Cadde Müzik sektörü S.O.S veriyor

Müzik sektörü S.O.S veriyor

09.09.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Korsan kaset satışları, albümlerde çalan saz ile orkestra elemanlarının dolar bazında çalışması, sanatçıların transferlerini dolar olarak istemeleri bir çok müzik şirketini zor duruma soktu...

Müzik sektörü S.O.S veriyor

Müzik sektörü S.O.S veriyor

Korsan kaset satışları, albümlerde çalan saz ile orkestra elemanlarının dolar bazında çalışması, sanatçıların transferlerini dolar olarak istemeleri bir çok müzik şirketini zor duruma soktu...

Yıllardır müzik sektörünün başına dert olan korsan kaset uygulaması, son günlerde albümleri en iyi satan Tarkan ve Sibel Can için de karabasan haline geldi. Milyon dolarlık albümler Türkiye'nin hemen her yerinde kurulan açık pazarlarda değerinin çok altında fiyatlarla korsancılar tarafından piyasaya sürüldü. Bunun sonucunda da sektör büyük yara aldı. Müzik şirketlerinin yetkilileri ve sahipleri Türkiye'de ekonominin düzelebileceğini, ama müzik sektörünün her geçen gün daha da kötüye gittiğini söylediler. Bu konuyla ilgili yaptığım geniş araştırmayı ve alınması gereken önlemleri, Şenay Düdek röportajı olarak sizlere sunuyorum. Dilerim müzik sektörüne bir katkım olur.

Önce, MÜYORBİR Genel Sekreteri olan, yıllardır önce gazeteci, sonra prodüktör, menajer ve organizatör olarak müzik sektörünün içinde saygın bir isme sahip Ali Rıza Türker'in görüşlerini öğrenelim: "MÜYORBİR 2000 yılının nisan ayında kuruldu. Bugün Müzik Yorumcuları Derneği'nin 110 üyesi var. Serdar Ortaç, Mustafa Sandal, Orhan Gencebay, Emrah, Ferdi Tayfur, Zerrin Özer ve daha pek çok popüler arkadaşımız korsan kaset yapımcılarına karşı ortak bir savaş verme çabasındalar. Bu revizyonlar, Kültür Bakanı İstemihan Talay ve ekibiyle yapılan çalışmalar sonucunda yapıldı, 5846 no'lu yasa uygulanmaya başlandı. Telif konusunda gerek yorumcular, gerek yapımcılar bakımından haklar toplanmaya başlandı. Bu, müzik sektörü için tabii ki çok sevindirici bir durum. Sektör kan kaybettiği dönemde elele vermek, bu hakların zor da olsa yasal çerçevede alınır olması büyük mutluluk. Biz MÜYORBİR'i Baha Boduroğlu, Selçuk Alagöz ve avukat Ali Yüksel ile birlikte 2 sene önce kurduk. Hala çalışıyoruz. Korsan kaset olayında sanatçının örgütlenmesini sağlamak çok zordur. Ama istenilirse üç birlik, yani MÜYAP, MESAM ve MÜYORBİR bir araya gelir, tüm sanatçılar toplanır, Ankara'ya kadar da yürünür. Ben derim ki; Türk ekonomisi düzlüğe çıkacak ama müzik sektörü bana çok zor düzelir gibi geliyor. Çünkü Tarkan'ın CD'si 1.5 milyon liraya satılıyor. Gayrettepe'de 6 tane korsan kaset satan tezgah saydım. Devletin vergi kaybı ve yapımcının yatırım kaybı korkunç. Korsanlık had safhada. Hem devletin vergi kaybına yol açıyor hem de müzik sektörünü yaralıyor. Örneğin Hüseyin Emre, Sibel Can'a yatırım yaptı. Sibel Can'ın korsan kaseti 2.5 milyona satılıyor. Ne yazık ki telifin ve yapımcı hakkının bilincinde olmayan polisin de bu tezgahlardan albüm aldığını görüyoruz. Korsanlık çok fazla. Önlemek için 4 meslek birliğinin, devletle kolkola girerek savaş vermesi lazım. Sektör kan kaybettiği için MÜYAP da bizimle aynı görüşte. Bugün bandrollere ödenen paraların korsanla savaş için bir fona gitmesi lazım. Polisin kolluk kuvvetinin parası ödensin. Bandrole ödenen paralar özel bir kasada biriksin. Bir de hukuki bir savaş vermek lazım. Birtakım örgütler de var. Bunlar kasetleri evlerde çoğaltıyor. Ana kapaktan fotokopi yapıyor, basit bir jelatinle satışa sunuyor. Halk da Tarkan ve Sibel Can albümlerine 10- 11 milyon vermek yerine, 1.5- 2 milyon verip alabiliyor. Acı olan bir şey daha var, yasal plak firmalarının korsana karıştığı söyleniyor. Korsan piyasa bu haldeyken sektörün satışları acınacak hale gelmiştir. MESAM'dan ve Kültür Bakanlığı'ndan alınan bandrol sayısı 200 milyonlarda iken 2000'in sonlarında 17 milyona inmiş. Hangi varlıklı insan bu işin yatırımcılığını yapacak?

ŞD -Peki Ali, asıl devletin ne yapması lazım sence?
AT- Sektörün ileri gelenleri, yapımcılar, besteciler, yorumcular, bu konuyu prensip edinecek, İçişleri ve Kültür Bakanlığı ile kolkola mücadele edecekler. Bir de teknik açıdan müdahale gerekiyor. Gerçek olan, sektörün kendi içinde de revizyona girmesi. DMC'den Mirkelam çıktı. Çok kaliteli, müthiş bir çalışma. Batı dünyasındaki yüz akımız. Firması DMC, yasal satıştan iyi sonuç alabilmek için otomobil yarışması düzenliyor. Bu durum, bizim sektörümüzün hangi noktada olduğunu gösteriyor. Bu arada, şimdi aklıma geldi. Sevindirici bir gelişme oldu; Tarkan'ın avukatı aradı, popçunun MÜYORBİR'e üye olacağını söyledi. Telifi sömüren radyocular, televizyoncular bu işi yapmasın. Yasalar çerçevesinde bu işi yapmasın yani. Telif sömürüsü yüzünden, bir yandan korsan diğer yandan sektörün kendi içindeki gelişmeler ve işi bilmeyen kişilerin elinde olması bu işi bitirecek. Sektörde çoğu zaman mizahi olarak değerlendirilen bir olay var. Bir yapımın oluşması için bütün birimlerle dolar konuşuluyor. Darbukacı 125 -150 dolar istiyor. Ama fabrika çıkışı TL. Kaset 2, CD 4 milyon lira. Hangi yapımcı kara geçecek? Artık Türkiye'de açılan kampanyanın müzik sektörüne çok hızlı bir şekilde uygulanması lazım. Dünyanın hiçbir yerinde yabancı para birimiyle konuşup yerel para birimiyle kazanmak yoktur. Düşünün, dolarla hazırlanan kaset sokakta lirayla satılıyor. Burada en çok etkilenen yapımcı. Firmalar birleşip TL'ye dönsünler. Bunun için kampanya yapalım. Ben organizatörlük hayatımda, yaklaşık 1 seneden beri dolar konuşmuyorum. Zaten 6 aylık periyodlarda kuru sabitleyip yine dolar konuşuyorlar. Maliyetin dolar olmasını önlemek gerek.

Sibel Can, Ümit Besen, Aşkın Nur Yengi, Rafet El Roman, Moğollar, Erol Evgin ve Murat Evgin gibi isimlerin yapımcısı Emre Plak'ın sahibi Hüseyin Emre'nin fikirleri ise şöyle: "Türkiye'de korsan satışının, tüm müzik sektörünü olumsuz etkilediği tartışılmaz. Bunun yanı sıra yorumcularımızın, söz yazarlarımızın, bestecilerimizin ve yeni sanatçıların çalışmalarına engel olmaktadır. Biz yapımcılar, bu mesleği sağlıklı yürütememek gibi bir durumla karşı karşıyayız. Bu durumda devletin yanımızda olması kaçınılmaz bir zorunluluk. Çünkü korsan kasetçilik, devletin imajına, kültürüne ve ekonomisine de büyük darbe vuruyor. Milyonlarca dolar vergi kaybımızın dışında, Türkiye'de milyonlarca dolarlık yatırım yapan yabancı müzik şirketleri de artık korkuyor. Kültür Bakanlığı'nın olayların boyutunu iyi anlaması ve gereğini yapması gerekir. Bakanlık denetimlerini sıklaştırmalı, gerekli mevzuatları ve yönetmelikleri acilen hayata geçirmeli. Müzik sektörünün Kültür Bakanlığı'na maddi ve manevi hiçbir yükü yok. Ama tek gelir kaynağının müzik sektörü olduğunu göz ardı etmemek gerek."

Burak Kut, Athena, Ebru Gündeş, Şebnem Ferah, Müslüm Gürses, Harika Avcı, Ajda Pekkan, Gülben Ergen, Kayahan, Serdar Ortaç gibi starların yapımcısı olan, uluslararası platformaki UNİVERSAL Müzik Yapım Şirketi'nin ortağı ve Genel Müdürü Neşe Demirkat'ın ise olaya bakış açısı şöyle. "Korsan müzik üretimi ile yapılacak mücadele, müzik sektörünün en önemli meselesi haline gelmiştir. Şirketimiz, kuruluşundan bu yana korsan müzik üretimi, satışı ve kullanımı ile etkin mücadeleyi öncelikli ilke edinmiştir. Bugüne kadar ülkemizde bu kapsamda yapılmış olan her türlü mücadeleye maddi, manevi her türlü katkıyı sağladık. Sağlamaya da devam edeceğiz. Korsanı önleme amacıyla kurulmuş olan tüm organizasyonlarda şirketimiz aktif rol almakta. Yönetimlere de iştirak etmekte. Aynı şekilde şirketimiz, korsanla mücadelenin dünya çapında ele alınması gereken önemli bir konu olduğunun da farkında. Bu anlamda mücadele eden kuruluşların da üyesiyiz. Korsanla mücadele konusunda son yıllarda ülkemizde de önemli gelişmeler yaşandı. Ne de olsa bu, sadece müzik sektörünün değil, devletin de sorunu. Vergi gelirlerini, kayıt dışı ekonomiyi de ilgilendiren bir sorun olduğu için çözümünde, mahalli idarelerin, emniyet güçlerinin de özel ilgisi gerekiyor. Belediyelerden başlayarak tüm emniyet birimlerinin ve ilgili mücadele kuruluşlarının azimli çalışmaları, bu konuda atılması gereken en önemli adımdır. Son yasa değişiklikleri çerçevesinde, özellikle Kültür Bakanlığı tarafından bu konuda çıkarılacak olan yönetmelik ve getirilecek sistemin sağlıklı olarak uygulanması çok önemlidir. Sonuçta yasa dışı yollarla üretilen ve satılan müzik, ülkemizin ekonomik çıkarlarını da etkiliyor. Bu konuda biz üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yapmaya devam edeceğiz. Ama medyanın da gerekli hassasiyeti göstermesi gerekir. Basın, zararsızmış gibi görünen bu olayın milli ekonomimize ve müzik sektörüne ne kadar büyük bir darbe vurduğu konusunda halkı bilinçlendirmeli. Böylece mücadele daha da etkin hale gelir".

Şimdi sıra, kısa sürede müzik dünyasında büyük aşama kaydeden, Alpay, Emirkan, Hande Yener, Levent Yüksel, Mirkelam, Nükhet Duru, Ümit Yaşar, Volkan Konak gibi isimlerin prodüktörlüğünü yapan DMC'nin Genel Koordinatörü Ercan Saatçi'de. Saatçi, korsan kasetçiliğin yalnızca müzik sektörünü tehdit eden bir unsur olmadığını, ülke ekonomisine vurulan en büyük darbe olduğunu belirtti. Ercan Saatçi görüşlerini şöyle açıkladı: "Sektörün bu problemi kendi olanakları ile yenmesini beklemek yanlış olur. Dünyanın çok önem verdiği bu konuya devletimiz de sahip çıkmalı, önlem almalı. Zaten müzik sektörünün kendi gücüyle böyle birşeyin önüne geçmesi mümkün değil. Çünkü korsan ile mücadele için MÜYAP'ın yeterli maddi gücü yok. Ayrıca maalesef korsan kaset üretimi, müzik sektörünün içinde yapılıyor. Daha pek çok 'çünkü' ekleyebilirim. Bana göre İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere, devletin bu konuya daha sert yaptırımlar getirerek üzerine gitmesi gerekiyor. Kalpazanlık yapmakla korsan kaset yapmak arasında hiçbir fark yok. Ancak Emniyet birimlerimiz ve halkımız bu konuda bilinçlendirilmedikleri için, korsan kaset satan bir tezgahtara gariban gözüyle bakılıyor. O tezgahlardan, korsan olduğunu bile bile kaset alabiliyor. Oysa unutmamak gerekir ki Avrupa Birliği'ne üye olan ülkelerde ve ABD'de telif hakları da korsan yayıncılık mücadelesi de çok önemseniyor. Binlerce kişinin geçimini sağladığı bu sektör maalesef yok olmak üzere. Ayrıca bilinmelidir ki bu hırsızlıklardan elde edilen gelir birçok yaşa dışı örgütün de cebine giriyor".
Evet, bence şimdi Sayın Fatih Altaylı ve Sayın Reha Muhtar'a da çok iş düşüyor. Programlarında bu konuyu masaya yatırabileceklerini düşünüyorum. Çünkü milyonlarca insanın ekmek yediği müzik sektörü gerçekten zor durumda, hatta batmak üzere. Efendim, bu cumartesi de bu kadar. Kalın sağlıcakla, en kötü gününüz benimkinden iyi olsun.

Yazara e-mail:




MAGAZİN