Cadde Müzik, sokaklarda, hayatın tam içinde

Müzik, sokaklarda, hayatın tam içinde

25.07.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Bugünlerde Koleksiyon isimli çalışmasını dinleyicilerin beğenisine sunan Musa Göçmen, eylül ayında Avrupa Turnesi’ne çıkacak. İlginç hayat hikayesi paylaşılmaya ve konuşulmaya değer doğrusu

Müzik, sokaklarda, hayatın tam içinde

Beste yapmaya ne zaman başladınız?
1988 yılıydı. Askeri okula girdiğim sene ilk bestemi yaptım. Önceleri biraz alay konusu olmuştum ama dinleyenler yazdıklarımı beğeniyordu.

Askerlikten sanata geçiş pek sık ratlanan bir şey değil. Siz nasıl karar verdiniz?
Bir kez sanata bulaştığınızda artık size başka seçenek kalmıyor. Ben biraz hayallerinin peşinden koşan biriyim. Şu an yaşadıklarım çocukluk hayaliydi. Mecburi hizmetimi doldurunca ordudan istifa ettim ve artık hayatımı sadece müziğimle kazanıyorum.

İlk kez ne zaman kendinizden emin oldunuz?
2002 yılıydı. Efes Antik Tiyatroda tamamı benim eserlerimden oluşan bir konser verdim. İlk solo konserimdi. Yaklaşık 16 bin kişi izledi. İnanılmaz bir manzaraydı benim için. Sonra konserler ve albümler birbirini izledi.

En büyük başarınız neydi?
Avrupa’nın en büyük rock festivallerinden ‘Masters of Rock’ın açılışını yapmak beni çok gururlandırdı. Festival tarihinde davet edilen ilk Türk olmak ve hele senfonik metal müzikle orada olmak inanılmazdı. Brezilyalı Shaman adlı rock grubu ve Çek Bohuslav Senfoni orkestrasıyla birlikte sahnedeydik. Konserin orkestra düzenlemeleri ve şefliğini üstlendim. Temmuz sonunda o performansımızın DVD’si çıkacak.

Yurt dışı maceranız nasıl başladı?
Uluslararası bir menajerlik firması olan Canada Sol Music Management bir ilan vermişti internete. Bünyesinde yer alan bir şefin emekliye ayrılması nedeniyle yeni bir sanatçı arayışına girmişlerdi. Ben de müracaat ettim. Tüm dünyadan 24 kişi başvurmuş şartlara uyan. Yaptıkları seçmeyle beni uygun görmüşler. Söylediklerine göre çok yönlü bir besteci ve şef olmam etkili olmuş karar vermelerinde. Hem besteci hem orkestra şefi hem de elektronik müzik bilen birisini bünyelerine almak istemişler.

Müziğiniz neyi anlatıyor?
Eserlerim özünü içinde yaşadığımız kültüründen kendi melodik yapımızdan alan, yaşadığımız coğrafyayla barışık eserler. Yazdığım her melodide bizden bir şeyler mutlaka var. Onun ötesinde bir ayrım yapmıyorum. Tek sesli, çok sesli, senfonik, rock hiçbir ayrım gözetmeden beste yapıyorum. Sonuçta ben müzisyenim belki yarın beni elinde gitar şarkı söylerken bile görebilirsiniz. Çünkü bence sadece iki tarz müzik var, iyi müzik ve kötü müzik. Bunun ötesi herkesin zevkine kalmış.

Koleksiyon isimli çalışmanızda neyi hedeflediniz?
Koleksiyon, daha önce DMC’den ve Rec By Saatchi’den yayınlanmış üç solo albümü kapsayan 33 eserlik bir çalışma. İlk albümüm 2002 yılında ‘The End’ ismiyle çıkmıştı. Biliyorsunuz enstrümantal müzik dinleyip sıkılıp köşeye atacağınız bir müzik tarzı değil. Zaman içinde tekrar tekrar dinlemeyi isteyebiliyorsunuz. Dinleyicilerimin istekleri doğrultusunda tüm eserlerimi toparlayıp iki CD’den oluşan bir albüm haline getirdim.

Müzik piyasasının başı korsanla bu kadar beladayken albüm yapmak yapmak nasıl bir şey?
Aslında ben şu an her şeyin bir geçiş aşamasında olduğunu düşünüyorum. Müziğin gelecekte tamamen bedava olacağı kanaatindeyim. Artık sanatçı çevresel faktörlerden hayatını kazanmak zorunda. Albüm tamamen bir tanıtım malzemesi olarak kalacak. Sanatçı konser, beste ve diğer yan getirileri olan işlerden kazanacak. Nasıl ki televizyon ilk çıktığında şirketler vardı ve siz onlardan bu hizmeti parayla satın alıyordunuz. Ancak daha sonra televizyon kendine bir yöntem geliştirdi ve reklam sistemiyle ücretsiz haline geldi. Müziğinde zaman içerisinde böyle bir sisteme ihtiyacı var.

Gelecek projeleriniz neler?
Şu an önümüzdeki en sıcak proje Göçmen koleksiyon. Tanıtım ve konserlerine ağırlık vermek istiyorum. Temmuz sonu itibarıyla geçen sene açılışını yaptığımız ‘Masters of Rock’ festivalinin canlı konser
DVD’si tüm dünyada piyasada olacak. Eylül ayında da Avrupa turnem var. Bas gitar virtüözü Magnus Rosen ile senfonik konserler vereceğiz. Projenin orkestra düzenlemeleri ve şefliğini üstleneceğim. Hemen hemen tüm Avrupa’yı dolaşacak proje. Bir de kendi orkestram olan GOCSO Senfoni ile periyodik konserler planlıyoruz.