Biri Bana Gelsin” adlı TV programı bulunuyor. Gedik’e gelince... Onun durumu çok farklı değil. Dışarıda bu kadar yoğun, yorucu ama bir o kadar da renkli hayatı olan bir çiftin doğal olarak yaşadıkları eve kavuşma anı muhteşem olmalı... “Olmaz mı, çok sevdik ikimiz de burayı” diyorlar. Ömür Gedik ve Ferhat Göçer bu eve altı ay önce taşınmış.

İkimizin de beğendiği tek ev
İki katlı, 190 metrekarelik kullanım alanı olan evin giriş katında üç oda, mutfak, salon, misafir tuvaleti ve banyo bulunuyor. Alt katında ise küçük bir oda var. Gedik, “Aslında 1885’te Mahmut Cemil Efendi tarafından yapılan bir yalıymış burası... Daha sonra yıkılarak, altı daireli bu yalı apartpanı inşa edilmiş. Adı da Cemil Molla Yalısı olarak anılıyor hâlâ. Tutmaya karar verdiğimiz gün Ferhat’la internete girip araştırmasını yapmıştık hemen” diye anlatırken salon kapısında Ferhat Göçer beliriyor, “Hoş geldiniz, ama ben kaçmak zorundayım” diyerek kibarca elini uzatıyor. O toparlanıp gitmeye hazırlanırken biz de bundan yararlanıp evle ilgili soruları arka arkaya sormaya başlıyoruz Göçer’e.
“Aslında bu evin benim için en unutulmaz yanı tutulma hikâyesidir. Düşündükçe şaşarım hâlâ” diye anlatıyor Göçer. O sırada söze Ömür Gedik karışıyor. “Çünkü o kadar çok ev bakmıştık ki sayısını unuttum. Hepsine bir kulp bulmuştu. Onun beğendiklerini ben beğenmedim. Burası ikimizin de beğendiği tek ev” diyor gülerek.

Görmeden tuttuk
Göçer başıyla onaylıyor ve anlatmaya devam ediyor: “Beylerbeyi Mado’da otururken, yanımızdaki arkadaşlarımıza ev bulamama konusunda yaşadığımız sıkıntıları anlatıyorduk. Sonra yanımıza biri geldi ve ‘İstemeyerek kulak misafiri oldum. Ben emlakçıyım Ferhat Bey. Size yardımcı olmak istiyorum” diyerek numaramı istedi. ‘100’e yakın emlakçıda numaram var, sizde niye olmasın’ diyerek verdim hemen.
İki gün sonra aradı ve bu evden bahsetti. Ben de işim olduğu için Ömür’ün gitmesini istedim. Ama içimde iyi bir his vardı o gün. O da mutsuz hatta ayakları geri giderek buraya gelmiş. Telefon açtı ve ‘harika bir manzarası var’ diyerek evi anlatmaya başladı, ‘tamam tuttuk’ demiştim görmeden.”

Bu ev hepimize çok iyi geldi
İçeri ilk adım attığında tam da gözünde canlandırdığı gibi bir tabloyla karşılaşmış Göçer. Evin tadilatı bir ay sürmüş. Dekorasyon işini tamamen bir mimara bırakmışlar. “Zaten öyle bir zamanımız olamazdı o işler için” diyor. Evdeki eşyaların tamamı burası için özel yapılmış. “Ama daha boşken gelip, şimdi fiskos koltuklarının olduğu camın kenarında saatlerce manzaraya bakarak bir minder üstünde sohbet ederdik” diyor o günleri hatırlayarak Gedik.
“Evdeyken Ferhat arkadaşlarıyla Playstation oynamaya bayılır. Genelde o bilgisayar başında olur, ben de yemek masasında yazılarımı yetiştirmeye çalışırım. Bu ev bizi kendine bağlamayı da güzel başardı. Çok seyahat ettiğimiz için içindeyken pek çıkmak istemiyoruz” diyor Gedik. Köpeklerinin bile huyu değişmiş. “Burası hepimize çok iyi geldi” diyor.

Kuzguncuk’ta hayat
“Peki Kuzguncuk’ta hayat nasıl?” diye soruyoruz. “Şahane. Büyüsü olan huzur dolu bir semt” diyor Gedik. Burası üzerine belki ileride bir de Kuzguncuk şarkısı yazar Göçer, kimbilir. Göçer gülerek, “Ama yazarsam Ortaköy’e yazarım, ne de olsa karşımda orası var” diyor. Burada sayfiyede gibi olduklarından trafik olsa da 5 dakikada karşıya vardıklarından bahsediyorlar. Konu saatten açılınca Göçer, geç kaldığını fark ederek kapıya yöneliyor...