03.08.2014 - 19:54 | Son Güncellenme:
Ekranlara veda eden ‘Güneşi Beklerken’ dizisinin Zeynep’i Hande Doğandemir, İstanbul Life dergisi için objektif karşısına geçti.
Ankara’da büyüyen oyuncu, İstanbul’a ve oyunculuğa olan aşkını anlattı...
İlk önce Ankara’da eğitim görmüş birisi olarak, Ankara-İstanbul karşılaştırması yapsanız bize, ne söylersiniz?
Ankara, İstanbul’a göre daha mesafeli bir şehir. İstanbul’da hayata ve insanlara daha kolay karışıyorsun; ilişki kurmak daha kolay. Ankara biraz daha snob durur ama bu durumunu ve soğukluğunu seviyorum. Ankara’da kendinle baş başa kalabiliyorsun.
Ankara’da olup da İstanbul’da olmayan ne var?
Ankara’yı sevmek zordur ancak orada doğup büyüyen ve gençliğini orada geçiren biri Ankara’yı sevebilir. En güzel zamanlarımı Ankara’da geçirdim; yapacak şey, gidilecek yer kısıtlıdır orada ama harika dostlar kazandırır insana.
Karşımızda parlak ve yükselişte bir oyuncu var, geri plana bakınca sıkı bir eğitim görüyoruz. Bu eğitim süreci yaptığınız işte ne kadar işe yarıyor?
Her ne konuda olursa olsun donanımlı olmak insana hayatı boyunca hep kazandırır diye düşünüyorum. İnsanın kendini geliştirmesi, öğrenmesi hiç bitmeyen bir süreç, bu da tabii ki her ne yapıyorsak bizi başarıya taşır.
Oyunculuk nasıl bir hal sizin için, kendi pencerenizden yaptığınız işi anlatır mısınız?
Bitmeyen bir öğrenme ve keşfetme süreci. Yaptığım her işte, oynadığım her rolde çalıştığım her ekipte kendimi biraz daha keşfettim.
Günümüzde güzellik performans sanatları için olmazsa olmaz şeylerden birisi, sizin için durum nedir?
Televizyonda bir iş yapıyorsanız insanlar güzel kadınlar, güzel adamlar görmek istiyor ama bence sergilediğiniz performans ve inandırıcılığınız her türlü kusurunuzu örtebilir. Seyirci bu konuda çok bilinçli. Bu noktada şekilciliğin ve oyunculuğu güzellikle sınayanların başka amaçlar güttüklerini düşünüyorum.
Daha önce kamera arkasında da bulunmuşsunuz, ilerleyen zamanlarda kamera arkası için hedefleriniz var mı?
Kamera arkasındaki deneyimim için hep ‘İyi ki’ diyorum. Bana çok şey kattı. Bir şeyler üretmek ve sonra onu karşında görmek beni çok tatmin eden bir duygu. Yönetmenlik gibi iddialı hayallerim yok. Ara sıra aklıma gelen güzel hikayeler var, sevdiğim bir yönetmenin bir gün onlardan birini çekmesini isterim.
Önümüzdeki dönem planlarınız neler? Nasıl bir kariyer hedefiniz var?
‘Güneşi Beklerken’in çekimleri bitti, ben de dinlenmek için kendime zaman ayırıyorum. Bu süreçte de yeni projeleri değerlendiriyorum. Güzel ve kaliteli bir işten çıktım, o yüzden ince eleyip sık dokuyorum. Açıkçası kolay bir karar olmayacak benim için.
SEViLMEK MÜTHiŞ...
Özellikle genç kuşaktan inanılmaz bir fan kitleniz var, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu kadar sevilmek ve desteklenmek hep daha iyisini yapmak için müthiş bir motivasyon. Daha büyük bir sorumluluğum var artık.
Ayrıca bir sosyal medya yıldızısınız, günlük paylaşım trafiğinizden bahseder misiniz?
Sosyal medya hesaplarım var. Çok aktif olarak özel hayatımla ilgili paylaşım yapmamaya özen gösteriyorum. Sevdiğim bir filmi, şarkıyı, desteklediğim bir durumu ya da çektiğim bir fotoğrafı paylaşmayı tercih ediyorum.
Çok büyük bir kitle her hareketinizi takip ediyor, bu durum zaman zaman korkutucu olabiliyor mu?
Beni çok korkutmuyor, çünkü önceden nasıl bir hayatım varsa öyle yaşamaya devam ediyorum. Ne sakınacak bir şeyim var, ne de göz önünde olduğum için kendimi kısıtlamam gereken bir durum. O nedenle bu durumdan rahatsız olmak ya da o mesafeyi korumanın tamamen tercihlere bağlı olduğunu düşünüyorum.
DOĞANDEMiR’iN iSTANBUL’U
Bu şehri hiç tanımayan birine anlatmak isteseniz hangi kelimeleri seçerdiniz?
Macera,heyecan ve karmaşa.
Toplu ulaşım aracı kullanıyor musunuz, en son hangisini kullandınız?
Metro veya vapur kullanıyorum trafiğin yoğun olduğu saatlerde. Bu, en pratik çözüm. En son deniz yolunu kullandım.
En sevdiğiniz semt?
Beyoğlu’nun dinamik halini, Sarıyer taraflarının da dinginliğini seviyorum.
En sevdiğiniz tarihi simge?
En çok tarihi binaları ve hikayelerini seviyorum.
Kıyafet alışverişini nerelerden yaparsınız?
Her yer olabilir. En çok ikinci el dükkanlara bayılıyorum. Takılarımı da genelde ikinci el alıyorum.
Eğlenmek için hangi mekanlara gidersiniz?
Gürültülü ve kalabalık yerleri sevmiyorum. Dışarıdan ziyade evde arkadaşlarımla toplanmayı tercih ediyorum. Dışarı çıkacaksam da güzel bir yemek ve sohbet en iyisi benim için.
Pazar kahvaltısı için en sevdiğiniz yer?
Deniz havası alacağım bir pazar kahvaltısı güzel olur.
Şehrin kalabalığından bunaldığınızda, kafanızı dinleyeceğiniz yer?
Şehir merkezinden uzakta, doğayla iç içe olan mekanları tercih ediyorum.
Sokakta ne yemeyi seversiniz?
Nohut pilav.
İstanbul olmasa nerede yaşamak isterdiniz?
Avrupa macerası fena olmazdı.