“NE iSTEDiĞiMi KEŞFETMEM ZAMAN ALDI”

* Kaptan Jack’i bir kez daha perdeye taşımak nasıl bir duygu?
Heyecan verici bir yolculuk bu. Serinin ilk filminin deneme çekimlerini gördüklerinde, Disney Stüdyosu’ndakilerin dehşete kapıldığını hatırlıyorum. Sarhoş, deli ya da eşcinsel olup olmadığımı merak etmişlerdi. Kaptan Jack’e yaptıklarım hiç hoşlarına gitmemişti. Ama bir şekilde onları, bana güvenebileceklerine ikna ettim.

* Kaptan Jack’le bağınız, aynı zamanda kendi çocuklarınızın eğlenebileceği filmler yapmak istemenizle mi ilgili?
Evet, bu tür filmlerde oynamamın, önemli bir nedeni. ‘Rango’yu da bu nedenle yapmak istiyorum. (Depp’in sesiyle bir kertenkeleye hayat verdiği son animasyon filmi)

“İçimde bir kertenkele var”
* Neden?
Kendimi onlara yakın buluyorum. Karayip Korsanları’nda Jack Sparrow koşmak zorunda olduğunda, tuhaf bir şekilde koşması gerektiğini düşünüyordum. Bir keresinde, bir kertenkelenin suyu geçişini seyretmiştim; hayatımda gördüğüm en tuhaf şeydi. Dolayısıyla, ne zaman böyle bir sahne çekecek olsak, içimdeki kertenkeleyle temasa geçiyordum.

* ‘Turist’ filmindeki gibi ajanlar tarafından kovalanmak mı yoksa bir kertenkeleyi seslendirmek mi?
Her seferinde farklı bir şey deniyor ve yeni bir şey keşfediyorum. Kendime meydan okumayı ve yepyeni yüzlerle ortaya çıkmayı seviyorum. Yıllar önce Marlon Brando bana, “Yılda kaç filmde oynuyorsun, çocuk?” diye sormuştu. Ona, “Bilmiyorum, belki üç” diye cevap verdim. Bana, “Çok fazla. Cebimizde sadece 40 yüzümüz var” dedi. Bu çok doğru. Ama hâlâ birkaç yüzümün kaldığını sanıyorum.

* Fransa ve Bahamalar’da şöhret olmanın yarattığı ilgiden kaçabildiğinizi hissediyor musunuz?
Bu, bir uzlaşma. Çocukları Disneyland’a götürmek gibi şeyler yapamıyorum, ama Fransa’da onların oyun oynayabileceği, benim basitçe yaşayıp vakit geçirebileceğim, sebzelerimle ilgilenip, güzel bir kitapla rahatlayabileceğim ve günün sonunda bir şişe şarapla keyfime bakabileceğim güzel bir bahçemiz var. Bu, zor bir hayat değil.

* Bir röportajınızda gençliğinizde kendinizi dünyayla savaş halinde hissettiğinizi, ama nihayet huzura kavuştuğunuzu söylemiştiniz?
Daha çok kendimle savaşıyordum. Ne istediğimi keşfetmem biraz zaman aldı ve sonra, bana neyin eksik olduğunu gösteren bir kadınla tanıştım. Bir aile kurmak, çocuklarımızla vakit geçirmek benim için en teskin edici şey. Hayatımı istediğim gibi yaşayabilecek kadar özgür olduğum, çocuklarıma ve aileme verebileceğim en iyi hayatı verdiğim için memnunum.

“Çocuklarım için her şeyi yaparım”
* Sık sık, çocuk büyütmenin üzerinizde derin bir etkisi olduğundan söz ediyorsunuz.
Bu, hayal edebileceğiniz en önemli tecrübe. Hibir şey, çocuklarınız için hissettiğiniz derin sevgiyle karşılaştırılamaz. Onlar için her şeyi yaparım. Güzel bir ailem olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. Her günü onlar için yaşıyorum.

* Dünyayı gezmeye alışkınsınız. En eğlendiğiniz şehir hangisi?
Galiba, Paris. Paris’in edebi tarihi, benim için her zaman büyüleyici. Orada kendimi, tuhaf bir şekilde, hiçbir yerde olmadığım kadar evimde hissediyorum.

* Vanessa Paradis’le tanışmasaydınız, hayatınız nasıl gelişirdi, hiç düşündünüz mü?
Vanessa ile tanıştığımdan beri, hayatımda her şeyin ne kadar yolunda gittiğini açıklamak benim için zor. Onun, kim olduğuyla ilgili tamamen rahat olmasını, yalancı bir görünüşü ya da duvarları olmamasını ve rol yapmamasını çok seviyorum. Çok ünlü olduğunda bile, ününün kendisine sahip olmasına izin vermedi, duruşunu bozmadı. Çok tatlı ve doğal. Aynı zamanda, mizah yönü güçlü ve beni kötü ruh hallerimden çıkarabiliyor. Öfkelendiğim şeyleri değişik şekilde görmemi, kendimi kışkırtmamamı sağlayan tek insan. Heyecan verici
bir kadın. Daha iyi bir insan olmamı sağlıyor.